Kitap

Published on Mart 1st, 2022

0

Serdestan: “Gücün karanlık eziyeti hak mıdır insana” | Korkut Akın


Cengiz Sinan Çelik’in şiir kitabı Serdestan’da dikkatimi çeken, kadim tarihle, masallarla, özellikle de mitolojiyle yaşamı harmanlaması şairin. Okudukça siz(ler) de beğenecek, birkaç dizeyi alıntılayarak arkadaşlarınıza yollayacaksınız, ben öyle yapıyorum da…

”Her harf namluya mermi süren katile dönüşür kutsallıklarda” dizesine takıldım. Yaşamımız boyunca kutsallık kutsandı oysa… Cürmünün hayata tutunmak olduğunu söyleyen şair niye, neden itiraz ediyor acaba?

Şiirin tek bir tanımı yok, beğenmeseniz de o denli çok, o denli geniş anlamlı, o denli güçlü ve belki de bir o kadar eksik tanımı var. Ben, yıllarca “sözcük eksiltme işine şiir diyoruz” tanımını kabul ettim. Cengiz Sinan Çelik’in şiirinde, gördüm ki, sadece sözcük eksiltme yetmiyor. Duygu yükünün omuzlanmasıyla ortaya çıkan anlamlılıklar da var; hem de tarih boyunca, mitolojiden, halkın dilinden aktarıla aktarıla bu güne gelen. Şiir zor uğraş, yazarken de okurken de bırakın her dizeyi, her sözcükle, her tınıyla anlam kazanıyor. Her okuduğunuzda daha bir yoğunlaşıyor, daha bir güçleniyor. Şairin ilmek ilmek dokuduğu, nice çabayla ördüğü dizelerin gücünü tekrar tekrar okurken (ve/veya dillendirirken) yeni pencereler açılıyor önünüzde, yeni güneşler ışıtıyor dünyayı.

Kitabın sunuşunu yazan editör Levent Turhan Gümüş de vurguluyor zaten, hemen ilk cümlede: “İyi şiir, üzerini külün örttüğü kor gibidir. Köz eşelendiğinde kızıl kor parçaları nasıl ışıl ışıl parlarsa iyi şiir de sis pus içinde kendini belli eder, parıldar. Köz, yeni bir ateşe varmak içindir, imkândır; sönmüş ateşin özünün orada külün altında olduğunu bilmek iyi gelir. Has şiirin yaptığı da benzer bir etkidir. Orada bir yerlerde olduğunu, hep olacağını bilmek insana dünyanın geleceğine dair umut verir.” Ayrıntı şiir dizisi yayın yönetmeni Emirhan Oğuz’a, iyi şiirin kokusunu aldığı ve yayınlanması için özen gösterdiği için teşekkür etmeli hemen baştan.

“Adıma öfkeli, yaşıma kıskanç”

İnce eleyip sık dokuyan, sözcük oyunlarına kaçmaksızın önümüze sürdüğü dizelerin arasından kendinize uygun olanı süzüp anlamlılığını güçlendirerek yeni bir dünya oluşturuyorsunuz. Attila İlhan, “Adını aklımda mıh gibi tutuyorum” diyor ya, Sinan Çelik’in şiiri de “mıh gibi” çakılıyor aklınıza… mitolojiden felsefeye, tarihten halkbilime, yaşamın içinden dışına -suya düşen bir damlanın yayılması gibi- genişliyor alabildiğine.

“Tuzun ekmeğin ışığın ağladığını duymaz mı kimse”

“İyi şair” desek de, yirmili yaşlarda siyaseten cezaevinde müebbet hepse mahkum edilen Çelik, koşullarının kötülüğünden yakınmayıp bir kuyumcu titizliğiyle kurmuş şiirini. Dile kolay yaşamının dışarıda geçen süresinden daha uzun zamandır kapalı, gün yüzüne hasret. Dahası, sağlık sorunları da var. Egemen erk, bütün muhaliflere olduğu gibi Çelik’e de yaşam hakkı tanımıyor, hukuksuzca. O da çığlığını içinde saklamak yerine dizelere döküp haykırıyor. Cengiz Sinan Çelik’in resim çalışmaları da var, ödüllü. Doğar doğmaz kundaklanan bebeklerin bakışlarının, ellerini ayaklarını kullanamamalarından da kaynaklı, çok anlamlı olduğu söylenir, doğrudur. Cengiz Sinan da özgürlüğünün kısıtlılığından her şiirine, her dizesine, her sözcüğüne, her hecesine hatta her tınısına özgürlük nakşetmiş.

Boynumda asılı kaldı çocukluğumun masumiyeti

Dikkatimi çeken, kadim tarihle, masallarla, özellikle de mitolojiyle yaşamı harmanlaması şairin. Okudukça siz(ler) de beğenecek, birkaç dizeyi alıntılayarak arkadaşlarınıza yollayacaksınız, ben öyle yapıyorum da…

Serdestan
Cengiz Sinan Çelik
Şiir
Ayrıntı Yayınları, Ocak 2022, 156 s.


Korkut Akın – 01.03.2022

Tags: , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑