Makaleler

Published on Aralık 28th, 2021

0

Yeni troyka: CHP-TÜSİAD-ABD | Efe Dağlı

Pratik politika elini temiz tutma mahareti ve ahlakını zorunlu kılar. Bilinen anlatımla, akÅŸam yastığa başını gönül rahatlığıyla koymak, diyoruz buna. CHP ve baÄŸlaşıklarının böyle bir temiz olma hali ve halisane dertleri yok. Dolayısıyla tıpkı AKP’yi vaktiyle destekleyip sonra ‘elim kırılsaydı’ diyen kitlelerin yaÅŸadığı piÅŸmanlığı CHP’nin ardına takılan, “bize de yarıyor” pragmatizmine alan açan eÄŸilimlerden uzak durmaya, bu gibi ara yollara meyleden arayışlardan imtina etmeye ve içinden geçilen dönemin sorunlarıyla cesurca yüzleÅŸerek çözümü ezilenlerin özgürlük cephesi içinde bulmaya adeta mecburdur.

CHP bir tür iktidar karşıtı koalisyona yöneldi ve bilinen ortaklıkları kurdu. Kürde ‘senden daha Kürt’üm’, milliyetçilere ‘sizin kadar milliyetçiyiz’ demek memleket ahvalinden yakınan kim varsa vaatte bulunmak yola çıkış parolasıydı. Gayet tanıdık bir politika tarzı. Gerek AKP gerek bir ara dünyayı kasıp kavuran muadilleri uzun yıllar bu dili kullandı ve gerçekten de belli bir toplumsal tabanı gücendirmeden yol yürüdü. CHP’nin pek çok mali ekonomik imkan tükenmiÅŸken benzerlerini tekrar etmesi anakronik mi evet, yaÅŸama geçirme ÅŸansı var mı, pek az.

Koalisyonun diÄŸer ayağı devlet içindeki bürokrasinin aklını ve gönlünü çelmekti. İktidar bloÄŸuna mesafeli kadrolara gidildi, maÄŸdur edilmiÅŸ olanlarla iletiÅŸim kuruldu, konjonktürel nedenlerle ayak direyenlere KılıçdaroÄŸlu’nun meÅŸhur ihtarı geldi. Onlara takvim vererek gözlerini korkutmaya yönelen CHP genel baÅŸkanı iktidarın deÄŸiÅŸeceÄŸi imajını güçlü tutmaya bilhassa önem verdi ve bürokraside bir ölçüde desteÄŸe de kavuÅŸtu.

Devlet boÅŸluÄŸu var, stratejik tespiti aynı zamanda bir baÅŸka koalisyon çaÄŸrısıydı. GeçmiÅŸte Ecevit hükümetini ilanlarla düşürmeye giriÅŸmekten sakınmamış TÜSİAD ile yakın mesai baÅŸladı. Hatta nabız yoklamak için, bir TÜSİAD’lının cumhurbaÅŸkanı adayı olarak gösterileceÄŸi konuÅŸuldu ama fena halde ters tepince mesele kapatıldı; o günlerde bana herkes CV bırakıyor diye gülünç bir açıklama yapmıştı KılıçdaroÄŸlu.

Güzel ama TÜSİAD ile iliÅŸkiye mecburdu ve bu defa, kan emici kapitalistlerin, sonradan görme zenginlerin, türedi isimlerin ve geleneksel faÅŸizmi destekleyenlerin bir arada bulunduÄŸu mide bulandırıcı TÜSİAD’a konuÅŸma çaÄŸrısında bulundu. Bu sayede yani “hükümete çaktıkça” TÜSİAD, CHP ile etkileÅŸim halindeki kitlelerde meÅŸruiyet kazanacaktı. Bu koorperatist model 1930’larda hem Türkiye’de hem Nazi Almanya’sında revaçtaydı. SaÄŸ kitle hareketlerinden sonra CHP de o modeli canlandırmaya çalışıyor. CHP, AKP karşıtı pozisyona kilitlendikçe faizi savunan bir açmaza bir daha kilitlendi ve TÜSİAD-CHP el ele ABD’nin himayeci sömürgeciliÄŸine perspektifi iyice ÅŸekillendi. AKP buna bayılır mı, hayır çünkü artık mutlak iktidar deÄŸil anca bu iliÅŸki zemininin ortaya çıkışı CHP’yi ‘halkçı’, ‘sol’ sayan kitlelerin hakikati görme vesilesi olması bakımından hayırlıdır.

Yeter mi yetmez. O halde bir soru: CHP’nin kurumsal ABD temsilciliÄŸi ve temsilcisinin açıklamalarını takip ediyor musunuz? ABD’deki CHP temsilcisinin açıklamalarına bakınca ÅŸunu düşünmemek elde deÄŸil: ABD’nin CHP’de kurumsal bir temsilciliÄŸi var.

Herkesi arkasında toplamaktan öte ufku bulunmayan, iktidarı ele geçirmeyi baÅŸarsa bile daha ilk adımda çıkar çatışmalarına boÄŸulup parçalanması muhtemel bir siyasal yürüyüşe neden bütün gücüyle yükleniyor CHP? E çünkü devlet odaklı düşünüyor ve devleti ihya ve inÅŸayı varoluÅŸ sebebi sayıyor. Bu konum, onu zaman zaman Avrupa’daki sosyal demokrat partilere yakınlaÅŸtıran halkçı demokratik yönelim ve eÄŸilimlerin kategorik olarak dışlandığını ortaya koyar. İlkesiz, daha doÄŸrusu bütün ilkeleri ezilen on milyonların çıkarlarının dışında olan ve durmaksızın “kurucu”luÄŸa atıf yapan bir partiden özgürlükçü stratejik hamlelerin gelmesi mümkün deÄŸil.

Kaldı ki o kuruculukta, yani 1923’de ittihatçı damar kuvvetliydi ve tam burada hatırlamalı; 2. Abdülhamid’in tahttan indirilme evresini anlatan Temmuz 1908 (ister darbe denilsin ister devrim) ardından gelen altı ay bugüne kadar görülen en “demokratik” zaman aralığıydı ve ardından korkunç bir ittihatçı saldırganlık baÅŸlamıştı. Türkiye’de siyasal demokrasiye ancak ve sadece altı ay dayanılabildi, herhalde CHP ve ortaklarının münasip bulacağı demokrasi zamanı da onun güncellenmiÅŸ hali olur.

Sonra? Gelsin TÜSİAD çıkarları gelsin ABD’ye el pençe divan halleri. E canım devleti ErdoÄŸan’dan kurtardılar ya. Pek güzel de biz bunun “çalıyorlar ama çalışıyorlar” versiyonunu zaten görmüştük, ÅŸimdi neden bir yenisine daha katlanmak zorunda kalalım. Bu gibi itirazlar “ÅŸimdi sırası mı” ihtarıyla karşılandığında da dejavu hali yaÅŸanacaktır. Çünkü biz bunu halihazırdaki iktidar bloÄŸundan biliyor ve tanıyoruz.

Hepsi bir yana AKP’yi mali-ekonomik kriz ortamını speküle eden iradi hamlelerle seçime mecbur etmekten öte bir siyasal strateji var mı? Hayır. Çünkü bir amaç da “stabilizasyon”. Sokak merkezli demokratik halk hareketleri ise de-stabilizasyon sayılıyor. Bu bile ezilen kitlelerin oy deposu sayıldığı, diÄŸer bütün sürecin kapalı kapılar ardında, fiskoslarda, devlet içi oyunlarda kotarıldığı Osmanlı ve sonraki ittihatçı siyaset geleneÄŸinin klasiÄŸidir.

Bu ÅŸartlar altında AKP’yi durmaksızın yıpratarak ve özellikle 2001 krizi dönemindeki tavrıyla bu bahiste ‘zayıf halka’ sayılan Bahçeli’yi razı ederek, kırarak veya mecbur bırakarak seçim kararı aldırma stratejisi ters teperse ne olacak? AKP’nin erken seçim mecburiyeti yok. CHP ve baÄŸlaşıklarının oyun planı ne kadar meÅŸruysa o da kendisini o kadar meÅŸru sayıyor ve diyelim ki seçimlere gitmedi, ne olacak? CHP halka mı müracaat edecek? Güldürmeyin. En basit demokratik hak arama eylemlerinde bile sol-sosyalist grup ve çevrelerle bütün iletiÅŸimi baÅŸtan yasaklayan, emekçi solla sokakta demokrasi mücadelesi vermeyi kategorik olarak reddeden CHP kendi bencil çıkarları yoksa asla böyle bir iÅŸe kalkışmaz.

Pratik politika elini temiz tutma mahareti ve ahlakını da zorunlu kılar. Bilinen anlatımla, akÅŸam yastığa başını gönül rahatlığıyla koymak, diyoruz buna. CHP ve baÄŸlaşıklarının böyle bir temiz olma hali ve halisane dertleri yok. Dolayısıyla tıpkı AKP’yi vaktiyle destekleyip sonra ‘elim kırılsaydı’ diyen kitlelerin yaÅŸadığı piÅŸmanlığı CHP’nin ardına takılan, “bize de yarıyor” pragmatizmine alan açan eÄŸilimlerden uzak durmaya, bu gibi ara yollara meyleden arayışlardan imtina etmeye ve içinden geçilen dönemin sorunlarıyla cesurca yüzleÅŸerek çözümü ezilenlerin özgürlük cephesi içinde bulmaya adeta mecburdur.


Efe DaÄŸlı – ETHA – 28.12.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑