Published on Aralık 14th, 2020
0“Muzaffer Oruçoğlu canlı yayında taciz suçu işledi”
Muzaffer Oruçoğlu ve Komün TV program yapımcısı Zafer Yılmaz, ajansımız yazarı Arzu Demir’i hedef aldı. Oruçoğlu, “Hepinizi sevgiyle kucaklarım. Muzaffer Oruçoğlu kadın düşmanı diyen kadını da sevgiyle kucaklarım. Fırsat bulursam bir yerinden yanağından mı dudağından mı neresinden olursa öperim” sözleriyle taciz etti.
Hasan Ali Toptaş hakkında taciz ifşasında bulunan 20 kadının ardından Türkiye’nin ‘metoo’ hareketi başladı. Pek çok kadın başta edebiyat dünyasında olan çok sayıda erkeği, taciz ve tecavüz nedeniyle ifşa etti. İfşa hareketi halen devam ediyor.
İfşa hareketi ‘ben ne zaman ifşa edileceğim diye erkeklerin uykusunu’ kaçırırken, bir kısım erkek arasında da erkek ittifakını geliştirdi. Hasan Ali Toptaş’a sahip çıkanlarda arasında ilk sırada, kendisine ‘komünist’ diyen Muzaffer Oruçoğlu bulunuyor.
Kadınların ifşasının ardından Hasan Ali Toptaş’a sahip çıkan Oruçoğlu, dün katıldığı Komün TV adlı internet televizyonunda katıldığı Serbest Söyleşiler programında da bu tavrını sürdürdü. Hasan Ali Toptaş’a sahip çıkmakla kalmadı, tacizi, tecavüzü meşrulaştırdı, kadınları ‘ahlakçı’ olmakla, ‘namus güdüsü’ ile hareket etmekle suçladı, haddini aşarak, yazarımız Arzu Demir’e cinsel tacizde bulundu. Oruçoğlu’nun tavrına programın yapımcısı Zafer Yılmaz’da dahil oldu. İki erkek, program süresince kadın hareketine ‘akıl’ vermeye çalıştı, ifşa hareketinin ne kadar yanlış olduğunu tartıştı.
‘BİZİM DEĞİL SERMAYEDARLARIN, MİLİTER GÜÇLERİN, DEVLET BÜROKRASİSİNİN TACİZLERİNİ İFŞA ETSİNLER’
Yazarımız Arzu Demir’in 13 Aralık günü ETHA’da yayımlanan ‘Taciz, ifşa
ve adalet üzerine’ başlıklı yazısından alıntı yapan program yapımcısı
Zafer Yılmaz, “Arzu Demir adında bir arkadaşımız senin twitini örnek
veriyor. Ben de okudum twitini, orada bir şey yoktu. Diyor ki, ‘Her
zaman olduğu gibi, tacizcileri ifşa eden kadınları hedef tahtasına
oturtanlar çoktu. ‘Komünist’ Muzaffer Oruçoğlu ve ‘anarşist’ Gün Zileli
kadın düşmanlığında buluştu. Erkek ittifakı kurarak, Hasan Ali Toptaş’a
destek çıktılar. Muzaffer Oruçoğlu, twitter mesajının ardından yazdığı
yazıyla da erkek ittifakını güçlendirdi. Şaşırdık mı? Hayır!’ Bu
iddianın karşılığı ne, ne demek istersin” sorusunu yöneltiyor
Oruçoğlu’na. Oruçoğlu, kadınların, sermayedarlar, militer güçler ve
devlet bürokrasisindeki erkeklerin tacizlerini ortaya çıkarmaları görevi
olduğunu söyleyerek, ‘sol’ cenahtaki erkeklerle uğraşmamalarını salık
veriyor.
‘KADINLARIN 20’Sİ DE DOĞRU SÖYLEMİYORDUR’
Edebiyat dünyasındaki erkekleri yere göğe sığdıramayan Oruçoğlu,
“Edebiyat dünyası bir aydınlanma yarattı, kadın hareketi de geldi bu
edebiyat dünyasından hesap sordu” sözleriyle kadın özgürlük mücadelesi
ile hesaplaşma içine giriyor.
Tacizi kategorize eden Oruçoğlu, herkesin taciz dediği tacizle, insandan insana değişen tacizler olduğunu söylüyor. Toptaş hakkında taciz ifşasında bulunan 20 kadından bir kısmının yalan söylediğini ima ediyor Oruçoğlu, kadın beyanının esas alınması ilkesini de ayaklar altına alıyor. “20 tane taciz vardır denildiğinde, aklıma hemen şu gelir, bunların bir kısmı gerçekten taciz olabilir, ama 20 kişi az bir rakam değil, ama bir kısmı da fos olabilir” diyerek Toptaş’ı aklamaya çalışan Oruçoğlu, diğer yandan Toptaş’ın dinlenmeyerek yargısız infaz edildiğini ileri sürüyor.
‘TACİZ DEĞİL, NAMUS GÜDÜSÜ’
Tacizci erkekleri aklamanın yolunun kadınları suçlamaktan geçtiği erkek
egemen yöntemine sarılan Oruçoğlu, ‘kültürsüz’, ‘cinsel ahlak düşkünü’,
‘namus güdüsü’ ile hareket eden kadınların her durumu taciz olarak
nitelendirdiğini ileri sürüyor. Oruçoğlu, bu kadınların cinselliklerini
özgürce yaşayamadığı gibi bir savı da ileri sürerek, kadınları
karalamayı sürdürüyor.
TACİZCİ ERKEKLERİ ÖFKELENDİREN ALANLARININ DARALTILMASI
Oruçoğlu’nu en çok öfkelendiren konu, kadınların ifşaları ile tacizci
erkeklerin alanlarını daraltmaları. Tacizi “hata” diye niteleyerek,
Toptaş’ı ‘dürüst ve samimi’ bulduğunu söyleyerek aklamaya çalışan
Oruçoğlu, diğer yandan statülerini koruma derdine girdiği konuşmasında
şunları söylüyor: “Hasan Ali Toptaş, hakkında 20 tecavüz (tacizi
kastediyor aslında) diyorlar. Ben şimdi kalkıp Hasan Ali bunların
hepsini sen yaptın, 20’si de tecavüz suçudur diyebilir miyim? ‘Hasan Ali
Toptaş sen kişiliksiz bir insansın, tarih seni artık bitirmiştir’
diyebilir miyim? Hasan Ali Toptaş dürüst bir insandır, bir çoğumuzdan
dürüsttür, samimidir. Dürüst ve samimi insan taciz yapamaz mı yapar,
tecavüz de yapar. Ama ben 40 yıl emek vereceğim, 40 yıl sonra bir hata
işleyeceğim, bir tecavüz hatası ve beni silip atacaksın. Böyle bir şey
olur mu?”
Oruçoğlu’nun kadın özgürlük mücadelesini, ifşa hareketini ve yazarımız Arzu Demir’i hedef almasının en temel nedenlerinden biri, “alanları”nın daraltılması. 77 dakikalık program süresince, kadınları, kadın özgürlük mücadelesini övüyormuş gibi yaparak, aşağılayan, küçümseyen, akıl veren tavrını sürdüren Oruçoğlu, kadınları kitap düşmanı ilan ediyor.
Muzaffer Oruçoğlu, programda tacizin bir erkeği karakterize edemeyeceğini de iddia ediyor. Kitapları yazan Hasan Ali Toptaş ile, ‘dürüst’ Hasan Ali Toptaş’ın, tacizci Hasan Ali Toptaş’ın ayrı olduğunu savunuyor. Hatta program yapımcısı Zafer Yılmaz’ın, Hasan Ali Toptaş’ın yaptığı açıklama ile tacizi kabul ettiği yönündeki hatırlatmasını da boşa çıkararak, “Kabul etmesi veya etmemesi beni ilgilendirmiyor. Ben sonuçlara bakarım. Yani bir insanı yargılamadan sen suçlusun, sen fişlenmişsin, çöpe gidersin, senin kitaplarını yakarız ve ısınırız havası var. Hareketin temsilcileri bizim kitaplarla sorunumuz yok, bizim sorunumuz işlenen taciz suçlarıdır demiyor” diye konuşuyor.
‘KENDİMİ TACİZ, TECAVÜZLERİN DIŞINDA TUTMUYORUM’
Dünyada pek çok yazar hakkında kadınlara yönelik cinsel suç
işlediklerine yönelik iddialar olduğunu söyleyerek Toptaş’ı ve kendisini
aklamaya çalışan Muzaffer Oruçoğlu ve program yapımcısı Zafer Yılmaz,
hakkında pedofili iddiası olan Dostoyevski’ye karşı tutum ile Türkiye
edebiyat dünyasındaki erkeklere karşı tutumun aynı olmadığını ileri
sürerek, kendilerini aklama çabasına girişiyor. Ve bir itirafta
bulunuyor:
“Genel olarak insanlık alemi de özel olarak da yazarlık dünyası savunulur bir dünya değil. Tacizlerle tecavüzlerle dolu bir dünyadır. Hiç kimse kendini bunun dışında tutmasın. Ben kendimi tacizlerin, tecavüzlerin dışında tutmuyorum. Eşimle 10-15 yıl yaşamışımdır. Bu ilişki içinde tek taraflı, gönülsüz ilişki yapmışsam tecavüz etmişim demektir. Bunlar tecavüzdür bu aile içinde yoğun yapılır. Kimse masum değildir derken bunları kastediyorum.”
‘TECAVÜZ KADINLARIN HAYIRHAH TAVRIYLA OLUYOR’
Eşine tecavüz etmiş olabileceği yönündeki itirafının ardından tecavüze
kadınların gönüllü olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor Muzaffer
Oruçoğlu: “Yani bu tecavüz nasıl oluyor, zorla olmuyor, karşı tarafın
hayırhah tavrıyla, istemiyorum ama yine de olsun tavrıyla oluyor.”
Kadınların tecavüze onay verdiğini söyleyerek, kadın özgürlük mücadelesinin bugüne kadar yarattığı bütün argümanlara saldıran Oruçoğlu, bunu yaparken, yıllardır verdiği mücadeleye yaslanarak kendisini haklı göstermeye çalışıyor.
PROGRAM YAPIMCISININ TAKINTISI
Komün TV’de yayınlanan Serbest Söyleşiler programının yapımcısı Zafer
Yılmaz, programın değişik anlarında sorduğu 3 soruda da yazarımız Arzu
Demir’in Muzaffer Oruçoğlu ve Gün Zileli’ye ‘kadın düşmanı’ demesinden
büyük bir rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor. Program içinde bu sözü sık
sık hatırlatan Yılmaz da önce yazarımıza ‘akıl’ vermeye çalışıyor,
ardından Oruçoğlu gibi bizim gibi ‘solcu’ erkeklerle uğraşmayın diyor:
“Marifet yaptığını sanıyor. Muzaffer Oruçoğlu, Gün Zileli kadın düşmanı
olsa senin başın göğe mi erecek. Sen daha mı güçlü olacaksın. Daha mı
ataerkillikten arınmış olacaksın. İyi kötü yanında duran 3-5 kişiyi de
düşmanlaştırıyorsun. Bu harekete yalnızlaşma getirir.”
ORUÇOĞLU YAZARIMIZ DEMİR’E CİNSEL TACİZDE BULUNDU
77 dakika süren program boyunca yazarımız Arzu Demir’i, yazdıklarını ve
kadın hareketini değersizleştirmeye çalışan iki erkek, program sonunda
da bu tavırlarını tacizle sonlandırdı.
Oruçoğlu, “Hepinizi sevgiyle kucaklarım. Muzaffer Oruçoğlu kadın düşmanı diyen kadını da sevgiyle kucaklarım. Fırsat bulursam bir yerinden, yanağından mı, dudağından mı neresinden olursa öperim” diyerek, yazarımız Demir’e cinsel tacizde bulunurken, program yapımcısı Zafer Yılmaz, “Hoşgörüne selam olsun” diyerek tacize ortak oldu.
KOMÜN TV SESSİZLİĞİNİ KORUYOR
Program sırasında ve sonrasında çok sayıda kadın sosyal medyadan
Muzaffer Oruçoğlu, Zafer Yılmaz ve Komün TV’ye tepki gösterirken,
televizyon kanalından halen bir açıklama yapılmaması dikkat çekti.
‘KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SİZİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATACAK’
Oruçoğlu ve Yılmaz’ın cinsel tacizine ilişkin değerlendirmede bulunan
yazarımız Arzu Demir şunları söyledi: “Muzaffer Oruçoğlu, Hasan Ali
Toptaş’a yönelik ifşalara ilişkin yazdığım yazıda sadece bir detaydı.
Ancak söz konusu televizyon programında hem şahsıma hem de cinsel taciz
suçunu aklamaya yönelik sözleri ile aslında detay olmaktan öte başlı
başına bir yazı konusu olduğunu gösterdi. Tüm ‘özgürlükçü’ sözlerinin
yanında sarfettiği sözler, Hasan Ali Toptaş’ı aklamaya, cinsel suçu
hafifletmeye dönüktü. Bir de programcı Zafer Yılmaz ile birlikte
kadınlara akıl veriyorlardı. Buradan Muzaffer Oruçoğlu’na ve ekürüsü
Zafer Yılmaz’a diyorum ki, kadınlar, erkeklerden kendilerine yönelen
davranışın hangisinin taciz hangisinin taciz olmadığını ayırt edecek
cins bilinci ve politik akla sahip. Muzaffer Oruçoğlu, şahsıma
yönelttiğin ‘Muzaffer Oruçoğlu kadın düşmanı diyen kadını da sevgiyle
kucaklarım, fırsat bulursam yanağından mı dudağından mı neresinden
öperim’ sözlerinin de bir cinsel taciz olduğunun farkındasındır. Zafer
Yılmaz, ‘hoşgörüne sağlık” diyerek bu suça ortak olduğunun sen de
farkındasındır.”
Yazarımız Arzu Demir, Muzaffer Oruçoğlu’nun programın ardından attığı twitle tutumunu sürdürdüğüne dikkat çekti, “‘Öperim’ dediğin kişi olarak diyorum ki Muzaffer Oruçoğlu, bu yaptığın tacizdir, suçtur. Benim sana ‘kadın düşmanı’ demem de bir ‘hata’ ya da ‘zaaf’ değil, politik/ideolojik bir eleştiridir. Kadın özgürlük mücadelesi, sizi de tarihin çöplüğüne atacak. Uykularınız kaçsın!” dedi.
Arzu Demir’in hedef alınan “Taciz, ifşa ve adalet üzerine” başlıklı yazısına şu linkten ulaşabilirsiniz.
(ETHA – Nadiye Gürbüz)