İnsan Hakları

Published on Aralık 18th, 2021

0

‘Sanki eşim beni Galatasaray’da bekliyordu’

Gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan’ın dosyasının işlendiği Cumartesi Anneleri 873. hafta eyleminde Halime Aydoğan, “Devletten tek isteğim bir kemik, toprağın altına  koymak için” derken, babasını hiç tanımayan Nejbir ise, “Babamı tanıma hakkı elimden alındı” diye konuştu. Kayıp yakınları, kayıplar için ve yasaklanan Galasataray meydanı için mücadeleden vazgeçmeyecekleri kaydetti. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması için yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri 873. hafta eyleminde Mardin Midyatta’ki evine yapılan baskında asker ve korucular gözaltına alınan ve kaybedilen Nihat Aydoğan dosyası kamuoyuyla paylaşıldı. 

‘TOPRAĞIN ALTINA GÖMECEK BİR KEMİK İSTİYORUM’
Covid-19 salgınından kaynaklı bu haftada da online düzenlenen açıklamada ilk olarak Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan söz aldı. Nihat Aydoğan kaybedildiğinde 4 çocuğunun en büyüğünün 12 en küçüğünün ise 1 yaşında olduğunu hatırlatan Halime Aydoğan, “En küçük kızım 3 yaşına girdiğinde, ‘anne arkadaşlarımın babası var benim babam niye  yok’ diye soruyordu. Hep yalan söyledim, 7 yaşına geldiğinde karşıma alıp her şeyi anlattım, artık sorma dedim. Devletten istediğim tek şey kemik, toprağın altına koyayım da cuma günleri mezar başına gidip Fatiha okuyayım, hayrına bir şeyler  dağıtayım çocuklara. Bana bir kemik verin. Galatasaray’a gidiyordum ya sanki eşim beni bekliyordu, o kadar heyecanlı gidiyordum. Şimdi orayı da kapattılar” dedi. 

‘BABAMI BİLME HAKKI ELİMDEN ALINDI’
Babasını hiç tanımayan Nejbir Aydoğan, “Baba nedir, kime denir bilmiyorum. Bu hak elimden alındı. Ama bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız, benim gibi binlerce insan var, birlikte mücadele ediyoruz. Galatasaray meydanında da sürdürmek istiyoruz mücadelemizi. O meydanda sesimizi tüm dünya duyuyordu. Galatasaray’dan da kayıplarımızı aramaktan da vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. 

‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Cumartesi Anneleri 873. haftanın basın metnini Canan Korkmaz okudu. Korkmaz, “Halen kanamaya devam eden yaralarımızın sarılması için, hak ve adalet yokluğunun ülkemizde yarattığı ağır tahribatların telafisi için geçmişle yüzleşmenin/hesaplaşmanın hayati bir mesele olarak görülmesi gerektiğini  hatırlatıyoruz” dedi. Korkmaz, başta Nihat Aydoğan olmak üzere kayıplar için ve yasaklanan Galasataray Meydanı için mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini de ekledi.

NE OLMUŞTU?
39 yaşındaki Nihat Aydoğan Midyat/ Doğançay köyünde yaşıyordu. Ağır insan hakları ihlallerinin sistematik bir hal aldığı 90’lı yılların kanlı ve karanlık günleriydi. Korucu olmak istemeyen Doğançaylılar üzerinde yoğun bir baskı vardı. Daha önce gözaltına alınıp ağır işkence gördükten sonra serbest bırakılan Nihat Aydoğan da güvenlik güçlerinin tehdidi altındaydı.

30 Kasım 1994 sabahı erken saatlerde Aydoğan ailesinin evi çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından basıldı. Ağır biçimde darp edilen Nihat Aydoğan elleri ve gözleri bağlı, kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, oradan da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldü.

Resmi makamlar Nihat Aydoğan’ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak Aydoğan eve gelmedi. Bunun üzerine eşi bir arzuhalciye yazdırdığı dilekçe ile savcılığa başvurdu. Savcı kendisine “Eşin dağa gitmiştir, bir daha da bu kapıya gelme” dedi. Nihat Aydoğan’dan bir daha haber alınamadı.

Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Ailesinin “Öldüyse mezarı nerede?” sorusu cevapsız bırakıldı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti.

Aydoğan Ailesi’nin bugüne kadar yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aydoğan Ailesi, bölgede açığa çıkan tüm toplu mezarlar için Nihat Aydoğan’a ait kalıntılar da olabilir diye girişimlerde bulundu, dosyayı canlandırmaya çalıştı.

Son olarak içinde Nihat Aydoğan’ın da olduğu Midyat kayıpları ile ilgili İnsan Hakları Derneği aracılığı ile tekrar başvurular yapıldı. Yapılan başvurular üzerine Midyat Savcılığı bir fezleke hazırladı. Savcılık bu kişilerin kaybedildiklerine dair bilgi olmadığını iddia ederek dosyayı kapatılması talebiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Dosya halen açık ancak adliyenin tozlu raflarında bekliyor.

(ETHA)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑