Mültecilik

Published on Haziran 20th, 2020

0

‘Mülteciler Günü’nde Türkiye’deki tablo: Yetersiz beslenme, insan onuruna yakışmayan evler, sömürü ve taciz…

‘Sığınmacılar güvencesiz, ağır işlerde ve düşük ücretle çalışıyorlar. Bu işlerde izin kullanmak dahil hiçbir hakları yok. İzin isteyince veya hastalanınca işten atılmış oluyorlar. İşten çıkartılanlar içeride kalan maaşlarını alamazlar ve zaten bunun için hukuki bir yolda kullanamazlar. Kadın işçiler tüm bu sorunların yanında bir de tacize maruz kalıyor.

Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü…

Yaklaşık 6 milyon sığınmacının yaşadığı Türkiye’deki tabloyu, uzun süredir sığınmacılara ilişkin çalışmalar yapan Sevra Özgür ile konuştuk.

Özgür, “Türkiye’de sığınmacılar en net haliyle, yaşayamıyor. En sık karşılaştığımız sorun ile başlayalım. Sığınmacılar işsiz. Herkesin bildiği gibi sığınmacılar ağır şartlarda güvencesiz çalıştırıldılar. Fakat Türkiye’de işsizliğin artması ve salgın koşulları sonrası sığınmacıların da işsizlik oranı arttı. Çalıştıkları güvencesiz işlere dahi ulaşamıyorlar artık. Salgın döneminde temas ettiğimiz neredeyse bütün sığınmacılar işten çıkarılmıştı” diyor.

‘Türkiye’deki sığınmacılar en net haliyle, yaşayamıyor’

Bugün Dünya Mülteciler Günü. Uzun süredir sığınmacıların yaşadığı sorunlarla ilgili çalışmalar yürütüyorsunuz. Aslında sık sık karşılaştığınızı düşündüğümüz bir soruyla başlayalım, Türkiye’deki ‘mültecilerin’ durumu nedir?

Türkiye’de üzerine konuşacağımız kitle aslında mülteci statüsünde değil o yüzden sığınmacı demeyi tercih edeceğim. Türkiye’de sığınmacılar en net haliyle, yaşayamıyor. En sık karşılaştığımız sorun ile başlayalım. Sığınmacılar işsiz. Herkesin bildiği gibi sığınmacılar ağır şartlarda güvencesiz çalıştırıldılar. Fakat Türkiye’de işsizliğin artması ve salgın koşulları sonrası sığınmacıların da işsizlik oranı arttı. Çalıştıkları güvencesiz işlere dahi ulaşamıyorlar artık. Salgın döneminde temas ettiğimiz neredeyse bütün sığınmacılar işten çıkarılmıştı. İşten çıkarıldığı için kağıt toplayıcılığı yapan Suriyelilere sokağa çıkma yasağında ceza yazılmıştı. Bilinenin aksine kendilerine maaş bağlanmıyor, kiraları ödenmiyor bu sebeple birçok temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumdalar.

Afgan ve Iraklı sığınmacıların durumu da farklı değil…

Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli sığınmacı olduğu belirtiliyor. Bu sığınmacıların yaşadığı sorunlara ilişkin çok sayıda çalışma yapılıyor ancak bir de yaşadığı sorunlar hiç görünür olmayanlar var. Türkiye’de Suriyeli sığınmacılar dışındakilerin haritasına ilişkin neler söylersiniz?

Türkiye’de Suriyeliler dışında Irak ve Afganistan’dan gelen çok sayıda sığınmacı var. Iraklılar “Uluslararası koruma” statüsünde yaşıyorlar Türkiye’de. Bu statünün sınırları çok belirsiz. Örneğin bu statüdeki sığınmacılar bazen ücretsiz ilaç alabilirken bir gün durup dururken alamıyor oluyorlar. Zaten önemsiz miktarda olan sivil toplum kuruluşlarının yardımlarından daha az faydalanabiliyorlar. Buraya gelen Iraklıların bir bölümü daha önce Suriye’ye kaçmış orada da savaş başlayınca Türkiye’ye gelmişler. Bunun sonucunda Suriyelilerde biraz olsun hala kendini koruyan “işler yoluna girecek, çocuklar okula gidecek, bu taraf böyle yaparsa savaş bitecek” gibi geleceğe ilişkin motivasyon Iraklılarda neredeyse hiç yok. Artık kronikleşmiş bir yer değiştirme hali mevcut. Buna bağlı olarak Iraklıların çocuklarında daha az okula devam etme daha fazla kronik hastalık ve çocuk yaşta evlilik ile karşılaşıyoruz. Afganlar Türkiye’de kayıtsız yaşıyorlar. Hiçbir statüleri yok, sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanamıyorlar. Genelde mevsimlik işçi ve çoban olarak çalışıyorlar.

‘Yetersiz beslenme, insan onuruna yakışmayan evler’

AKP iktidarı sürekli olarak mültecilere kucak açtığını, tüm ihtiyaçlarını karşıladığını iddia ediyor. Gerçekte durum ne?

AKP iktidarı Türkiyelilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayamadığı gibi sığınmacıların da hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor. Türkiye’de sığınmacılar insan onuruna yakışmayan evlerde yüksek kiralar ödeyerek çok kalabalık aileler halinde yaşıyorlar. Büyük çoğunluğu işsiz. Okul çağındaki çocuklar çocuk işçi veya çocuk anne. Sürekli övündükleri ücretsiz sağlık hizmetleri var. Evet Suriyeliler birinci basamak sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanabiliyor. Suriyeliler için açılmış olan merkezlere gelen hastaların çoğu şikayeti yetersiz beslenme kötü barınma koşullarından kaynaklı. Defalarca sağlık merkezi ve diğer yardım merkezlerine yürüyerek ulaşmak isteyen sığınmacıların mesai saati bitmeden ulaşamadıklarını veya merkezde yorgunluktan bayıldıklarını biliyorum. Bazen okula kayıt için öğretmenler ve okul müdürleri ile görüşüyoruz. Bize “biz Suriyeli düşmanı değiliz ama sınıflarda 60’şar öğrenci var” diyenler oldu. Çocuk yaşta evlilikleri engellemek için eğitimler verip hukuki yaptırımlarını anlatıyoruz fakat biri kalkıp bize “Hiçbir şey olmuyor, Türkler de evleniyor, anne baba imza atınca serbest bırakılıyor” derken hijyen eğitiminde “su faturamızı ödeyemedik” diye isyan ediyor insanlar. Beslenme çantasına yiyecek koyulmadığı için okula gitmeyen çocukları psikoloğa yönlendiriyorlar. Sığınmacılar zaten hizmet alamıyor ama dil bilmeden ve koşulları uygun değilken hizmet vermeye çalışan sağlık ve eğitim emekçileri bambaşka krizler yaşıyorlar. Demek ki AKP sığınmacılara barınma, beslenme, eğitim ve sağlık hizmeti sağlayamıyor. Bu zaten çok görünür bir gerçek. Ama bakmamız gereken başka bir nokta AKP Suriyelilerden ne yaratmaya çalışıyor?  Bir siyasi tehdit aracı olarak zaten kullanıyor. Bunun dışında Suriyeli ve Iraklı öğrenciler eğitim için İmam hatip ortaokulu ve liselerine mecbur bırakılıyor, geleceksizleştiriliyor. AKP yaratmak istediği kindar ve dindar nesil projesinde Suriyelileri dışarıda bırakmadı. Sadece AKP değil bu sistemin temsilcisi hiçbir parti bu düğümü çözemez artık.

‘Ağır iş, düşük maaş, bir de taciz’

Sığınmacılar Türkiye’de patronların iştahını kabartır hale geldi. Hem ucuz iş gücü hem de sigortasız ve hiçbir yükümlülük olmadan çalıştırılacak milyonlarca emekçi anlamına geliyorlar. Bu konuda sığınmacılarla çok sayıda görüşme de yaptınız, çalışma hayatında sığınmacılar neler yaşıyor? 

Sığınmacılar güvencesiz, ağır işlerde ve düşük ücretle çalışıyorlar. Bu işlerde izin kullanmak dahil hiçbir hakları yok. İzin isteyince veya hastalanınca işten atılmış oluyorlar. İşten çıkartılanlar içeride kalan maaşlarını alamazlar ve zaten bunun için hukuki bir yolda kullanamazlar. Kadın işçiler tüm bu sorunların yanında bir de tacize maruz kalıyor. Bu sebeple başvuran çok kadın var ne yazık ki. Çalıştıkları yerlerde patronların tacizine maruz kalıyorlar. Göç yolunda yaşadıklarına birde bunlar eşlik edince kadınlar iyice toplumsal hayatın dışına itiliyor eve kapatılıyor. Bunun dışında Türkiye’de geçim sıkıntısı ve işsizlik öyle bir noktaya ulaştı ki Suriyeliler de artık ülke vatandaşının geldiği noktanın farkında ve hayretle “Bizim mahallede Türkler de çok fakir” demeye başladılar.

MülSorunlar ortada, peki çözümü nedir bunun, buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?

Yaptığımız görüşmelerden tek çıktımız neresinden tutsak elimizde kalıyor olması. Türkiye hali hazırda emekçi sınıfların gün geçtikçe yoksullaştığı bir ülke olduğu halde çok sayıda ve aniden yoğun bir göç aldı.  Böyle büyük bir göçün altından kalkmak için her şeyin tıkırında olduğu kurumlara ihtiyaç var. Bu sistemde bunun revizyonu mümkün değil. Mesela sığınmacıların istihdam sorunu çözülemez çünkü işsizlik artış gösteriyor. Eğitim sorunu çözülemez çünkü ülkede işler bir eğitim sistemi yok. Şu anda sorunlara yalnızca yara bandı yapıştıran birkaç proje, sivil toplum kuruluşu var. Bu sorunların çözülebilmesi için bu dünya düzeninin yıkılması şart. Zaten iktidar bir çözüm yolu bilmediği için değil çözmeden de varlığını devam ettirebildiği, hatta devam ettirmek için çoğu sorunu çözmemesi gerektiği için sorunlar varlığını koruyor.


ALİ UFUK ARİKAN

(solhaber)

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑