Güncel

Published on Temmuz 15th, 2022

0

Prof. Dr. Gençay Gürsoy: “Türkiye’de Kürtlere paralel hukuk uygulanıyor”

HDP’nin Danışma Kurulu’nda yer alan 43 isim arasında yer alan Prof.Dr.Gençay Gürsoy, HDP’nin Danışma Kurulu’nda yer alma gerekçesini bianet’e anlattı: “Türkiye’nin bu krizden çıkışının anahtarı HDP’dir.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 3 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirdiği 5’inci Olağan Büyük Kongresi’nde yeni Danışma Kurulu için 43 isim belirledi. 

HDP’nin Danışma Kurulu’nda yer alan 43 isim arasında yer alan insan hakları savunucusu ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi eski başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, HDP Danışma Kurulu’nda yer alma gerekçesini, Danışma Kurulu’nun neler yapacağını bianet’e anlattı.

Prof. Dr. Gürsoy, Danışma Kurulu’nda yer almasının bir tek nedeninin olmadığını belirtti ancak HDP içinde yer almasının en önemli nedenlerinden birinin “HDP’nin uzun süredir siyasi iktidar tarafından hedef haline getirilmesi” olduğunu söyledi.

“İktidar HDP’yi hedef haline getirdi”

 “Kürt halkı, Kürtlerle birlikte yaşamayı talep eden ve demokrasiden yana olan kesimlerin de iktidarın hedefinde olduğunu” vurgulayan Prof. Dr. Gürsoy, “Ayrıca Yargı, Kürt kimliğine sahip olan yurttaşlara ayrımcılık yapıyor. Yargı bütün muhaliflere farklı bir uygulama içinde ama Kürtler için neredeyse paralel bir hukuk uygulanıyor. Bütün bunları bir araya getirince vicdan sahibi, demokrasiden, insan haklarından yana olan insanlar olarak bir şeyler yapma gereği duyup HDP ile dayanışma içinde olma ihtiyacı duyduk” dedi.

“Krizden çıkışın anahtarı HDP”

“Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkış anahtarının HDP ve HDP’nin temsil ettiği siyasi güç olduğunu” vurgulayan Prof. Dr. Gürsoy, Kürt seçmenin önemine dikkat çekti:

“Kürt halkının ve HDP’nin maruz kaldığı baskıları bir yana bıraksak bile; Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut durumdan kurtulması için anahtar rolü oynayan yine HDP’dir. Yani HDP seçmeni Türkiye’de seçimin gidişatını belirliyor.

“Geçtiğimiz dönemdeki seçimlere baktığımızda Cumhur İttifakı’na kaybettiren bu seçmen kesimi oldu. Sadece bu nedenle bile demokrasiden yana olan tüm kesimlerin, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan çıkması için HDP’ye sahip çıkması gerekiyor. Benim motivasyonum bütün bu sıraladığım nedenler, Danışma Kurulu’nda yer alan arkadaşlarımın büyük kısmı da böyle düşünüyor.”

“Danışma Kurulu’nun benzeri yok”

Prof. Dr. Gürsoy, Danışma Kurulu’nun nasıl çalışacağını da anlattı. Prof. Dr. Gürsoy, “böyle bir uygulamanın Türkiye siyasi tarihinde ve dünyada benzerinin olmadığını” söyledi:

“HDP yönetimi, alacağı kararları ortak paydası demokrasi olan farklı çevrelerden insanlarla alma niyetinde görünüyor. Alınacak kararlarda parti tek başına kendi yönetimiyle değil, bizlerle de tartışarak karar almak istiyor.

“Bu uygulama gerçekten yapılabilirse çok güven verici durum ve siyasi tarihimizde görülmüş bir şey değil. Dünyada da benzeri yok, fakat önemli olan bunu gerçekte uygulayabilmekte; ben HDP’nin bu konudaki samimiyetine inanıyorum, kuşku duymuyorum fakat kamuoyunun da bu konuda ikna edilmesi için HDP’nin adımlar atması gerekiyor.”

“Kürt seçmen çantada keklik değil”

 Prof. Dr.  Gürsoy, konuşmasında muhalefet partilerinin HDP’ye yönelik tutumuna da değindi ve şöyle konuştu:

“HDP kapatılmaz ve seçime giderse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir tutum sergileyeceğini ifade ediyor ancak Millet İttifakı’nın İYİ Parti ve diğer partilerin HDP’ye karşı tutumu HDP tabanında partiye baskıya döndü.

“‘Bizi bu kadar dışlayan muhalefet kanadının esiri haline geldik, bu kadar da olmaz’ itirazları yükselmeye başladı. Selahattin Demirtaş bile ‘birinci turda bizimle istişare edilerek aday konulmazsa, birinci turda ben aday olacağım’ dedi. Bu duyguyu anlıyorum bu kadar dışlanmanın karşısında ‘yeter artık’ demek çok yadırganacak bir durum değil.

“Kürtler iktidarla barışmaz”

“Türkiye’nin 60 yıllık siyasi tarihine tanıklık etmiş bir yurttaş olarak ne olursa olsun HDP’nin ve Kürt kamuoyunun bu iktidarla bir daha barışacağını ben düşünmüyorum. O kadar acı şeyler yaşandı ki, bunlar kolay kolay unutulmaz ama muhalefet de bu çubuğu çok fazla bükmemeli yoksa kırılır. Muhalefet yer alan isimlere bunu anlatmaya çalışıyorum, Kürt halkının Millet İttifakını her koşulda destekleyeceği oyların çantada keklik olduğu inancı terk edilmeli.

“Umuyorum ki, muhalefet bu riski almaz çünkü birinci turda Recep Tayyip Erdoğan, kemik oylarına bir de Kürt halkından koparılmış potansiyeli eklerse seçilme ihtimali var. Ekonomiyi dış karaborsadan paralar alarak rahatlatırsa ve dış müdahalelerde milli duygular biraz kaşınırsa dengeler değişebilir, açıkçası bunlar olmaz diyemiyorum. Muhalefet bunları öngörebilmeli.”

“Basın tek kişinin mülkü haline geldi”

Son olarak Danışma Kurulu’nda yer alan isimlerin iktidara yakın bazı gazetelerde hedef gösterilmesine dikkat çeken Prof. Dr. Gürsoy, “Basın, iktidarın başındaki tek kişinin mülkü haline geldi ve mülkünü dilediği gibi kullanıyor” dedi:

“AKP iktidarı, basın çalışanlarının da ötesinde basın kurumlarını, basının sermayesini satın alma yoluna gitti. Medya organlarının yüzde 80’ini satın alınmış durumda bu durumu gizlemiyorlar. Bir sermaye grubuna devlet bankasından akıl almaz boyutlarda kredi açıldı, bir medya organını satın alıyor ve aldığı krediyi de geri ödemiyor.

“Basın iktidarın başındaki tek kişinin mülkü haline geliyor ve her şey iki dudağı arasında ve mülkünü dilediği gibi kullanıyor. Böylesi bir medyanın yapacağı gazetecilik de bu şekilde olur. İnsanları hedef haline getiren, eğitim, sağlık, çevrecilik alanında söz söyleyen herkes ‘terörist’ olmakla suçlanıyor.

“Olağanüstü bir süreç yaşıyoruz”

“Bir hafta önce yandaş medya Akşam gazetesinde, Türk Tabipleri Birliği yaptığım dönemde ‘türbanlı doktor olmaz, türbanlı doktorları ameliyathaneye almamak’ gibi sözler söylediğim iddiasıyla bir yazı yayımladılar. Yalan haber ancak nereye şikayet edeceksiniz, gazeteye yazsanız cevap alamıyorsunuz. Savcılığa şikayet etseniz hiçbir konuda iktidar aleyhine bir suç duyurusuna cevap alamıyorsunuz. Bu kadar tutulmuş bir basın dünya üzerinde yoktur, Putin’in Rusya’sında bile muhalif basın hala yaşayabiliyor. Biz de ise; durmaksızın ceza veriliyor. Olağanüstü bir süreç yaşıyoruz.”

Kurulda yer alan diğer isimler

Ahmet Telli, Ahmet Türk, Akın Birdal, Ali Alfatlı, Ayşe Erzen, Ayşegül Devecioğlu, Bülent Küçük, Celil Kaya, Cihan Sincar, Erdoğan Aydın, Fatma Gök, Ferda Koç, Halil Aksoy, Hamit Geylani, Kenan Kalyon, Kerem Fırtına, Mahmut Demiralp, Meral Camcı, Mustafa Kemal Coşkun, Muzaffer Kaya, Naci Kutlay, Nizamettin Toğuç, Nurettin Sözmez, Nurten Ertuğrul, Onur Hamzaoğlu, Özgür Müftüoğlu, Several Ballıkaya, Sevilay Çelenk, Seyfi Öngider, Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, Süreyya Karacabey, Şebnem Oğuz, Tarık Ziya Ekinci, Veli Büyükşahin, Yavuz Önen, Zerrin Şahin Kurtoğlu.



Gençay Gürsoy hakkında

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi eski başkanı, akademisyen, nörolog.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. 1968-1969 ve 1972-1974 yılları arasında Oslo Tıp Fakültesi’nde nöroradyoloji eğitimi aldı.

12 Eylül’den sonra 1983’te 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’na dayanılarak “bir daha kamu hizmetinde çalıştırılmamak üzere” görevinden uzaklaştırıldı. 1990’da Danıştay kararı ile kaybedilmiş haklarını geri alarak görevine döndü.

Nörolojinin çeşitli konularında uluslararası ve ulusal bilimsel dergilerde yayınlanmış yazıları, kitap bölümü ve monografilerileri, 1975-1990 dönemine ait gazete ve dergilerde çıkan toplumsal-siyasal içerikli yazılarını topladığı Bir Resimaltı adlı kitabı var.

İstanbul Tabip Odası genel sekreterliği, TTB Yüksek Onur Kurulu üyeliği, İstanbul Tabip Odası başkanlığı yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yürüttü.

2006’da üniversite öğretim üyeliği görevinden emekli oldu. Aynı yıl Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığına seçildi.

İnsan Hakları Derneği ve İnsan Hakları Vakfı’nın da kurucuları arasında yer aldı. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf Başkanlığı’nı üstlendi.

Bir Resimaltı (1991), Bir Hayat Üç Dönem (2021) isimli iki kitabı bulunuyor.


Bianet – Ruken Tuncel


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑