Makaleler

Published on Ağustos 20th, 2020

0

Muhalefetin politikası yol ayrımında mı? – İsmail Cem Özkan

Karadeniz’de doğal gaz bulundu, Türkiye için çok güzel bir haber. Elbette Türkiye kadar iktidar içinde çok önemli bir haber, çünkü iktidarları süresi içinde yaşanmış olan ve yaşanan ekonomik ve siyasi krizden çıkış içinde bir kapı olma özelliğini taşıyor… Ekonomisi güçlü olanlar krizi yönetme ve yönlendirmek için ellerinde daha fazla imkan vardır, fakir olan ülkenin iktidarları yanında… Türkiye yaşanan krizden çıkış için bu fırsatı değerlendirecektir, çünkü başka bir şekilde oluşmuş olan girdaptan çıkmak için başka şansı yoktur.

Doğalgazın Karadeniz’de bulunmasını elbette Erdoğan bunu yılların birikimi ile en iyi şekilde kullanmak için denetiminde tuttuğu medya araçlarını en işlevsel olarak kullanacaktır. Sorunlar hemen ortadan kalmayacaktır ama yaratılacak olan iyimser hava, sanki sorunların ortadan kaldırılacağı ve o sorunu da ancak var olan liderin eli ile olacağı imajı işlenecektir. Kısaca aylardır ülke gündeminde olan baskın erken seçim söylemi vücut bulacak gibi…

Erken seçim, baskın seçim olma ihtimali gün geçtikçe artmaktadır, çünkü var olan yasal düzenlemeler yürürlükte olduğu sürece seçimden kaçınılmaz, iktidar kendisi için oluşan her türlü olumlu havayı sandıkta koltuğu korumaya dönüştürecek hesaplar yapmak ile yükümlüdür, çünkü somut durum bunu gerektirmektedir. İktidar hayal satar, hayalleri gerçekleştirme yeri değildir, yandaşın hayali gerçekleşir o ayrı bir konudur!

Erken seçim konusunda en kötüsü muhalefetin de söyleyecek fazla bir şeyinin olmaması, çünkü var olan görüntüye göre AKP’den dışlanmış veya ayrılmışlardan ana muhalefet medet ummaya devam ediyor… Keşke muhalefet olmanın iktidarı taklit etmek ve onun açtığı yoldan yürümemek olmayı anımsamış olsalardı…

Muhalefet kendilerine yeni bir yol açarak ancak iktidar olur ama yeni yol açmak yerine iktidarın açtığı yolda onu taklit edilerek geçen koskoca 15 yıl var hayatımızda…

Sağın alternatifi sağ olamaz…

CHP eleştirilerimin temel düşüncesi burada yatmış olmasına rağmen, bugüne kadar CHP belediyeleri (Ankara hariç) AKP belediyelerden farklı hiç bir yapmadıkları gibi, cemaatlere daha şirin gözükme yarışına girmiş gözüküyor…

İzmir, CHP’nin en çok güvendiği il olmasına rağmen, CHP’li belediye başkanı İzmir halkının en tabanına seslenmek yerine, sahil şeridinde oturan, parası olanları seçmen olarak kendisine hedefine almış ve onlara seslenen politikaları hayata koyuyor. İzmir, İstanbul Şişli ilçesi gibi gökdelenler şehri olma yönünde büyük adımlar atarken, gecekondu ve varoşlar ve de kooperatiflerin yapmış olduğu Sovyet inşaat biçiminin çok kötü taklidi olan ne ad vereceğimi bilemediğim toplu yaşam alanları ile oy vermek zorunda olan çaresizlerin oturduğu yer olarak görmeye devam ediyor… Çünkü belirleyici olan parası olan ve AKP iktidarından korkan ama AKP iktidarı ile ekonomik çıkarı gereği flört eden, iktidarın açtığı yoldan para kazananların dışında; AKP’nin en önemli finans/ stratejik / lojistik kaynağı olan Sancak ailesinin yatırımları ile İzmir büyükşehre yön vermekte ve İzmir şehrinin yeni siluetini oluşturmaya devam etmektedir…

Elbette, CHP ve AKP kendi seçmenini kendisi için tehlikeli olmayan karşı cepheye göre politikasını biçimlendirmektedir. Gerçek anlamda karşı tarafta değildir, zor anında yanında yer alan, her türlü çıkılmaz yol olan krizlerde çıkış kapısı olması gereken ortam hazırlayan bir muhalefet iktidar ilişkisi söz konusudur. Her seçim döneminde her iki tarafta yandaşlarını, potansiyel seçmenini korku ile saflarını sıkıştırıp, beklenen oyları büyük oranda açık vermeden almıştır.

Korku, en iyi iktidarda veya muhalefette kalma yoludur…

CHP ve AKP, anayasa hazırlayanların beklentilerine uygun olarak ikili parti sistemine uygun davranışlar içindeler. Her ne kadar ana muhalefet partisi diğer sağ partileri ittifak içinde kendi adayıymış gibi sunmuş olsa da, meclis içinde ikili parti görünümü aşmış bir durum söz konusu değildir. İktidarın küçük ortağı her konuda meclise getiren her türlü önergeye iktidarın refleksine uygun olarak elini kaldırmıştır… ittifaklar bir parti görünümde, ayrı parti flamaları altında kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar…

Sol ve muhalefet olanlar bu Karagöz- Hacivat oyununu bozmadığı sürece “böyle gelmiş böyle gider” anlayışının sürmesine katkı yapmaktan başka işlevi olmaz… Öncelikle her iki partinin (iktidar ve ana muhalefet) açtığı yoldan gitmemek önemli bir tercih olmalı diye düşünüyorum. Muhalefet olanlar kendilerine özgü bir yol açmadıkları sürece Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın seçtiği adaylara oy verir konumunu korumaya devam eder…

Muhalefet, solun kaderi değildir, eğer kaderi olarak görülürse sol sağcılaşma sürecinde yol almaya devam eder ve İran örneğinde olduğu gibi meşru ve kitlesel muhalefet iktidarın muhalefet olarak kabul ettiği ılımlı imamlardan oluşur… Ilımlılar ile radikallerin mücadelesi olarak dünya kamuoyuna yansımaya devam eder, rejim kendisini koruduğu ve geliştirdiği sürece…


İsmail Cem Özkan – 20.08.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑