Makaleler

Published on Eylül 29th, 2022

0

Mollaların Şii şeriatının özü de kadın düşmanlığıdır! | Hüseyin Y.


En son söylemek istediğimi başında ifade ederek başlamak istiyorum. Tarihi bu gerçeği karartmaya yeltenenlerde bilsin ki sizin de buna gücü yetmez.

Jina Mahsa Amini’nin özgür saçları bugün İran İslam Rejimini derinden sallıyorsa bir kez daha düşünün derim…

O bildik Şii şeriatı yıllardır kadına ne hayat hakkı ve nede adalet sunuyor. Çokça övünülen Şii İslam’ın temelini sarsan Kadınların saçılarından esen rüzgar artık giderek fırtınadan kasırgaya dönüyor.

Dün, Yahudiler, Hıristiyanlar bugünde Şii ve Suni İslam’ın kadından korkusu bitmedi. Her ne kadar öteki dinlerin bugün bu yönlü yaklaşımı “bitmiş” olsa da. 

Şii ve Suni İslam’ın kadına karşı kini ve korkusu hala devam ediyor.

Ne o bildik adalet dolu denilen Ehli beyit ailesinin ve nede onların devamı olanların kadına karşı kini ve nefreti bitti.

43 yıl önce İran Şah’ın devrilmesinin ardında yönetimi eline alan Humeyni’nin Şii Uleması zaman ve süreç içinde başta sosyalist ve komünistlere karşı başlatmış olduğu sürek avı idam ve katliamlarının yanında ilan etmiş olduğu Şii İslam’ında ilk hedef yine kadınlar olmuştu!

Dünya halklarının toplusal yaşamının en önemli belirtisi olarak hep öne çıkan kadının toplumsal yaşamdaki konumu ve yeri muktedirlerin hep korkusuydu! Lakin bugünkü dalgayı yükselten kadınların mücadelesi İran’da da kuşkusuz yeni değil, Şahın döneminde kara çarşaf vb bugünkü gibi katı şartlar olmasa da kadının ağır sömürü ve layık despot  baskısı altındaydı. 

Kadınların şahın despot  tahtını da sarsanların başında yine kadınların direnişi ve korkusuz mücadelesi vardı!

Her ne kadar ağızları açılınca üç bin yıllık devlet tarihine onlar vurgu yapsalar da biliyoruz ki bu ülke halklarında tarihe yazdığı bugün gördüğünüz o tarihin direniş ruhunu da unutmayın diyorum!

İslam dininin hukuk anlayışı/şeriatı zaten toplumsal yaşamın nasıl olmasını açıkça belirliyor.

Bu bağlamda İslam hukukunun ilk korkusu kadının yaşamı hak ve eşit temelde istemleri olmuştur.

Ne yazık ki kadının hak ve eşitlik talebi İslamiyet’in şeriatı ile reddedilmiş kadının bir meta=mal olarak ifadesi ile erkekler için alınıp satılan bir obje olarak görülüp hiç bir hakkı tanınmamak istenmemektedir. Muta nikahı ile kadını adeta Meta olarak görür!

Bugün gerek İran’da gereksese bir çok İslami ülkelerde başta boşanma hakkı miras vb ve genel yaşamı ile bir çok konuda katı uygulamalar ile kadınlar baskı altında köle muamelesi görüyor. 

İktidarlarının devamı için baskının dozu sürekli yükseliyor!

Bu korku onun bütün yaşam alanlarını özellikle sınırlayan toplumun dışına iten, örten, doğal hayatta hareket alanını kısıtlayan yasak ve yasalar ile öne çıkıyor.

Toplumsal yaşamda, Kadının en doğal ulaşım aracı olarak bilinen bisiklet, yada araba sürmesi ve kendi başına evinden bir başka yere gitmesi gibi doğal insani bütün hareket alanlarını sınırlandırır. Bu vb bilinen Şeriat yasalarına ters her hareketi şiddetle bastırmaktadır.

Yıllarca İran’da , Irak’ta, Suudi Arabistan, Afganistan vb bir çok İslami ülkelerde kadınların yaşam alanlarına karşı mücadele için özel ahlak polis güçlerini örgütleyerek direk ahlaksızca kadınlara açıkça  müdahale ediyor. Son Jina Amini’nin olayında da görüldüğü gibi azıcık saçının görülmesi Kadınlar yaşam hakkını elinden almaya gerekçe oluyor. Bizde de girilen yol ve her gün kadınların katlediliyor olmasına evrilen zihniyet Şii İslam’ın Suni versiyonudur.

İşte bir tek bu şeriat yasası bile ister Şii ister Suni ülkelerde değişmiyor. O bildik Ali’nin, Ömer’in veya Muhammed’in İslami şeriat yasaları bu şekilde düzenlenmiştir. Birileri öyle sıkışmış ki, bu uygulamalar Ali hukuku değil, bu asla İslam değil vb gibi telaş içinde olduğunu görüyoruz. Özü de budur, kabuğu da budur. Hiç bir boya bu gerçeği karartamıyor.

Bugün İran’da ki “zorunlu başörtüsü” yasası Şii ve Suni şeriat hukukunda şöyle işaret ediliyor;

Tesettürü dini bir emir olarak algılayan din yorumlarında ayrıca bu emrin kimleri ilgilendirdiği üzerinde de durulur. 

“Buna göre cariyeler, ergenliğe kadar kız çocukları ve adet görmekten ve cinsel cazibeden kesilmiş yaşlı kadınlar ve akıl hastaları kapsam dışı tutulur”! 

Muhammed’e göre cehennemdekilerin çoğunu kadınlar teşkil eder!

Kocasının izni olmadan hiç bir kadın cennete giremez!

Şii ve Suni İslam’ın doğuşuyla başlayan başta kadına ve kendisi dışındaki inançlara ve yaşam tarzına hep karşı durmuş yok saymış ve imha etmiştir.

Bu anlamda Alevi toplumu olarak bir kez daha bu barbarlığa karşı gözünü açmalı kendi özgül inancı, kadına ve toplumsal yaşama yaklaşım kültürü ile içindeki ayrık otlarını ve asimilasyona hizmet eden molla ve hoca kılıflı bozuntularından arınarak Layık, demokratik özgürlükçü ve eşitlik ruhu ile toplumsal  yolda yürümelidir. Kadını ayıran, ötekileştiren her yaklaşım ve davranış başta kadınlarımız olmak kaydıyla şiddetle reddedilmelidir. 

Kadının bedeninden ve yaşamından elinizi çekin. Değilse onun bedenine uzanan o kirli eller er geç kadınların yaktığı ateşte yanmaya mahkumdur.

İran Şii islam barbarlarınca katledilenleri Jina Amini’nin şahsında saygıyla anıyorum kadınların  bugün her yerde daha güçlü haykırdığı ; Jin Jiyan Azadi ve kahrolsun faşist diktatörler şiarı ile mücadele edelim, İran halkları ve kadınları ile dayanışmayı yükseltelim…

Jin Jiyan Azadi!


Hüseyin Y. – 29.09.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑