Türkiye

Published on Ağustos 17th, 2020

0

TMMOB: Çağrılara kulak verin depremler için önlem alın

17 Ağustos 1999 Depremi’nin 21. yılı dolayısıyla açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, İstanbul ve çevresinin deprem riskinin son derece arttığı dikkat çekerek, iktidarın yapılan çağrılara kulak vermesi gerektiğini belirtti.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos 1999 Depremi’nin 21. yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen depremde bölgedeki pek çok yerleşim alanının yerle bir olduduğunu belirten Koramaz, “Türkiye’nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ’ta çıkan yangın günlerce sürdü. İzmit Körfezi’nin güneyinde bulunan Gölcük, Değirmendere ve Karamürsel gibi bazı yerleşim birimlerinde sahile yakın kısımların depremle birlikte deniz sularının altında kalması nedeniyle can kaybı ve hasar tespiti sağlıklı olarak yapılamadı. Ancak, Deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun Temmuz 2010’da yayımladığı rapora göre, depremde 364 bin 905 konut ve işyerinin yıkıldığı ya da çeşitli düzeylerde hasara uğradığı belirlendi” dedi.

BAZI VERGİLER KALICI HALE GETİRİLDİ
Bu ağır bilanço nedeniyle dönemin iktidarı gerek depremin neden olduğu ekonomik zararın etkilerini azaltmak, gerekse deprem sonrası yardım ve kurtarma faaliyetlerinde kullanmak için bir fon oluşturmaya çalıştı ve bir takım yasal düzenlemeler yaptığını hatırlatan Koramaz, “26.11.1999 tarih ve 23888 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 4481 sayılı kanun ile Özel İletişim Vergisi, Özel İşlem Vergisi, Ek Gelir Vergisi, Ek Kurumlar Vergisi, Ek Emlak Vergisi, Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi, uygulanmasına gidildi. Bu vergilerden ‘Özel İletişim Vergisi’ kalıcı nitelikte bir vergi olarak halen devam etmektedir” diye belirtti.

İBB DEPREM MASTER PLANI HAZIRLADI AMA UYGULAMADI
Bilim insanları ve araştırmacılardan oluşan Ulusal Deprem Konseyi kurulduğunu ancak Konseyin 2007 yılında lağvedildiğini ifade eden Koramaz, “İstanbul’un birçok noktasına deprem konteynırları yerleştirildi ve toplanma alanları belirlendi. Belirlenen toplanma alanlarının büyük bir bölümü daha sonra imara açıldı. Depremden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 2002’de mevcut yapı stokuna ilişkin güçlendirme ve yenileme çalışmaları için deprem master planı hazırladı. Ancak plan uygulanmadı” dedi.

Korama, “Kısacası üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra ülkemizin deprem gerçeği unutuldu ve deprem üzerinden rant sağlama çabaları başladı” diye vurguladı.

17 Ağustos 1999 depremi ve daha sonra yaşanan depremler yapı stoğunun deprem güvenlikli olmadığının ortaya koyduğunu, sanki bir daha deprem olmayacakmış gibi imar planları depreme dayanıklı yapı üretimini sağlamak için değil, kentsel rantın dağıtılması için bir araç olarak kullanıldığını belirten Koramaz, “Parsel bazında yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanların ve su havzalarının dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açıldı” diye kaydedildi.

MÜKTESEP İMAR HAKLARI KORUNMADI
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açıklamanın devamında şunladı belirtti:
“Var olan yapı stokunun ve kentsel belleğin kent kimliği ile birlikte korunarak kentin çağdaş ihtiyaçlara uygun olarak dönüştürülüp canlandırılması ve iyileştirilmesi; böylelikle can güvenliğinin sağlanması ve yaşam düzeyinin yükseltilmesini hedeflemesi gereken Kentsel dönüşüm çalışmaları adeta yeni imar alanları açılması ya da mevcut imar alanlarının rant odaklı yenilenmesine indirgendi. Dönüştürülen alanlarda yaşayan insanların kentsel ihtiyaç ve talepleri gözetilmedi, müktesep imar hakları korunmadı.

“Asli görevi sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentler kurmak ve yaşanabilir bir çevre oluşturmak olan siyasal iktidar, mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin teknik, bilimsel ve yasal gereklilikleri ile teknik ilkelerini görmezden gelerek, ormanları, kıyıları, doğal kaynakları hiçe sayan, kent tarihini, kültürünü yok eden, toplumu ve kentleri kimliksizleştiren rant projelerini ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında hayata geçirdi.

“Oysa ki, nüfus yoğunluğunun ve dolayısıyla yapılaşmanın en fazla olduğu İstanbul için dahi nitelikli ve kapsamlı bir kentsel dönüşüm için gereken ortalama süre 20 yıl olarak öngörülüyordu. Yani deprem master planı o gün uygulanmaya başlasaydı bugün bu kentimiz olası bir İstanbul depremine hazır olacaktı.

MESLEKİ UYGULAMALAR DENETİMSİZLİĞE MAHKUM EDİLDİ
“Öte yandan, meslek odaları etkisizleştirilerek mesleki uygulamalar denetimsizliğe mahkûm edildi. Yapı üretim sürecinin sağlıklı denetimi sağlanamadı. İmar affı uygulamalarına devam edilerek kaçak yapılaşma teşvik edildi.”

İstanbul ve çevresinin deprem riskinin son derece arttığı ve gereken önlemlerin alınması için vakitin daralmış durumda olduğuna dikkat çeken Koramaz, “TMMOB ve bağlı Odaları tüm bu süreç boyunca mesleki sorumluluklarının bir gereği olarak, yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir ‘risk yönetim’ sisteminin oluşturulması, bölgesel ve kentsel ölçekte ‘sakınım planları’nın hazırlanması, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modelinin benimsenmesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Bu vesileyle bir kez daha iktidarı acilen çağrılarımıza kulak vermeye ve gereken önlemleri almaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

(etha)

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑