Ekoloji

Published on Şubat 8th, 2022

0

Plastik kirliliğinde eşik değer aşıldı

WWF’in “Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri” adlı raporuna göre, 19 ile 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlere karıştığı tahmin ediliyor. Eğer böyle devam ederse denizlerdeki plastik kirliliği 2050’ye kadar dört katına çıkacak.

Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü tarafından Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) için hazırlanan “Denizlerdeki Plastik Kirliliğinin Denizel Türler, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Üzerindeki Etkileri” raporu yayımlandı.

Rapora göre, her yıl 19 ile 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlere karıştığı tahmin ediliyor. Eğer böyle devam ederse denizlerdeki plastik kirliliği 2050’ye kadar dört katına çıkacak. Mikroplastiklerde ise 2100 yılına kadar 50 kat artış görülebilir. 

WWF, hükümetleri bu krizi önlemek için Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Asamblesi’nde plastik kirliliğine karşı küresel bir sözleşme kabul etmeye çağırıyor.

Raporun sonuçları ne diyor?

  • Bugüne kadar 2144 türün doğal ortamlarında plastik kirliliğine maruz kaldığı saptandı.
  • Besin zincirinin en tepesindeki yırtıcılardan başlayarak planktonlara kadar her türlü deniz canlısı plastik yutuyor.
  • 297 türde gözlemlenebilir etkiler incelendi; yüzde 88’inin olumsuz etkilendiği görüldü.
  • Deniz kuşlarının yüzde 90’ının ve deniz kaplumbağalarının yüzde 52’sinin plastik yuttukları tahmin ediliyor.
  • Plastik kirliliğinin ölçeği, denizel türler ve ekosistem üzerindeki etkiler farklılıklar gösterebiliyor: Plastikler, canlılara dolanıp hareketlerini kısıtlayarak, yutularak, canlıların yaşam alanlarını örtüp solunumlarını engelleyerek ve üzerlerindeki kimyasalların çözünerek denizlere karışması yoluyla biyolojik yaşama zarar veriyor. Plastik çöpler deniz hayvanlarında içsel ve dışsal yaralanmalara ve ölüme yol açabiliyor ve canlıların hareket kabiliyetini ve büyümelerini kısıtlayabiliyor. Ayrıca organizmaların besin almalarını güçleştirebiliyor, bağışıklık sistemlerini ve üreme kabiliyetlerini azaltabiliyor.
  • Plastik atıklar diğer ekolojik hizmetlerinin yanı sıra birçok kıyı topluluğuna gıda güvenliği ve su taşkınlarına karşı koruma sağlayan mangrovların karmaşık kök sistemlerinde sıkışıp kalıyor ve bitkilerin büyümesini engelliyor.
  • Plastik kirliliği, iklim değişikliği nedeniyle tehdit altındaki mercanlar için ek bir tehlike oluşturuyor. Plastik atıklar denizel biyolojik çeşitlilik için eşsiz değere sahip resiflere takılı kalarak, mercanların boğulmasına, kırılmasına ve aşınmasına hatta bazen tüm resif sisteminin ölümüne neden oluyor.  Mercanlar mikroplastik taneciklerini sindirdiklerinde ortak yaşam sürdükleri algler üzerinde de olumsuz sonuçlar ortaya çıkıyor.

En ücra adadan en derin çukura kadar plastik

Her yıl 19 ile 23 milyon ton arasında plastik atığın denizlere karıştığı tahmin ediliyor. Bu atıklar büyük ölçüde denizel kirliliğinin yüzde 60’ından fazlasını oluşturan tek kullanımlık plastiklerden kaynaklanıyor. Denizlerdeki mikroplastik kirliliğinin yaratacağı ekolojik risklerin 21. yüzyılın sonuna kadar daha da ciddi ölçüde artması bekleniyor. 

Araştırmalar Grönland’ın iki katından daha büyük bir alanda kirlilik eşiklerinin aşılacağını gösteriyor. Plastik üretiminin 2040 yılına kadar iki kattan fazla, denizlerdeki plastik kirliliğinin ise üç kat artması bekleniyor. Bu durum 2050 yılına kadar denizlere karışan makroplastik miktarında dört kat; 2100 yılına kadar mikroplastiklerde 50 kat artışa yol açabilir. 

Eşik değer aşıldı

Rapora göre Akdeniz, Doğu Çin Denizi ve Sarı Deniz’in de aralarında olduğu kritik önemdeki birçok denizde, plastik kirliliği canlı yaşamı için tehlikeli olabilecek eşik değerleri aşmış durumda. 

Rapor, mikroplastik kirliliğinin ekolojik olarak tehlike eşiklerini aşarak türler ve ekosistemler üzerinde popülasyonların azalması da dahil olmak üzere olumsuz etkilere yol açabileceğini gösteriyor. 

Raporun yazarlarından Alfred Wegener Enstitüsü Helmholtz Kutup ve Deniz Araştırmaları Merkezi mensubu bilim insanı Mine Tekman şunları söylüyor: 

Bilimsel çalışmalar her boyutta plastiğin canlıların vücutlarına girdiğini ve bunun olumsuz etkileri olduğunu doğruluyor. Özellikle Akdeniz, dünyada en fazla kirletilen denizler arasında yer alıyor. Araştırmalar tehlike altındaki Akdeniz foku, orkinos, kılıç balığı, ispermeçet balinası ve pamuk balıklarına ev sahipliği yapan Akdeniz’de bu türlerin plastik yuttuklarını ortaya koyuyor. Ege Denizi’ndeki ispermeçet balinalarının yüzde 60’ının plastik yuttuğu tahmin ediliyor. Artık tüm dünyanın, kişisel tüketim tercihlerini sorgulaması gerekiyor. İklim krizini yönetmekte başarısız kaldık, plastik çöp krizini çözmek için hala şansımız var ve bu konuda başarısız olma lüksümüz yok.

Deniz canlıları için tehdit 

Bugün artık denizlerde yaşayan neredeyse tüm canlı türlerinde plastik kirliliğinin etkileri tespit edilirken, plastik kirliliği dünyanın en önemli denizel ekosistemlerinden mercan resifleri ve mangrovlar için de ciddi tehdit oluşturuyor. 

Plastik kirliliğinin yarattığı olumsuzluklar, aşırı avlanma, küresel ısıtma, ötrofikasyon gibi diğer risklerle bir araya geldiğinde daha da şiddetleniyor. Bu durum hâlihazırda plastik kirliliği tehdidi altında olan bölgelerde yaşayan Akdeniz foku ve ispermeçet balinaları gibi türlerin popülasyonlarının devamlılığını tehdit edecek ek bir tehdit oluşturuyor. 

Plastiğin kalıcı bir yapıya sahip olması nedeniyle plastik üretimini ve kullanımını durdurmazsak, denizel besin zincirindeki mikroplastik ve nanoplastik birikiminin tehlikeli seviyelere ulaşacağı öngörülüyor.

WWF’ten “Küresel Sözleşme” çağrısı

WWF’e göre, deniz yaşamına yönelik bu yaygın ve giderek artan tehdit, dünya liderlerinin, Şubat ayı sonunda düzenlenecek BM Çevre Asamblesi’nde (UNEA-5) denizlerdeki plastik kirliliğini durduracak, küresel ölçekte yeni bir BM Sözleşmesi’ni kabul etmesi ile önlenebilir. 

Dünya genelinde 2 milyondan fazla kişi WWF’in çağrısına imza atarken, 100’den fazla küresel şirket, 700’den fazla sivil toplum kuruluşu ve BM üyesi ülkelerin 4’te 3’ünden fazlasını oluşturan, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 156 ülke de bu çağrıya destek veriyor.

Plastik kirliliği

Plastik kirliliği katlanarak artan bir hızla dünya genelinde tüm denizlere yayıldı. Dünya kutuplardan en ücra adalara, deniz yüzeyinden en derin okyanus çukuruna kadar plastik kirliliği ile karşı karşıya. 

Bu ay içerisinde Environmental Science&Technology Dergisi‘nde yayımlanan başka bir çalışma da pestisitler, endüstriyel bileşikler ve antibiyotikler dahil olmak üzere 350 bin sentetik kimyasal ve plastiklerin yarattığı kirlilik insanlık için güvenli sınırı aştığını ortaya koymuştu. Kimyasal kirliliğin bir gezegen için son sınırlarına ulaştığı sonucuna varan bilim insanları, gezegeni saran bu kimyasal kirlilik karışımının, insanlığın bağlı olduğu küresel ekosistemlerin istikrarını tehdit ettiğini söylemişti.

Birleşmiş Milletler (BM) Göç Eden Yabani Hayvan Türlerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme (CMS), Eylül 2021 tarihli raporunda tatlı su türleri, kara hayvanları ve kuşlar da dahil olmak üzere korunan türlerin nehir ekosistemleri ve karadaki plastik kirliliğinden etkilendiğini ortaya koymuştu.

Öte yandan bilim insanları, plastik kirliliğini yönetmeye yönelik küresel kapasitenin, plastik pazarında öngörülen büyümeye ayak uyduramadığı konusunda uyarıyor.

2030 yılına kadar, iddialı önlemlerle bile yılda 53 milyon metre tona kadar plastiğin su ekosistemlerine karışabileceği ve herhangi bir iyileştirme yapılmadığı takdirde bu rakamın yılda 90 milyon tona ulaşabileceğini vurgulanıyor.

(Bianet)

Tags: , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑