..." /> Serçe korkaklığındaki tedirgin yüreğim - yüreklerimiz! | Gül Güzel

Makaleler

Published on Ocak 25th, 2022

0

Serçe korkaklığındaki tedirgin yüreğim – yüreklerimiz! | Gül Güzel


Kadın hikayeleri dizimden biri…

Kadın olmak hiç bir toplum, inanç, kıta, ülke, gelenek ve ortamda kolay olmadı. İş yeri ve benzer ortamlarda dahil…ondandır ki yağmura benzer gözlerindeki ıslaklıklar…

Göz kanallarına dolup damlayan gözyaşlarının yanısıra korkudan büyüyüp, parlayan gözbebekleri de etrafına bakarken şu anda bulunduğu yerden emin olamadığı için ürkek bir ceylan korkaklığı ile kaçıp, kurtulmak istiyor…Çook uzaktan gelen bir sesle uyanırcasına etrafına bakıyor, ’burası oralara benzemiyor. Ben neredeyim? Diye yüzümüze binlerce sorunun ağırlığını taşıyan yüreğini açmak istiyor.

Bizlerin olduğu yerler yani köylerimiz birbirine pek yakın değildir. Zaten evlerimiz de birbirine yakın yapılmamıştı. Her kes evini bir tepeliğin kuytu köşesine, aranıldığında kolay bulunamayacağı, hemen basılıp, yakılamayacağı düşünülen yerlere yapmıştı. Bizler hem Kürt hem de Aleviydik çünkü…İki yasaklı aidiyet ve terör sıfatlı yani. Öyle bıkmıştık ki, her gün evlerimize yapılan baskınlardan, gözlerimizin önünde saatlerce dövülüp, işkence edilen babalarımızı veya hunharca tecavüz edilen anne-ablalarımızı izlemekten. Bunlar hiç kabuk tutmayan, acısı geçmeyen yaralar olarak kaldı bizde. O yüzdendir ki yürek ve beyin arasındaki yolumuz buzlu yamaçlara benzer…

O zamanlar (bundan 30 yıl önce) köylerimizde ilkokul vardı ve bizler en az ilkokulu köylerimizde okuyabiliyorduk. Ben de bu sayede ilkokul 4.sınıfa kadar gidebilmiştim. Daha sonra bu okullar kapatılarak camiye dönüştürüldü(Alevi köylerine camii). Köyümüzdeki çocukların hiç biri bu yüzden artık ilkokula bile gidemedi. Okula gittiğimizde ise öğretmenlerimiz de zaten her gün bizlerin kulaklarından çekiyor veya elindeki cetvelle parmaklarımıza vuruyordu, keyfi bir şekilde istediği gibi bizi cezalandırıyordu. Çünkü biz hiçbirimiz Türkçeyi onların istediği kadar anlamıyor ve konuşamıyorduk ve üstelik de Aleviydik. Onun için okula gitmemiz de her gün öğretmenlerin azar, küfür etmeleri ve dayak atmalarıyla bitiyordu. O yüzden de hiç birimiz isteyerek, severek veya korkmadan okula gidemiyorduk. Okuma-yazmamız da o kadar zayıf kalıyordu.

Kürt-Kadın-Kızılbaş üçgeninde devletin asker ve polisi şiddet!!!

Kürt ve üstelik Alevi köyü olunca, her türlü devlet sistem işkencesine uğramak kaderden öte realiteydi bizim oralarda. Kadınlara uygulanan şiddet ve tecavüz saldırılarını çocukken izlemeyen, görmeyenimiz yoktur☹( bunları yaparken de bizleri korkutmak, sindirmek, ibret vermek için özellikle gözlerimizin önünde yaparlardı…

Bir gün okulun önüne askeri tank gelip durdu. Öğretmeni çağırıp bizleri dışarı çıkarmasını istediler. Biz bütün çocuklar dışarı çıkıp sıraya dizildik. Askeri yetkili biz çocuklara bağıra – çağıra küfürler savurarak, ’büyüdüğünüzde dağa gitmeye kalkarsanız, hepinizin sonu böyle olacak! Bakın! iyi bakın yerde sürüklenenden ders alın!!!’diyerek, daha önce öldürdükleri bir Gerillanın cesedini bizlere gösteriyorlardı. Şehit gerillanın bedenini tankın arkasına bağlayıp, bizim belleklerimizde iyice yer etmesi için yerlerde sürükleyip duruyorlardı…tekrar tekrar, ’bu size ibret olsun!’ diyerek, yerlerde sürükledikleri cenazeye iyice bakmamızı istiyorlardı. Bizler en büyüğü 9 yaşında olan 17 Kürt ve Alevi çocuklardık… Bu olaydan sonra artık okula gidemedim ve bir süre sonra da zaten köyümüzdeki okul kapatıldı, zaten olmayan yollar bile iptal edildi. Kendimize ve hayvanlarımıza kış için yiyecek almaya gitme imkanlarımız tamamen yok edildi. Yalnız biz insanlar değil beslediğimiz ve onların sayesinde yaşamamızı idame ettiğimiz hayvanlarımız da kışın yemsizlikten açlıktan ölüp, telef oluyorlardı. Çıkmalıydık, bu köyleri boşaltmalıydık çünkü bizler dağdakileri besliyormuşuz. Ya köyü isteyerek terk edecektik, ya da devlet güçlerinin katletmesiyle oralarda mezarlara gömülecektik…amcam gibi, ’Ben evimi, köyümü terk etmiyorum. Gidecek başka yerim yok!’’ demesini daha bitirmeden kurşun yağmuruyla toprağa düştü…nihayetinde köy böylece ya terk ettirildi, yahut da gitmeyenler katledilerek boşaltıldı…


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 25.01.2022

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑