Bilim-Teknik

Published on Eylül 11th, 2022

0

Uzay turizmi önemli bir ‘iklim riski’ oluşturuyor

ABD kökenli milyarderler tarafından uzaya fırlatılan roketler, stratosfer tabakasında iklim için Dünya’dakinden 500 kat daha zararlı olan siyah karbon salıyor.

Yakın zamanda yapılan yeni bir çalışmaya göre, gelişen uzay turizm endüstrisi önemli oranda küresel ısınmayı tetiklerken, aynı zamanda Dünya’da yaşamı sürdürmek için çok önemli olan koruyucu ozon tabakasını da tüketebilir. Earth’s Future’da yayımlanan bulgular, dünyanın en zengin insanlarından bazılarının körüklediği “milyarder uzay yarışı” hakkında endişe uyandırıyor.

Çalışmanın odak noktalarından biri, roket yakıtının yanmasından kaynaklanan siyah karbon veya kurum emisyonları. Fosil yakıtların veya biyokütlenin yakılmasından elde edilen siyah karbon, güneşten gelen ışığı emer ve termal enerjiyi serbest bırakarak onu güçlü bir iklim ısıtan madde haline getirir. Daha düşük irtifalarda ise, siyah karbon gökten hızla düşer ve atmosferde yalnızca birkaç gün veya hafta kalır. Bununla birlikte roketler uzaya fırlatıldıkça Dünya’ya geri düşmeden önce dört yıla kadar güneş ışığını emerek ve ısı yayarak kaldığı stratosfere siyah karbon yayar.

Siyah karbon riski

Çalışma, stratosferde yayılan siyah karbonun iklim için, dünya yüzeyindeki veya yakınındaki benzer emisyonlardan yaklaşık 500 kat daha zararlı olduğunu buldu. Tüm uzay uçuşlarından kaynaklanan siyah karbon emisyonları şu anda nispeten düşük olsa da uzay turizminin her geçen gün büyüyeceğine yönelik tahminler doğru çıkarsa, bu oran hızla artabilir.

Araştırmanın baş yazarı ve University College of London‘da araştırmacı olarak göre yapan Robert Ryan, “Uzay turizm sektörünün umut ettiği uzay lansmanlarındaki büyük artış, üst atmosfere siyah karbon parçacıkları ekleyerek iklim için risk oluşturuyor” diyor ve ekliyor: “Bu endüstri kontrolden çıkmadan önce çok dikkatli düşünmeliyiz. Yılda binlerce roket fırlatıyoruz, 50 veya 100 yıl sonra geriye dönüp ‘Keşke bir şeyler yapsaydık’ diye düşünmek insanlık için gerçek bir utanç olurdu.”

Ryan ve meslektaşları, uzay uçuşlarının etkisini hesaplamak için, 2019’da dünya çapında fırlatılan 103 roketten salınan tüm kirleticilerin bir envanterinin yanı sıra, yeniden kullanılabilir roketlerin atmosfere geri dönüşüne ve Dünya atmosferinde kalan uzay çöplüğüne ilişkin veriler üretti.

Küresel ısınmaya yüzde 6 katkı

Araştırmacılar daha sonra, ozon tabakasının incelmesi ve bu faaliyetlerin iklim değişikliği üzerindeki etkilerini belirlemek için emisyon verilerini atmosferik kimya ve ısı transferi modellerine bağladı. Ayrıca uzay turizmi şirketleri Virgin Galactic, Blue Origin ve SpaceX‘ten kaynaklanan potansiyel emisyonları hesaplamak için planlanan uçuşlara ilişkin tahminleri de verileri eklediler. 

Sonuçlara göre, günde bir defadan fazla roket fırlatılmasından sadece üç yıl sonra, uzay turizmi küresel siyah karbon emisyonlarının yüzde 0,02’sine katkıda bulunmasına rağmen, siyah karbon emisyonlarından kaynaklanan ısınmanın yüzde 6’sını oluşturacak. 

Çalışma ayrıca roketlerin, gezegeni güneşten gelen zararlı ultraviyole radyasyondan koruyan Dünya’nın atmosferik ozon tabakasını tükettiğini de ortaya koydu. Buna göre, katı, klor bazlı yakıtları yakan roketler, ozonu yok eden kloru doğrudan stratosfere salarak ozona zarar veriyor. Kloroflorokarbon (CFC’ler) gibi klor içeren kimyasallar, 1987’de kabul edilen atmosferik ozonu korumaya yönelik uluslararası bir anlaşma olan Montreal Protokolü uyarınca yasaklanmıştı, ancak katı yakıtlı roketler yasağın bir parçası değil.  Kullanılan yakıt türünden bağımsız olarak tüm roketler, stratosfere yeniden girdiklerinde ek olarak azot oksit emisyonlarıyla ozon tabakasının delinmesine katkıda bulunuyor.

Roket fırlatmalarının iklim ve ozona olan etkilerini de inceleyen ve temmuz ayında yayımlanan ikinci bir çalışma da benzer sonuçlara ulaştı. JGR Atmospheres‘de yayımlanan çalışma, uzay turizminden kaynaklanan artan emisyonların aynı zamanda küresel atmosferik dolaşımı bozacağını ve havanın tropik bölgelerden üst atmosferdeki kutuplara taşınmasını yavaşlatacağını öngördü.

Çalışmanın baş yazarı ve Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nde bir araştırma bilimcisi olan Christopher Maloney, dolaşımdaki bu yavaşlamanın Kuzey Yarımküre’de atmosferik ozon konsantrasyonlarında bir azalmaya yol açacağını söyledi: “Ozonu etkileyen herhangi bir şey gördüğünüzde, daha fazla araştırmaya değer.”

Dünya’nın yararına mı?

Washington merkezli Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nün araştırma direktörü Stephen Andersen de son çalışmaların, NASA‘da görev yapan bilim insanlarının yaklaşık yarım yüzyıl önce ilk kez gündeme getirdiği roket fırlatmalarıyla ilgili iklim ve ozon endişelerini daha da artırdığını söyledi.

Andersen, NASA ve diğerleri tarafından yapılan araştırmalar hakkında “Son 45 yılda aynı sonuca vardılar,” dedi: “Mevcut emisyonlar şu anda önemli bir kaynak değil, ancak uzay uçuşlarının tahminleri doğru çıkarsa inanılmaz derecede önemli olacaklar.”

İngiliz milyarder Richard Branson tarafından kurulan ve New Mexico’daki “uzay limanından” yılda 400 uçuş yapmayı uman ABD’li uzay uçuş şirketi Virgin Galactic, sorularımıza yanıt vermedi. Ancak şirket, uzay turizminin yarattığı iklim endişelerinin farkında görünüyor. Virgin Galactic, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu‘na sunduğu en son yıllık mali raporunda, şirketin “küresel iklim değişikliğinden veya bu değişikliğe yasal, düzenleyici veya piyasa tepkilerinden olumsuz etkilenebileceğini,” belirtti.

Amazon‘un kurucusu Jeff Bezos’un sahibi olduğu uzay turizmi şirketi Blue Origin ise, uzay çalışmalarıyla “Dünyanın yararına uzayda yaşayan ve çalışan milyonlarca insanı” öngörüyor. Bu şirketin yöneticileri de yorum talebine yanıt vermedi.

Blue Origin’in roketleri ise sıvı hidrojen ve oksijen yakıyor, su buharı ve nitrojen oksit salıyor, ancak siyah karbon yaymıyor. Ryan, üst atmosferdeki hidrojen yakıtlı roketlerden kaynaklanan emisyonların diğer roket türlerine göre daha az tehdit oluşturduğunu, ancak stratosferdeki azot oksit emisyonlarının ve yeryüzünde sıvı hidrojen üretiminden kaynaklanan emisyonların hala bir endişe kaynağı olduğunu söyledi.

SpaceX’in kurucusu ve dünyanın en zengin insanı Elon Musk, geçen aralık  ayında sosyal medya hesabından SpaceX’in atmosferden karbondioksiti yakalayıp roket yakıtına dönüştürmeyi planladığını duyurmuştu. Musk ayrıca karbon yakalama teknolojisinin geliştirilmesi için 100 milyon dolarlık bir çalışmayı de finanse ediyor. Ancak birçok firma karbondioksidi yakıta dönüştürmeye çalışsa da, bu tür çabalar kanıtlanabilmiş değil. Karbondioksitten elde edilen yakıtı yakan roketler de muhtemelen üst atmosferde siyah karbon ve azot oksit emisyonlarına neden olacak.

Andersen, emisyonları azaltma çabalarının faydalı olduğunu, ancak artan ticari uzay uçuşlarının neden olduğu iklim ve ozon tehditlerini engellemek için uluslararası düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söyledi:  “Harekete geçmeden önce düşünmeleri ve etkiyi en aza indirgemek için tüm seçenekleri göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bu girişime izin vermenin toplum için faydalı olup olmadığına dair nihai karar, bir tür yönetişim yolu ile verilmelidir.”

(Yeşil Gazete)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑