Makaleler

Published on Ocak 31st, 2022

0

Ocak 1943: Aşkale çalışma kampı… | Erdal Boyoğlu


Dolayısıyla ticareti ellerinde bulunduran azınlık “gayri müslüm”lerden bu çıkartılmalıydı, dil, din ve ırk ayrımı yapılarak gayrımüslüm kitle hedef alındı ve uygulamaya konuldu. Vergisini ödeyemeyenlerin yok pahasına fabrikaları, malları, dükkanları evleri vd… satılarak alınıyordu. Vergi borçlarını geciktiren 1400 “gayrımüslüm” Aşkale çalışma kampına sürüldü.

UNUTTUKLARIMIZ ! 25 Ocak 1943 Aşkale çalışma kampı…

İkinci dünya savaşı yılları özellikle CHP yönetiminin faşist Hitler Almanyasıyla flörtün ötesinde bir ilişki kurduğu yıllar olmuştur. Şükrü Saraçoğlu“nun iktidarda olduğu yıllar çok açık ırkçı bir politika izlemiştir. Beyanları açıkca radyodan yapıyordu. Komünistlerin CHP ve Hitler Almanyası ilişkisine gösterdiği reaksiyon nedeniyle, yoğun Komünist tutuklamaları yapılmıştır.. İstanbul da yaşayan ve bilinen tüm komünistler yoğun işkencelerin ardından, sürgüne gönderilmişlerdir.

1941‘de Türkiye-Almanya Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzaladı. Bu antlaşma varlık vergisinin çıkarılmasında etkili oldu.

Varlık vergisi, Türkiye’de 1942-44 yılları arasında esnaf ve üreticilerden alınan olağanüstü servet vergisinin adıdır. Vergi borçlarını geciktiren mülk sahiplerinin servetlerini vergilendirmek için yürürlüğe giren kanun hükmüydü(!). Ama bu Türk mülk sahipleri için geçerli değildi. Vergi borçlarını geciktiren Rum’lar, Yahudi’ler, Süryani’ler ve Ermeni’ler için yürürlüğe konuldu ve 1,5 yıl sonrada kaldırıldı. Türk devleti neden böyle bir şeye başvurdu?

Çünkü ikinci dünya savaşı sürüyordu ve “devlet” zor durumdaydı (!) gelir sağlamak için vergilendirmeye ihtiyacı vardı. Dolayısıyla ticareti ellerinde bulunduran Azınlık-“gayri müslüm”lerden bu çıkartılmalıydı, dil, din ve ırk ayrımı yapılarak gayrımüslüm kitle hedef alındı ve uygulamaya konuldu. Vergisini ödeyemeyenlerin yok pahasına fabrikaları, malları, dükkanları evleri vd satılarak alınıyordu.Vergi borçlarını geciktiren 1400 “gayrımüslüm” de Aşkale çalışma kampına sürüldü. Tabi sürgüne gönderilirken baskı ve zulüm de işin tuzu biberi oluyordu.

Dönemin CHP ileri gelenlerinden Suat Hayri Ürgüplü olayla ilgili şunları anlatıyor; Gerçi koyduğumuz rakamların tamamını alamadık ama yine de Hazineye büyük gelir sağlanmış oldu. Yaklaşık 465 milyon liralık vergi konulmasına karşılık 315 milyon lira toplanabildi. Bunun 221 milyonu Istanbul’dan sağlandı. Maaşlar ödenebildi. Bazı zorunlu hizmetler gerçekleştirilebildi.” (Dikkat edilirse vergilendirme tutarının çoğu Istanbul’dan. Düşünülürse bunun da nedeni açığa çıkar.) Ticaret ve Sanayi alanında vergi ödeyebilmek için satışa çıkartılan Fabrika, mağaza, depo gibi işyerlerini Türkler satın aldılar ve vergilendirme bir çeşit millileştirme görevi de yapmış oldu. CHP iktidarı, bu vergilendirme yöntemiyle çok açık malların el değiştirilmesini sağladı. Açıkçası Varlık vergisi uygulaması gayrımüslümlerden alınıp Türklere verilmesidir. Yukarıdaki alıntıda anlatılan çok net değil mi?

Varlık vergisi olayı ırk ayrımıdır. Devleti güçlendirmek için dili ve dini ayrı insanlara dayatmadır. Isim veya soyadların karışması veya Türklerin kendi aralarındaki sorunlardan dolayı yapılan ihbarlar sonucu bir kısım Türk’ten de vergi alınmıştır. (Bilgi için bakınız “Ah Şu Karabıyıklı Biz Türkler”. Demirtaş Ceyhun)

Özellikle anlaşma sonrası Türk ırkçılığı yükselişe geçti. Yani Turancılığın siyasi olarak yükselişe geçtiği yıllar bu sürece tekabül ediyor. Bir başka önemli gelişme de Türk kökenli sanayi ve Ticaret burjuvazisinin de palazlandığı ve geliştiği dönemdir. Oligarşik devletin yapılanmasında önemli bir rol oynamasından dolayı Varlık Vergisi Türkiye tarihinde önemli bir olaydır. Bu vergi sayesinde işbirlikci burjuvazinin, toprak ağalarıyla, tefeci bezirganlarla ittifakı ortaya çıktı.

“Karaca Tiyatrosu’nda Demokrasi ve Çoğulculuk konulu bir toplantıda Aydın Uğur anlatıyor; Varlık Vergisi döneminde kendisine gelen 4 bin lira vergiyle neye uğradığını şaşıran esnaflardan Salomon, komşusu Artin Efendiye sormuş: Sana ne kadar geldi? “5 bin, Sonra diğer komşusuna, yani Efendiye sormuş,: Ya seninki kaç para? “3 bin. Sıra Mustafa Efendi‘ninkine gelmiş. Onunkinin sadece 300 lira olduğunu duyunca Salomon Efendi şöyle demekten kendini alamamış: Vay be, ne mutlu Türk’üm diyene!” Kaynak. Çoğunluk Aydınlarında Irkçılık. Yelda Şükrü Saracoğlu 1942 yılında TBMM’sinde yaptığı bir konuşmada; Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar, bir vicdan ve kültür meselesidir. Ve muhtekirlerle, harp zenginleriyle, fevkalade kazançlarla, ihtikkarla mücadele edeceklerini açıklıyor ve ardından varlık vergisi yasası çıkartılıyor. Hükümet, bu yasa hazırlığı döneminde defterdarlıklara gönderilen yazılarda bölgedeki “Azınlıktan zengin kişilerin mal varlıklarının listesinin çıkartılarak yollanmasını” istiyor. Yani ırkçı Şükrü Saraçoğlu, azınlıklara karşı kinini ve nefretini hükümet olmanın keyfiyle dile getirmektedir. „Bu genelgede vergi yükümlülerine kışkırtıcı bir biçimde “harp ve ihtikar zengini azınlıklar” denilmektedir. Üstelik vergi yükümlülerinin mal varlıklarının saptanmasında Defterdarlıklardan gelen bilgilerle de yetinilmemiş, özellikle azınlıklar hakkında CHP il ve ilçe örgütlerinden, Milli Emniyet Teşkilatı’ndan hatta hükümete yakın Türk tüccarlarından raporlar istenmiştir. Öyle ki, azınlıktan kişilerle ilgili imzasız ihbar mektupları bile geçerli belge sayılmıştır.”

Dönemin Deftardarı ”Faik Ökte’nin açıklamalarına göre, salt soyadı, azınlıkların soyadını andırdığı için bazı Müslümanlara ve Türklere de çok yüksek vergiler konulmuştur. “Bu vergilendirmeye azınlık halklarından olan herkes mahkum ediliyor. Bahçıvanlık yapan da marangozluk yapan da bu vergilendirmeye tabi tutularak 15-30 lira olan kazanç sahibi Ligor Kardan da 500 lira vergi ödüyor. Bahçıvanlık yapan babası da 5 bin lira vergi ödüyor.

Ödeyemeyenlerin neleri var neleri yok bütün mallarına devletçe el konuldu. Kendileri de kara vagonlara doldurularak, Erzurum Aşkale’deki çalışma kamplarına gönderildiler.

Kayıtlara göre, tam 2 057 yahudi, Rum, Ermeni tüccar ve iş adamı, istenilen yüksek vergileri ödeyemedikleri için Aşkale’ye sürüldüler . Ve devlet bu zorbaca uygulamalar sonrası, haczettiği azınlıkların malları yok pahasına Türklere satıldı. Bir kısmı da mallarını geri alabilme umuduyla neleri var neleri yoksa, hepsini yakın çevrelerindeki tanıdıkları Türklere yok pahasına devretmişler. Ve böylelikle Türkler zorla gasp edilen azınlık halklarının malları sayesinde zengin olmuşlardır. Bu şehirlerdeki tablo. Bir de taşrada yaşananlar var. Oralarda da aşiret, aşiret ağaları zorla azınlıkların mallarına el koyuyorlardı. Işte T.C’ nin uyguladığı Varlık vergisi’nin iç yüzü. Ve işte okuyucuya Hitler Faşizmi dönemindeki Yahudilere karşı izlediği yönteme örnek bir davranış. Hitler, Yahudilerin ticari gelişimine karşı estirdiği terör ve katliam ile insanlık dışı yöntemleri uygularken, çalışma kamplarında da çalıştırılması Alman Burjuvazisinin çıkarlarına yönelikti ve işte Türkiye’de Aşkale’ye çalışma kamplarına gönderilen azınlıklar ve mallarına el konularak zengin edilen Türkler, Türk Burjuvazisi. 1955 Istanbul’da “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyaları. Bilindiği gibi 1955 Istanbul’da 6-7 Eylül olayı Rumlar’a, Ermenilere karşı tam bir vahşet ve talan  yaşatıldı. Saldırıya uğrayan esnaflar, dükkanların yağmalanması, yakılıp yıkılması… Bu bir azınlıkları temizleme

kampanyası olmuş olamaz mı? Çünkü bu sıralarda dönemin DP hükümeti “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” kampanyası başlatmıştı. Buna bağlı olarak kentlerimizin Türkleşmesi düşünülmüş olmalı ki, her tarafa “Vatandaş Türkçe Konuş” afişleri yapıştırılıyordu.

Dükkanlar, tramvaylar, otobüslerin camlarına yapıştırılan bu afişler ve üniversitelere dalga dalga yayılan ırkçılık  başka neyin göstergesi olabilirdi?

Tam bir terör dalgası, farklı anadillere sahip azınlıklara, (Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudiler’e) karşı geliştirilen ırkçı  terör…

25 Ocak 1943. Varlık Vergisini ödemeyen mükellefler, borçlarını “bedenen çalışarak ödemeleri” için çalışma kamplarına gönderildi. Tümü İstanbul’lu “gayrimüslim”lerden oluşan 32 kişilik ilk kafile Aşkale’ye doğru yola çıktı.


Erdal Boyoğlu – 31.01.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑