Yazarlar

Published on Nisan 9th, 2022

0

Okyanusta yüzmeyi bilmeyenler devrim yapamaz | Hasan Aksu


Pusulayı yeri ve zamanında doğru kullanacaksın. Aksi halde kaptan olarak yürüttüğün gemiyi okyanusun derinliklerinden kopacak olan fırtınaların gazabından ve tekrar tekrar bölünmekten kurtarman mümkün görünmüyor…

Halk okyanus gibidir. Okyanus da uçsuz bucaksız anakaraları ayıran  büyük denizdir. Evrenin nefes borusu, atar damarıdır. Özne olabilmek için okyanusta birebir kulaç atacaksın. Rotanı belirleyen, sana yol gösteren pusulanın doğru olduğuna inanacaksın. Yola çıkmadan önce pusulanı ve rotanı tekrar tekrar gözden geçireceksin. Çıktığın yolda nerede duraklayacağını, nerede fırtınaya maruz kalacağını bileceksin. Okyanusun ortasında gemiyi korkmadan bırakacaksın.

 Pusulanın güzergâhında dümen kırmayı iyi bilecek kaptan tehlikelere karşı nerede demir atacağını, nerede durup yorgunluğunu gidereceğini, fırtınalı dalgalar karşısında geminin su almaması için arızaları ve tamir etmeyi iyi bilmelidir. En ufak ihmale bile yer bırakmamalıdır. Mola vererek yorgunluğu atmak iyi bir yöntemdir. Güvenle yola devam etmesini sağlar. Kaptan öncelikle yol gösteren pusulanın özünü öğrenmeli, gösterdiği yönlerin hangi rotaya denk geldiğini içselleştirmesi gerekiyor. Kaptan bir tehlike karşısında  paniklemeyecek, doğru yöne dümen kırmayı anında bilecektir.

Kaptan, aşkla, sevdayla, kavgayla özdeşleşmeyi bilecektir. Okyanusunun rotası dümdüz değildir, fırtınalarla engebelerle doludur, yükselen o devasa dalgalar karşısında kaptanın kafası karışmamalı, pusulanın gösterdiği rotayı takip etmesi gerekiyor.  Aksi halde pusulayı şaşırmakla kalmaz, dümeni yanlış yöne kırma sonucu ağır darbeler alır, gemi hurdaya dönebilir, panik başlar, gemiyi terk etmeler alır başını gider.

Okyanus çoğu zaman sessizdir, derinden gelen dalgalarını belli etmez. İnsan okyanusun doğallığına müdahale edecek olursa eğer, o zaman okyanusunun derin dalgaları kendini belli eder. Hiçbir varlık önünde duramaz. Yönünü, yolunu değiştirmek isteyeni silip süpürür.

Anlayacağın okyanusun fırtınalı dalgalarına kimse dayanamaz. Nadirdir gemiyi doğru rotada tutan  ve fırtına karşısında pusulayı şaşırmadan geminin düzenini koruyan kaptanı bulmak, ona güven duymak, inanmak…

50 yıl önceydi böyle bir kaptan uçsuz bucaksız bir okyanusta pişerek ustalaşmıştı. Ve gemi en fırtınalı zamanlarda dev dalgalara rağmen, doğru rotada ve dümeni gemiyi yutmak isteyen girdaplardan başarıyla  kurtarmayı bilen bilgi deryasında beslenerek bize yol gösteren kaptanını bulmuştu.

 Ve bu  bilge kaptanı erken kaybettik. Yolu açmıştı ama daha yürüyeceği yol çok uzundu. Önüne çıkan buzulları kıra kıra yoluna devam ederken, dinlenmeyi, gelebilecek fırtınaların ani darbeler vuracağını, ağır yaralar açacağını göremedi. Gemiyi kaptansız bırakmamak için canını dişine takarak çok mücadele etti, o devasa fırtınalara karşı direndi. Ve nihayetinde korsanların eline esir düştü. Korsanlar okyanus kadar acımasızdı. En vahşi işkencelere, zulme uğramasına rağmen, aklında belirlediği yolda devam etmek vardı. Direndi, yılmadı, “ah” bile demedi. Bunca yaşadığı zülüm karşısında baş eğmeyen bu bilge kaptandan okyanusu kirleten, suyu kurutmaya çalışan bu eli kanlı korsanlar korktu ve sonlarının yaklaştığını gördüler. Kaptanın yaşaması halinde kendi yaşamlarının son bulacağını iyi bildiklerinden, buzulları kırarak yol açan gemiyi ve onun bilge kaptanını yok ettiler. Tayfalar başsız, kaptansız kaldılar. Ve biz hâlâ 50 yıldır bize yol gösteren kaptanı bulamadık. Elli yıllık süreçte bizi geleceğe taşıyabilen kaptanlar çıkabilirdi ama onları da ya kendi yaptıkları hataların ya da yapılan hataların sonucu erken kaybettik.

Ve ne yazık ki, gemiye binen herkes kendini kurtarıcı kaptan gördü. “Fırtına ve dev dalgaları ben aşarım, gemiyi doğru rotaya ben çekerim” diyerek yola çıkanlar, geminin aldığı yarayı onarmadan, bilge derya kaptanın bize bıraktığı mirastan faydalanmayı, doğru dersler çıkarmayı öğrenmeden, kendi yetersiz, bilgisiz, deneyimsizliğini gözden geçirmeden, yüzmeyi bile öğrenmeden fırtınalı sulara kendini attı. Ve devasa dalgalar karşısında kalınca, ne yapacağını bilemeyenler kaptanlığı terk etti. Gemileri başı boş kaldı.

 Buna rağmen, bilgi ve deneyimden uzak olan aceleci kaptanlar, pusulanın düzenini, yönünü kavramadan, okyanusun derinliklerinde kulaç atmayı öğrenmeden yola çıktılar. Tam elli yıldır aynı hataları yapmaktalar. “Gemiyi ben kurtaracağım!” iddiasında bulunuyorlar. Ama ya “soldan gelen dalgalardan kurtulayım” derken sağdan gelen dalgalardan boğuluyorlar ya da “sağdan gelen dalgalardan kurtulayım” derken soldan  gelen dev dalgalar gemiyi alabora ediyor. Anlaşılmaz olan şu ki, 50 yıldır her gemiyi okyanusta yürütmeye kalkan kaptan her nedense gemiyi ilk terk eden kendisi oluyor. Başlıyor geçmişte kaptan olmaya aday olduğu gemiye saldırmaya. Sağdan vuruyor, soldan vurmaya çalışıyor. Kendini masumane göstererek, “Suçlu ben değilim!” demeye getiriyor. Gemiye ne büyük zarar verdiğini anlamak istemiyor. İzlediği yanlış yol ve pusulayla gemiyi terk ettiğini görmezden geliyor. Bu gibi kaptanlar bırak gemiyi kurtarmayı, kendilerini kurtarmaktan aciz durumdalar bugün.

Önce o devasa okyanusun dalgalarına ve sesine kulak vereceksin. Dalgaların nerede daha etkili ve durgun olduğunu tespit  edeceksin. Okyanusun derinliklerinde gelen dalgalara uygun dümen kıracaksın. Pusulayı yeri ve zamanında doğru kullanacaksın. Aksi halde kaptan olarak yürüttüğün gemiyi okyanusun derinliklerinden kopacak olan fırtınaların gazabından ve tekrar tekrar bölünmekten kurtarman mümkün görünmüyor.


İşin erbabı olan bilge bir kaptan, fırtınalar öncesini bilen, geminin düzenini koruyan, dümeni doğru yer ve zamanda hangi yöne kıracağını bilendir. İşte o zaman fırtına ve dev dalgaların ritminde dans edercesine dümeni kırabilirsin. Okyanusun o devasa dalgalarıyla gönül bağını yakalayabilir, gemini denizin engin sularına güvenle sürebilirsin. Aksi takdirde ne gemini götürmek istediğin limana zincir atabilirsin  ne de gemini okyanusun ortasında paramparça olmasını engelleyebilirsin.


Eğer sen özne olarak kulaç atmayı bilmiyorsan okyanusun kalbine kök salmış şapkalının sözlerini hiç kavrayamamışsın demek ki!

 Artık elli yıldır okyanusun kalbinde bize ışık olan cevheri hâlâ çözememiş olduğumuzu görmemizin zamanı geldi de geçiyor. Eskiye her veda ediş yeniye açılan kapıdır. İnkâr etmeden, inkârcılığa düşmeden ileriye açılacak kapıya umutla ve inançla…


Hasan Aksu – 09.04.2022

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑