Forum

Published on Ekim 24th, 2021

0

Paris’te sosyalist hareketin yeniden yapılanmasının sorunları paneli

Fransa’nın başkenti Paris’te AvEG-Kon’a bağlı ACTIT’in düzenlediği “Sosyalist hareketin yeniden yapılanması” konulu panelde sosyalist hareketin sorunları değerlendirildi.

AvEG-Kon’a bağlı ACTIT tarafından Fransa’nın başkenti Paris’te “Devrimci hareketin yeniden yapılanması ve devrimci öncü” konulu panel düzenlendi.

Paris Bours Travail salonunda yapılan panele, Marksist Teori Dergisi yazarı İbrahim Çiçek ve Umut Gazetesi yazarlarından Hüseyin Ataş katıldı.

Marksist Teori Dergisi’nden İbrahim Çiçek sunumuna devrimci hareketin yeniden yapılanmasının Türkiye ve Kürdistan’da nasıl yaşandığını, sonuçlarının ne olduğunu ve bugün nereye kadar geldiklerini, devrimci örgütlerin tarihsel süreç içinde yaşanan birlik, ayrışmalar ve tasfiyeci süreçlerini örneklerle aktardı.

Yaşanan yapısal krizin devrimci hareketin sorunu olduğunu ifade eden Çiçek, dönemin devrimci örgütlerinden örnekler verdi.

ÇİÇEK: BİRLİK DEVRİMİ TASFİYECİ SÜRECE MÜDAHALEYDİ
Çiçek, “Bizim ana gündemimiz birlik süreciydi. ‘Komünistlerin birleşmesi gerekir’ diyerek 1994 10 Eylül’ünde MLKP’nin kuruluşunu, yani birlik devrimini geçekleştirdik. Yeni dönemi karşılama çabası içinde olduk. Dünya komünist hareketinin 1960’lı yıllardan başlayarak bölünüp parçalanmasını, tasfiyeci süreci yaşamasına Türkiye ve Kürdistan’da birlik sürecini başlatarak kendi cephemizde bu yeni sürece yanıt olup tersine çevirmeye çalıştık” dedi.

‘DÜNYA SOSYALİST HAREKETİ YAPISAL, İDEOLOJİK VE ÖRGÜTSEL KRİZ İÇİNDE’
Dünya sosyalist hareketinin bir ideolojik krizi içinde olduğunu belirten Çiçek, “Dünyada kendisini Marksist, Leninist, Maoist olarak tanımlayan çok sayıda örgüt var. Konferanslar, toplantılar ve etkinlikler düzenleniyor dünya çapında ama bu örgütleri bir program ve ilkeler etrafında bir araya getiren enternasyonal bir örgüt yok” diyerek örgütsel krize değindi.

Dünyada ve ülkede gelişen kitle hareketlerine ve isyanlarına değinen Çiçek, bu isyanların protestoların ötesine geçmemesinin bir örgütsel kriz ve öncülük sorunu ile ilişkilendirdi.

Çiçek, bugün dünya ve Türkiye-Kürdistan devrimci hareketinin dünya sosyalist hareketinin içinde bulunduğu yapısal, örgütsel ve ideolojik krizi anlayamazlarsa en başta kendi kendilerini yönetmede başarılı olamayacaklarının altını çizdi.

Cepheleşme ve birlik hareketlerinin tarihsel devrimci deneyimlerin birikimi ve sonucu olduğunu ifade eden Çiçek, Emekçi Kadınlar Birliği’nin kurulmasını birleşik cephenin kurulmasının ilk örneği olduğunu belirtti.

Kadın devrimi ve komünist kadın örgütlenmesinin nasıl gelişmesi gerektiğini, bölge devrimi fikrini, bölgesel federasyonları gündemlerine aldıklarını söyleyen Çiçek, sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarını, örgütlenme biçimlerini ve mücadele yöntemlerini, araçları konusunda düşüncelerini aktardı.

‘İŞÇİ SINIFI İÇİNDE YETERSİZLİKLERİMİZ VAR’
Son olarak da 25 yıllık parti mücadelesinde işçi sınıfı içinde yetersizliklerin olduğunu ve bu sorunu dünya sosyalist hareketinde de yaşadığını belirten Çiçek, düşmanla yaşanan sert çatışmaların da bunda etkisi olduğunu belirtti.

Ayrıca öncülerin en ağır koşullarda bile direnmesi, illegal örgütlenmede inadın önemli kazanım olduğunu ve 25 yıl içinde gerek askeri politik mücadele ve gerekse de barışçıl mücadele araç ve örgütlenmeleri açısında önemli bir deneyim biriktirdiklerini sözlerine ekledi.

Umut Gazetesi yazarlarından Hüseyin Ataş ise sunumunda, yeniden yapılandırma, reorganizasyon, sosyalizm gibi başlıkların 1990’lı yıllardan beri tartışıldığını ama temelde kaçırılan birkaç nokta ile başlamak istediğini söyleyerek etki ve tepki konusunda eksiklikler olduğunu, mevcut emperyalist kapitalist sistemi de, bir bakımına yeniden tartışmaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

ATAŞ: SOSYALİSTLER DİRENEREK DEĞİL SALDIRARAK BAŞARIYA ULAŞIR
Ataş, sosyalizmin kaybetmesinin saldırı fikrinden uzaklaşıp direnişe geçmenin büyük bir etkisi olduğunu belirtirken “iktidar perspektifi olan sosyalistler direnerek değil saldırarak başarıya ulaşır” diyerek, burada devrimci hareketin bir kırılma yaşadığını söyledi. Ataş “biz ne zaman direniş demeye başladıysak o zaman reformizme, liberalizme yani kendisine saldıran anlayışa kaydı. 1990’lı yıllarda bu akıma karşı direnen partilerden biri de MLKP’ydi. Fakat o süreçte birlik ve mücadele yoksunluğu nedeniyle o kadar yalnız kaldırlar ki o süreçte dönemin koşullarında devrimci hamlesini korumakla yükümlü kılındılar. Bu da bizim genel bir kaybımız oldu” dedi.

Emperyalizm nasıl ki çözülme sürecine girdiyse bu dönemde sosyalizm de bir çözülme sürecine girdiğini ve postmodern, postmodern marksitler, postmodern sosyalistlerin bu çözülme sürecinin ürünü olduğunu, kolaycılığa kaçma olarak değerlendirilebileceğini belirtti.

Ataş “Lenin’in de belirtiği gibi iki ideoloji vardır. Egemen sınıf ideolojisi ve ezilenlerin yani işçi sınıfın ideolojisi. Bunun arası yoktur. Ya sosyalist-komünist tarafta ya da burjuvazi tarafında olursun. Arada kalan arkadaşlar yeni sosyalist akım, yeni marksizmler örgütledi. Ve ne yazık ki onlar literatürde fazla yer kaptılar bu da bizim bir handikapımızdır. Altının çizilmesi gereken bir diğer konu ise dil bilincini geliştirmek ve yeniden yapılandırmaktır. Ayrıca ‘elveda proletaryanın’ hiçbir karşılığı olmadığını son birkaç yıldır yaşanan kitlesel işçi direnişlerinde görüyoruz. Hindistan’da 1 milyon işçi greve ve eyleme gitti. Proletarya açısında önemli bir başarıdır.” diyerek dünyadaki diğer kitlesel direnişlerden örnekler verdi.

‘DÜNYA GENELİNDE BİR ÖNCÜLÜK EKSİKLİĞİ VAR’
Ataş, sosyalistlerin yaşanan eksikliklerinden bir diğerinin de bu kitlesel hareketleri sınıf mücadelesi ile birleştirme ve aynı zamanda sınıf hareketini devrimci öncüleriyle buluşturamamak olduğunun altını çizdi. Kendiliğinden gelişen halk ayaklanmalarında “dünya genelinde bir öncülük eksikliği var” diyen Ataş Gezi ayaklanmasını örneklendirdi.

Devrimci örgüt ve öncülerin bir araya geldiğini söyleyen Ataş, güçsüzlükten kaynaklı değil yeni süreci anlamasından kaynaklı olarak Ortadoğu düzleminde bir devrim modelinin ihtiyaç olarak ortaya çıkması ve bu devrimin nasıl yönetilebilineceği konusunda bir akıl ortaklığına ihtiyaç olduğu tespitinin yapılmasıyla birlikte birleşik devrimci merkezin oluşturulmaya çalışıldığını kaydetti.

Birleşik mücadelenin silahlı ve siyasal alanda ülkede önüne görevler koyduğunu ve öncülerin artık kendisini tartışmaya başladığını fazlasıyla görmeye başlandığını belirten Ataş, Komünarların da artık kendi gelenekleriyle de tartışmaya başladığını ifade etti.

Sosyalizmin yeniden yapılandırılması konusunun çok geniş kapsamlı olduğunu belirten Ataş, uluslararası boyutlarının da olduğunun altını çizdi.

1917 Ekim Devrimi sürecini değerlendiren Ataş, savunma halinden saldırı haline geçildiğinde başarı elde edildiğini vurgulayarak bundan sonraki süreçte prestijini yitirmiş sosyalizmi yeniden devrim ve sosyalizm fikrini alevlendirmekle yükümlü olduklarını, 1917 yılındaki gerçeklik ile karşı karşıya olduklarını ve birlikte yan yana yürürken, mücadele ederken aynı zamanda da yapısal sorunlara da nasıl çözüm bulunabilinir, tartışmalarına da devam edeceklerini söyledi.

Panelistlere yöneltilen sorular ve cevaplarla panel sonlandırıldı. (ETHA)

Tags: , , , , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑