Yazarlar

Published on Nisan 23rd, 2020

0

Koronalı günlerdeki mektuplar – Gül Güzel

Gülazer Akın ve diğer siyasi tutsaklara koronalı günlerde mektup yazmayı kendime bir sorumluluk olarak yükledim.

Bir hafta içinde 9. mektubumu, Eylül 2003 yılında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden çıktıktan sonra sürekli yazıştığımız can arkadaşıma yazmak beni hem hüzünlendirdi, hem de isyan ettirdi. Nedenini soranlara Gülazer Akın’ın kısacık biyografisi: 1975 Bitlis’in Ahlat ilçesinde doğdu. 18 yaşında, 1993 yılında Kürt Özgürlük Hareketi’nde yeraldı. 1996 yılında ise İstanbul’da tutuklanıp, cezaevine atıldı. Gülazer (Xelat) 24 yıldır cezaevinde. Kısa bir süreye kadar Gebze Cezaevindeyken, şu anda Kayseri Cezaevi’ndedir…”Cinsiyetçiliğin Yaratımı (Çalınan Özgürlük”), “Tencerenin dibi” ve “Elimdeki yirmi günlüğüm” gibi kitapların da yazarı.

Merhaba Xelat’ım, Gülazer’im

 Bu sefer, hiç bir mektubuna cevap değil de, 17 yılın karşılıklı vermiş olduğu hasret, özlem, sevgi, bağlılık, sadakatın belirleyici olduğu duygu ve düşüncelerle sana yazmak istedim.

Bizler, özel hal durumlarını çokça duyarak, büyüdük ölkenin siyasetçilerinden. Her şeye bir bahane olarak kullanılırdı bu sözler. Ama yani biz duymaktan bıktık da, söyleyenler hep gelen gideni aratırcasına, hatta biraz da mitomani havasıyla söylemeye  devam ediyor… Hele bu Mitomaniye bir de Korona virüsü karışınca, işler bu özel hal durumlarını iyice uçurdu. Ne diyelim; hal böyle olunca, bizler de imkanlarımızı bir kaç satır yazılan mektuplarla telafi etmeye çalışacağız. Daha genciz, valla biz bunun da üstesinden geliriz…Allah kerimdir.

Canım benim şimdi, bu 17 yılın vermiş olduğu hasrete, bir de yaşlılığımız eklendi…Hastalıklar bedende yer etmeye fırsat ve bahane arıyor. Allahtan genleri bozulmuş sahte meyveler bizi daha ayakta tutuyor. Ama sözümüz sözdür ve bizbirbirimize yakında sarılarak, 17 yıllık hasreti, sevgiyi heyecanla taçlandıracağız. Ondan sonra da, Abidine bi güzel mutluluk resmimizi çizdiririz vallaJ)

Velhasıl özel hal durumundan etkilenerek, yazdığım bu satırlar, bana da çokca özel hal durumlarını hatırlatıyor. Bu mektup, normal bir mektup formundan başka her şeye benziyor. Ma bizde akıl mı bıraktılar. Olanı da Korona aldı gibi… Herkes sadece korona etrafından dönmekten öteye gidemiyor ki…Bütün dünya böyleyken, özel hal durumlarına alışkın olan bizler de, bu duruma ayak uydurmaya çalışıyoruz. Çünkü artık kendimizi nasıl, nerde, kimden koruyacağımızı bilmiyoruz. Ma devletlerimiz var Allahtan da, onlar bizi korumak için oldukça donanımlı ve tedbirliler…Hal böyle olunca, bizlere düşen de, böyle birbirimizi telefonlarla arayamazsak da, mektuplarla sormak. Sesimizi yazıya dökmek, hasretlerimizi daha çok büyütmek, umutlarımızı uçsuz- bucaksız mavi gökyüzüne yollamak ve illede birbirimize sarılacağımız günlerin heyecanıyla Korona ve benzerlerine meydan okumak…

Bütün bu sebep ve gereksinmelerden dolayı iyiyim; hatta çok iyiyim bence. İnadına değil mi? Bizler iyi olmayı en çok hakedenler değil miyiz? İyi değil, çok iyi olmamız lazım ki, 17 yıllık hasretin sonunda birbirimize ellerimiz değsin. Yüreklerimiz sakinleşip, mutluluk şarkıları eşliğinde bizi halaylara yöneltsin. Hatta halayların ezgilerini bizler kendimiz yazıp, besteleyeceğiz. Bayramlık elbiselerimiz nasıl olsa dolaplarda asılı, bizleri bekliyor.

Biraz farklı, zaman ve yöntemlerle satirik bir dilde olsa da, aslında hasrete duyulan bir isyandan ibaret oldu bu satırlar. Artık mektup formatı ve sana hitap şeklim bile benden bana yabancı Gülazer’im. Halbuki büyük hayallerimiz bizi daha dağların doruklarında bekliyor. Kırmızı ters Laleler açarken, bizler de tarlalarımızda toprakları verimli hale getirmek için çalışıyor olacaktık. Ama bu umut hiç eskimedi, eksilmedi hala bütün heyecanıyla yüreklerimizde. Bir diğer arkadaş mektubunda yazmıştı,’Gül ben Cezaevinden çıkınca, sen havaalanına geleceksin ve ben seni orda karşılayacağım. Yahutta ben gelirim, sen beni orda karşılarsın’’ demişti. Galiba artık zamanı geldi bu karşılamaların. Ben seni karşılayacağım büyük bir sabır ve heyecanla…

Gülazer’im dilerim bu mektubu en kısa zamanda alırsın. Okurken belki de bazen kahkaha atacak, bazen de kaşlarını çatacaksın. Ama yazarken bana iyi geldi. Okurken de sana da iyi gelecek, buna eminim. Sevgi, hasret, özlemle sımsıkı sarılıyor, öpüyorum canım, yoldaşım, kader arkadaşım. Sevgiyle, sağlıkla kal birtanem.

Gül Güzel, 21.04.2020, Almanya

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑