Makaleler

Published on Mayıs 27th, 2021

0

Sedat Peker yalnız değildir! | Sinan Öztürk


Peker; bir musibettir ama bin nasihattan iyidir. Onun söylediklerini ve daha söylemediklerinin çok fazlasını söyleyenler, yakınları ve dostları tarafından bile ciddiye alınmadı, tutuklandılar, öldürüldüler, sürüldüler, hakir görüldüler, vatan haini ilan edildiler…

O, hep bu düzenin temsilcileriyle kol kolaydı. Devletin has evladıydı. İyi çocuktu. Devletin başı ne zaman dara düşse sarıldığı iplerdendi. Teşkilat-ı Mahsusa’nın son kuşak temsilcilerindendi. Üzerinde devletin emeği çoktur. Devlet birilerine emek verirse bunu karşılıksız vermez. Hukuka sığmayan devletin yeraltında ona hizmetkarları her zaman vardır. Devlet kan ihtiyacını bu insanlardan temin eder. Milliyetçilik lazımsa en önden gönderirler. Kara para aklama işi, her türlü yasadışı ticaret, devletin başını ağrıtan gazetecisinden iş adamına kadar ortadan kaldırılması gereken kim varsa, devletin elinde yetiştirdiği bolca elemanlarınca bu sorunlar itinayla giderilir. O yüzden Sedat Peker yalnız değildir. Onun ürküttüğü her kurbaya attığı taşı ona devlet temin etmiştir. Kutsal devlet anlayışıyla pompalanan insanlar ne zamanki devletin kutsal olmadığını, gerektiğinde kullanıldıklarını fark ettiklerinde, eğer imkanları, cesaretleri, kişilikleri varsa intikam alma peşine düşmüşlerdir. Tıpkı Topal Osman örneğinde olduğu gibi. Sonra teşhir edilmek için mezarından çıkarılıp üç gün bacağından asılı olarak teşhir edilmiştir. Sedat Peker şu an en azından Topal Osman’ın akıbetine uğramadı. Umarım da uğramaz. Daha söylemesi gereken çok şey var.

Ezber bozan bir portre olarak Sedat Peker

Sedat Peker’in açıklamalarıyla başlayan süreç, onu o her ne kadar ‘ben mesih ya da kurtarıcı değilim!’ dese de kahramanlaştırmaya doğru götürüyor. Bu kahramanlaştırma bir bakıma toplumun ne kadar çaresiz olduğunun da çok açık göstergesidir. Bir hukuk devleti olma özelliğini çoktan kaybeden bir ülkede insanlar adaleti artık devletten beklemiyor. Devleti kutsal gören bir toplumda bu durum her ne kadar açıkça dile getirilmese de, Peker’in açıklamalarına gösterilen devasa ilginin bilinçaltından bu çok net bir şekilde sızıyor.

Uzun yıllardır öyle veya böyle ismini bildiğimiz Peker, canımızı çok yakan olaylarla gündeme gelmiştir. Olan biteni bildiğinizi düşünerek detaylara girmiyorum. Ancak bu detaylarda göremediğimiz çok şeyin olduğunu şimdi anlıyorum. Kaldı ki görmemizde çok zordu. Youtube üzerinden yayınladığı konuşmalarında onun biraz olsun kişiliğini, düşünce yapısını, davranış biçimlerini görebilme olanağına sahip olduk. Birden bire bir mafya lideri kimliği dışında algılamaya başladık onu. Sedat Peker’i artık ‘insan’ olarak görmeye başladık. Konuşan, küsen, kızan, sevinen, kırılan ve incinen bir insan olabileceğini gördük. Çocuklarına ve ailesine bütün dünyayı karşısına alabilecek kadar da düşkün olduğunu gördük. Kitap okuduğunu, okuduklarını yorumladığını, yaptığı alıntılarla hedefe yönelik göndermeler yaptığını gördük. Kısa bir zaman içerisinde ezber bozan bir Sedat Peker çıktı karşımıza. Umarım kendisi de bütün bu yaşananlardan ders çıkararak, hayatlarını kararttıklarından özür dileyerek bilgi ve birikimini, tecrübesini kutsal devletten yana değil, insanlıktan yana kullanır. Umarım ki yaşananlar onun kendisini sorgulamasını sağlar ve vicdanıyla baş başa kalarak onu daha iyi bir insan yapar.

Umudumuz Sedat Peker!

Kerim Korcan’ın ünlü eseri ‘Tatar Ramazan’ı bilirsiniz. Tatar Ramazan ezeli düşmanı, eşinin  katili Abdurrahman Çavuş’la sonradan ortak bir yola girer. Abdurrahman Çavuş yaşadıklarının değiştirdiği bir adamdır. Bütün kötülüklerine, döktüğü kanlara rağmen sonunda hakikatın ve olması gerekenin, yani Tatar Ramazan’ın yanında yer alır ve ortak düşmana karşı birlikte savaşırlar. Şu an Sedat Peker’in bu denli popüler olması, amacı ne olursa olsun, toplumun olmasını istediklerini dile getirmesindendir. Baskıyla, zulümle, yasaklarla, tutuklamalarla korkutulan halk kendini onda bulmaktadır. Zalimi bile, mazlum olunca onu sahiplenen bir halk var ortada. Kendisinin sahipsiz olmadığı duygusuyla Peker’e sarılan bir halk var. Durum bu denli vahimdir; vahimdir de eğer suçlu aranacaksa halkı bu duruma düşürenlerin vebalidir bu. Dinsizin hakkında imansızın gelmeye çalıştığı, askeriyle polisiyle, yargısıyla, medyasıyla her türlü gücüyle devlet, köşeye sıkıştırılmış olan tek bir adamla baş etmeye çalışıyor. Çoğumuzun içinden bu savaşın galibinin Peker olmasının geçtiğini çok iyi biliyorum. Ancak bu yolda galibiyette mağlubiyet sayılır. Esas galibiyet bir hukuk devleti kurulduğu zaman gelecektir. Hukukun işlediği, adaletin sağlandığı, yargının haklıyı savunduğu bir durumda galibiyet ancak gelebilir. Ancak şu da bir gerçektir ki; bu çatışma biraz olsun içimizin şişkinliğini almaktadır.

Son söz: Biz size ne yaptık?

Peker; bir musibettir ama bin nasihattan iyidir. Onun söylediklerini ve daha söylemediklerinin çok fazlasını söyleyenler, yakınları ve dostları tarafından bile ciddiye alınmadı, tutuklandılar, öldürüldüler, sürüldüler, hakir görüldüler, vatan haini ilan edildiler. Bahsettiği isimler buzdağının ucunun ucu bile değil. İnsana dokunan, devletin tırnak gibi kesip attığı yetiştirmesine verilen kulakların bizden esirgenmesidir. Çok geriye gitmeden Tansu Çiller’den bu yana başlansa bile ülke için büyük bir temizlik harekatı olur. Aslında oldukça üzgünüm: Katilleri, katliamcıları, mafyayı sevenler ne yazık ki bizi sevemedi.

O zaman soru şu: Biz size ne yaptık?


Sinan Öztürk – 27.05.2021

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑