Makaleler

Published on Ağustos 19th, 2021

0

Siyasal islama da işgale de hayır! | Hüseyin Şenol


Çözüm; ne siyasal islam ne de işgal ve darbelerdir. Çözüm, Afganistan’da ve bizim gibi ülkelerde “sosyalist devrim” öncesi gerçekleştirilmesi gereken, tüm ezilenlerin bir araya gelip, sosyal ve demokratik bir cumhuriyeti yaratacak olan demokratik halk devrimidir…

1996-2001 yılları arasında iktidarda olan Taliban, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO güçlerinin ülkeyi işgal etmesiyle iktidardan uzaklaştırıldı. İşgalin nedeni “11 Eylül” saldırısıydı. Devamında da, hemen bir buçuk yıl sonra Mart 2003’te de Irak işgal edildi. Emperyalist saldırganlık durmadı, Libya ile diğer ülkelerdeki işgaller ve baskılar da sürekli arttı.

Ben 1979’da gerçekleşen ve 10 yıl süren Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin de, 2001’de emperyalist ABD ve müttefiklerinin de Afganistan’ı işgalini sürekli protesto ettim. Yeri gelmişken şunu da belirteyim: Zaten eleştirel yaklaştığım reel sosyalist ülkelere bakışım, bu işgalle birlikte daha da netleşti. İşgal ve sömürgeciliğin “sosyalisti” olmaz.

Bir not daha geçeyim: Cezayir’de 1990’da seçimlerle iktidara gelen İslami Selamet Cephesi (FIS) adlı siyasal İslamcıların iktidarının emperyalistlerin de desteğini alan askeri bir darbeyle yıkılmasına da karşı çıkan sosyalistlerdendim.

Taliban nasıl bir örgütlenmedir

Taliban, siyasi islamı savunan, ister muhalefette olsun, ister iktidarda olsun, “demokrasiyi” baştan aşağı tüm yönleriyle reddeden bir örgütlenmedir. Sıradan bir “terör” örgütü değil, halkın da desteğini almış, özellikle kadın düşmanı “gerici” bir örgütlenmedir. Ne kadarını emperyalistler kurmuştur “bilmek” zor ama, sürekli onların da ağırlıklı bir biçimde güdümünde oldukları su götürmez bir gerçekliktir.

5 gündür dünyanın gündeminde olan, aslında “sol yelpazenin” ürkek kaldığı konuyu çok daha fazla değerlendirme ve yazma sorumluluğumuz var. Sadece “kadın hakları” bağlamında da yaklaşmak yanlıştır. Daha öncesinde ne kadar vardı ki diye sormak gerekiyor. Bazı farklılıklara karşın, siyasal islamın kadına bakışı ortadadır. Bu durum Arap ülkelerinde de, İran, Irak, Yemen gibi ülkelerde de farklı değildir. Kadın sorunu başta olmak üzere, genel olarak insan haklarına yaklaşımda, dünyanın en barbar ve rezil bölgeleridir.

Evet sonuçta, biz Taliban’ı beğenmesek de, hatta dünyanın en iğrenç örgütlenmesi görsek de bu durum gerçeği değiştirmiyor. 43 yıldır işgale ve emperyalizme karşı mücadele veriyor, Taliban ve benzeri örgütlenmeler. Ve maalesef halkın büyük bölümünün de desteğini arkasına almış olan bir örgütlenme bu.

Ne işgal ne de siyasal islam

Taliban’ın en ılımlı haline bile lanet olsun, ama işgalciyi kovdu sonuçta. Emperyalistlerin defedilmesine karşı çıkmamak lazım!

Aslında bu iki cümle durumun özetidir.

Taliban’ı ayrı, emperyalistleri ayrı ve birlikteliklerini de ayrı değerlendirmek lazım. Yoksa “Bu örgütü zaten emperyalistler kurdu” diyerek işin içinden çıkamayız. Yoksa, 2001’deki ve devamındaki işgal ve darbelere de söz söyleme hakkımız olmazdı.

Özellikle de “ABD’nin kurduğu”, “Emperyalistlerin güdümünde”, “Onlarla anlaşmalı” gibi söylemler çok da “bonkör” kullanılmamalı ve hatta çok da “destek” verilmemeli. Çünkü içinde ırkçılığı, ulusalcılığı ve sosyal şovenliği barındıran söylemlerdir.

Tarihte, yer yer emperyalistlerle anlaşmaya giden ve yeri geldiğinde onu kovan veya ağır darbeler indiren çok sayıda halk hareketi var. Bu söylemleri özellikle de bizim ülkemizdeki “ulusalcılar” ile “sosyal şovenlerin” dillendirdiğini de unutmayalım. Bu kesimlerin özellikle de Kürt Özgürlük Hareketi’ne yaklaşımını bir düşünün. Yani hep aynı söylemler.

Evet durum çok basit değil ve kolaycı yaklaşımla anlatılmaz. Yine tekrar ediyorum; dikkat ederseniz, Kürt Ulusal Hareketi, Arnavut Ulusal Hareketi ve dünyanın bir çok yanında bu propaganda yapılıyor. (İleri bir yazımında da, özellikle hem barbar Taliban’a karşı çıkıp, hem de ondan kaçanlara ayrımcı yaklaşanların iki yüzlülüğüne değineceğim.)

Yazımı kısa notlarla sınırlı tutmaya çalıştım. Önümüzdeki günlerde en fazla üzerine konuşulacak ve yazılacak bir gündem bu. Yani daha çok yazacağız bu konuda. Ve “sol” ürkekliğimizi de atarak, sosyal-şoven ve ulusalcı tuzaklara düşmeden çok daha fazla konuşmalıyız bu durumu.

Ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunmalı, ulusal sorunda olmazsa olmaz ve taviz verilemeyecek sosyalist bir tavır olarak sergilemeliyiz bu duruşu.

Emperyalizm demek sürekli kriz ve savaş demektir. Bu durum sadece halkların değil, bazen kendi başlarını da yemekte ve iyi olmakta.

Çözüm: ne siyasal islam ne de işgal ve darbelerdir. Çözüm, Afganistan’da ve bizim gibi ülkelerde “sosyalist devrim” öncesi gerçekleştirilmesi gereken, tüm ezilenlerin bir araya gelip, sosyal ve demokratik bir cumhuriyeti yaratacak olan demokratik halk devrimidir.

Halk devrimi en başta anti-emperyalist ve anti-sömürgeci olmak zorundadır.


Hüseyin Şenol – 19.08.2021

Tags: , , , , , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑