Spor

Published on Mayıs 1st, 2022

0

Trabzonspor şampiyon… Karadeniz fırtınası yeniden koptu: İhtilal tarihi canlandı!

Şampiyonluk geldi; yedinci şampiyonluk kupası kucaklanarak yakında götürülecek kulüp müzesine! Bunca yıl aradan sonra nasıl oldu? Bülent Falakaoğlu yazdı.


Bülent FALAKAOĞLU


Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından Trabzon’a akanlar da…

Yeşilin mavi ile buluştuğu tutkulu bu şehir de…

Yer küreye dağılmış kalbi bordo mavi atan milyonlar da…

Nefesini tutmuş bugünü bekliyordu.

Ve yılların özlemi nihayete erdi!

Antalyaspor’la berabere kalan Trabzonspor şampiyonluğunu ilan etti; efsane kaptan Şenol Güneş’in adını taşıyan statta.

Dile kolay 38 yıl sonra

***

Bir önceki şampiyonluk ilan edildiğinde aylardan yine nisandı.

Yıl 1984’tü.

Yer, Şükrü Saraçoğlu (Fenerbahçe stadı) idi.

Dün gibi hatırlıyorum; golsüz giden maçın 89. dakikasında sağ bek Turgay’ın (Semercioğlu) ortasına yükselen Dobi Hasan topu ağlarla buluşturduğunda nasıl havaya sıçradığımı.

10 yaşındaydım, Trabzonspor taraftarlığımın ilk yılıydı.

Rize’nin Fındıklı ilçesinde o unutulmaz maçı, ekranlardan renkli izleme fırsatı bulan, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki şanslı çocuklarından biriydim.

Anlatınca fi tarihinde gibi!

Renkli televizyon çok az. Tüpsüz televizyon yok. 

Fenerbahçe ve Trabzonspor taraftarları aynı statta birlikte maç izleyebiliyorlardı.

Maç sonu Kadıköy’de şampiyonluk kutlayan Trabzonsporluları tebrik eden Fenerbahçelilerin görüntüleri ekranlara yansıyabiliyordu.

O günden bugüne çok şey değişti; hayatta da, endüstrileşen futbolda da! 

Bir şey ise aynı ve canlı kaldı: Trabzonspor taraftarlığı. Sadece, 10 yaşında yaşadığı duygunun tekrarını 50’sine merdiven dayadığında yaşayan benim için değil, dünyanın dört bir yanındaki milyonlar için.

Onca yıldır gelmeyen şampiyonluğa rağmen nasıl oldu bu?

Şampiyonluk yok. İstanbul takımlarıyla açılmış uçuruma bakınca gelme şansı da az. Buna rağmen çoğalan taraftar sayısı.

Üstelik sabır konusunda toleransı olmayan bir kentte!

Öyle ya… Doğası işlemiştir Doğu Karadeniz insanının genlerine inadı ve sabırsızlığı. Günlük güneşlik havada aniden çöken sisiyle… Günü gününe uymaz hırçın dalgalı sert Karadeniz’iyle… Sürekli yokuş tırmanmak zorunda bırakan coğrafi yapısıyla…

Nitekim horonun kıvraklığına, canlılığına yansıyan bir yaşam serüveni bu!

Ekmeği kazanabilmenin yolu eline ayağına çabuk, çalışkan ve inatçı olmaktan geçiyor; ağır ve sabırlı olmayı, tembelliği beklemiyor iklimi.

Böylesi sabırsız yapılı insanların tuttuğu takımın, onca yıl gelmeyen şampiyonluğa rağmen taraftar sayısını artırmasının bir sebebi olmalı değil mi?

Bu sebeplerin başında Trabzonspor’un dünyanın sayılı şehir takımlarından biri olması geliyor.

Fakat sadece bu cevap karşılamaya yetmiyor çoğalmayı.

Zira Trabzonspor kendi doğduğu kentin takımı değil sadece…

Onu başka şehirlere, başka ülkelere yayan başka sebepler de var.

O sebeplerin varlığını genç yaşta kaybettiğimiz, “Şair Ceketli Çocuk’ diye anılan müzisyen Kazım Koyuncu çok güzel özetlemişti: “Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir”*.

İSTANBUL DÜKALIĞINI DEVİREN KAHRAMAN

Kurulduğundan itibaren lig, dük veya düşes tarafından yönetilen bir bölge gibiydi!

Statükonun, güçlülerin borusunun öttüğü bir oluşumdu.

İşte Trabzonspor bunu yıktı. 1975-76 sezonundan 1983-84 sezonuna kadar geçen dokuz yıl içerisinde altı kez şampiyon olarak.

Kupalara, başarılara ambargo koyarak.

Bu durum başka bir Trabzonspor algısı yarattı!

Kazım’ın özetlediği algı: Trabzonspor’un bendeki ifadesi, statükonun karşısında yer alması, statükoyu parçalaması, güçlülere karşı güçsüzlerin var olduğunu ve onların da bir şeyler yapabileceğini göstermesidir.

Sadece Kazım için değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki milyonlar için de Trabzonspor bir kahramandı; en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen, statükoyu deviren bir kahraman.

Memleketin bir ucundan, kimsenin beklemediği bir dönemde çıkmış ve her türlü eşitsizliğe rağmen zirveye oturmuş.

İstanbul dışından çıkmış bu mütevazı kulübün başarısı Anadolu’nun gönlünde taht kurmasına, sempati kazanmasına yol açtı.

***

Ve bu şanlı tarih kitaplaştırıldı: Fırtına, İhtilal, Efsane!**

Ne de olsa…

O yıllarda Karadeniz Fırtınası olarak anılmış, uzun yıllar fırtına gibi esmiş bir takımdır Trabzonspor.

Ülke futbolunda tekelciliğe son vermesi nedeniyle de Anadolu ihtilalini yapan takım unvanını almıştır. 

Elbette efsanedir.

Örsan Öymen’in dediği gibi… “Efsanevi olmak olağan olanı değil olağanüstü olanı gerçekleştirene atfedilecek bir sıfattır. Bu anlamda GS’nin UEFA kupasını alması yani Türkiye’den bir takımın ilk defa Avrupa kupası kazanması olağanüstüdür, bu anlamda efsanevi bir olaydır. Benzer biçimde Trabzonspor’un futbolda İstanbul tekelini kırması da efsanevi bir olaydır”. ***

Barselona’yı, İnter’i, Liverpool’u dize getiren ilk ülke takımı olması efsaneyi büyütmüştür.  Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından müthiş destek alıp taraftar kitlesini genişletmesine yol açmıştır.  

İstanbul hegemonyasına karşı mutlak bir üstünlük sağlaması, onu yüz yıllardır ihmal edildiğine inanan Anadolu insanının gözünde ne denli saygıdeğer konuma getirdiyse, Avrupa zaferleri de Batıya oranla geri kalmış bir toplumun kalbinde ayrı bir yere oturtmuştu Trabzonspor’u” (Hakan Kulaçoğlu, Avrupa’nın Uç beyliği: Trabzon, sayfa 87).

Efsane kuşaktan kuşağa aktarıldı. Nice ebeveyn, “Ben senin babanım”, “Ben senin annenim” dedikten sonra “Bu da bizim takımımız” diye tanıştırdı çocuğunu bordo mavi renklerle.

En başarılı, en zengin, en büyük olmadığı halde neden Trabzonspor’u tutması gerektiğini anlattı.

Trabzonspor şampiyonluğunu kutlayan taraftarlar.

ELBETTE ŞEHRİN TUTKUSU

Dünyada çok azdır Trabzonspor gibi tutkulu şehir takımları.

Adeta takımla birlikte nefes alıp verir bu kent.

Her şey maç saatine göre programlanır bu kentte.

Her maç şehir bordo-mavi bayraklarla donatılır.

Maça karnavala gidilir gibi gidilir; teyzeler, nineler dahi tribünde yerlerini alır.

Kentte dolaşan herkese, futbolun ne kadar önemli bir yer işgal ettiğini iliklerine kadar hissettirir bu kent.

Bu kent başka bir takımın şampiyonluğunun hiçbir zaman kutlanmadığı tek kenttir.

Bu sınırsız enerji, bu bitmez tutkudur farkı yaratan; Trabzonspor’u dünyanın en büyük kent takımlarından biri yapan!

İşte bu farkla birleşen yukarıda anlattığımız tarih Trabzonspor’u şehir takımı olmanın çok ötesine taşımıştır.

Trabzonspor bir oyun-bozandır; asidir, devrimcidir!

ENDÜSTRİYEL FUTBOL NE KADAR BOZUŞTURSA DA

Türkiye futbol tarihini tümüyle değiştirdikten sonra Trabzonspor da endüstriyel futbolun kurbanı oldu.

Neoliberal ekonomi politikaları bir kenti dönüştürürken, kulübü de ezdi.

Mehmet Ali Yılmaz’ın 1982 yılında başlayan başkanlığında Trabzonspor’un manevi değerleri erozyona uğradı.

İstanbul takımlarına benzeme süreci hızlandı: Paralı başkan ve dışarıdan milyon dolarlık futbolcularla başarının peşine düşüldü.

Tarihi İpek Yolu’nun atıl kaldığı, sanayileşmenin durduğu, sermayenin çok zayıf olduğu bir şehirde bu yaklaşım Trabzonspor’u bir başaltı takımı görüntüsüne mahkum kıldı.

Zira İstanbul’la sermaye açısından yarışmak mümkün değildi.

Peki…

Fırtına olarak başlayan ve bir ihtilale dönüşen hikaye sadece efsane olarak mı kalacaktı?

Kalmadı işte! 

Şampiyonluk geldi;yedinci şampiyonluk kupası kucaklanarak yakında götürülecek kulüp müzesine!

***

Bunca yıl aradan sonra nasıl oldu?

Herkesin hemfikir olacağı cevaplar şöyle sıralanabilir:

Geçen sezon göreve getirilen Teknik Direktör Abdullah Avcı ile doğru yapılanmaya girilmesi.

– Bu sezona dönük adımların önceden atılması.

– Adeta nokta atış transferlerle sezona girilmesi.

– Yönetimin ufkunun genişliği. Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun önceki kulüp başkanları ve yönetimlerinden farklı ve başarılı pratiği.

– Taraftar, yönetim, kulüp bütünlüğünün sağlanması ve şampiyonluğa inanılması.

–  Avrupa kupalarından erken elenip tamamen lige konsantre olunması.

Bu ana sebeplere bir de üç büyük İstanbul takımının uzun yıllardır görülmedik şekilde kötü sezon geçirmeleri eklenince sonuç kolay oldu; ligin ortasında atılan büyük puan farkıyla geldi şampiyonluk.

Trabzonspor şampiyonluğunu kutlayan taraftarlar.

YİNE YOL AÇABİLİR TRABZONSPOR

Eğer bu şampiyonluk kulübün tarihiyle hatırlanıp, yoğrulursa daha çok anlam kazanacak. Gelip geçici değil kalıcı olacak!

Evet, Trabzonspor yine ön açabilir.

Futbolcu fabrikası bu kentte, kendi çocuklarına da itibar edip doğru altyapı, doğru yönetim, doğru plan ve bilginin ışığında.

Nitekim fırtına yeniden koptu: İhtilal tarihi canlandı!

Kazım’la bitirelim: “Trabzonspor, Türkiye’de sürekli şampiyon olanlar dışında olan her şeyi temsil etmeli. Bendeki Trabzonspor sadece futbolu temsil etmiyor, zaten etmemeli de…

Şampiyonluk kutlu olsun!

Aytekin Akay röportajı, Trabzonspor Dergisi, Mart 2004.

** Derleme, Hakan Kulaçoğlu, İletişim Yayınları.

*** ‘Fırtına, İhtilal, Efsane’, İletişim Yayınları.


Bülent Falakaoğlu – Evrensel – 30.04.2022


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑