..." /> Kemalizmin sol gölgesi: Sosyalist Güç Birliği | Göksu Çağan

Makaleler

Published on Ağustos 31st, 2022

0

Kemalizmin sol gölgesi: Sosyalist Güç Birliği | Göksu Çağan


HDP ve ittifak bileşenlerini ‘liberal’, ’emperyalizmden kendini ayrıştıramayan’, ‘düzen içi’ siyasal güçler biçiminde tarif eden Sosyalist Güç Birliği, kemalizmin kurucu ilke ve felsefesini bayraklaştıran siyasal program ve şiarlarla tam bir düzeniçi ve sol kemalizm odaklaşması olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal tarihte tekrar vardır. İşte yeniden Milli Demokratik Devrim tadında bir sol kemalizmin ihya edildiğini ve sosyalizm ambalajıyla kitlelere sunulmasıyla karşı karşıyayız. Biz buna kötü tekrar diyoruz.

Seçim takvimine ayarlı olduğu besbelli olan iki politik ittifak peş peşe kuruluşunu ilan etti. İlk ittifak atağı ve duyurusu Sosyalist Güç Birliği’nden geldi. TKP, Sol Parti, TKH ve Devrim Hareketi Sosyalist Güç Birliği ismi altında birlikte mücadele yürüteceklerini Ankara’da yaptıkları bir basın toplantısıyla duyurdu. İkinci ittifak ise HDP, TİP, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Toplumsal Özgürlük Partisi tarafından kuruldu. Bu ittifak Emek ve Özgürlük İttifakı ismiyle birleşik siyasal çalışma yürüteceğini duyurdu. Her iki ittifaklaşmanın ekseninde önümüzdeki siyasal konjonktürü belirleyen seçimler duruyor. Dolayısıyla hangi argümanlarla sunulursa sunulsun bu ‘ittifak’ ve ‘güç birliği’nin varlık gerekçesi esasen seçimlerdir. Yılın yarısını ittifak tartışmalarıyla geçiren ve seçim sath-ı mailine girildikten sonra siyasal güç birlikleri kurmanın başka bir anlamını aramak abesle iştigal ve kendini aldatmak olur. Şimdilerde iki sol blok halinde saflaşan emekçi sol hareketin bu parti ve hareketlerin başlangıçta geniş bir birleşik mücadele zeminini ve imkanını aradıklarını biliyoruz. Yine sürecin başında TKP ve Sol Parti’nin HDP’yi dışlayan bir siyasal tavırla ilerlediklerini ve bugünkü verili ‘güç birlikleri’nin şekillenmesinde belirleyici olduklarını da biliyoruz. Bu bahiste TKP ve Sol Parti’nin muratlarına nail olduklarını söyleyebiliriz.

TKP’nin ideo-politik serdümenliğinde kurulan Sosyalist Güç Birliği yayınladığı kuruluş bildirgesinde kendisini emekçi sol hareketin birleşik cephe partisi HDP’den özel olarak ayrıştırıyor ve HDP karşısında konumluyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nı oluşturan partilere karşı da cepheleşen Sosyalist Güç Birliği, HDP’de birleşen emekçi solun sosyalist ve devrimci güçlerini, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tüm partilerini ‘HDP etrafında’ ifadesiyle tarifleyip birer bağımsız politik özne olamadığı imasıyla küçümsüyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nı seçim endeksli bir güç birliği, Sosyalist Güç Birliği’ni ise seçimlerle sınırlı olmayan sosyalist mücadele kutbu ve odağı biçiminde sunuyor. Sosyalist Güç Birliği’nin kendisini bu biçimde emekçi sol harekete ve halklarımıza takdim etmesi karşılıksızdır. Boş lakırdıdır. CHP’nin etrafına ve soluna kümelenen bu sosyal şoven güçlerin seçimlerde CHP’nin stepnesi olacaklarını söylemek için fazlasıyla tecrübeye ve veriye sahibiz. Bir kez daha sosyalşoven solculuk aslına rücu ediyor. Sosyalist Güç Birliği’nin güçleri kemalizme sarılıyor. Laik-şeriatçı ekseninde bir siyasal mücadeleyi önüne koyan Sosyalist Güç Birliği politik islamcı rejim yerine eski kemalist rejim seçeneğini benimsemekten öte bir hedef ve ufuk öngörmüyor. Nitekim Sosyalist Güç Birliği’nin ideo-politik güzergahını döşeyen ve bu rotada serdümenliği tutan TKP Genel Sekreteri seçimlerle ilgili açıklamasında, “Seçenekler arasında aday göstermek var, o adayla sonuna kadar gitmek var, aday göstermemek var. Değerlendireceğiz” diyor. Açık seçik biçimde CHP’nin çıkaracağı adayı beklediklerini işaret ediyor. Burjuva solu CHP’nin stratejisine angaje bir yol yürüyeceklerini yalın biçimde anlatmış oluyor.

HDP ve ittifak bileşenlerini ‘liberal’, ’emperyalizmden kendini ayrıştıramayan’, ‘düzen içi’ siyasal güçler biçiminde tarif eden Sosyalist Güç Birliği, kemalizmin kurucu ilke ve felsefesini bayraklaştıran siyasal program ve şiarlarla tam bir düzeniçi ve sol kemalizm odaklaşması olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal tarihte tekrar vardır. İşte yeniden Milli Demokratik Devrim tadında bir sol kemalizmin ihya edilmesi ve sosyalizm ambalajıyla kitlelere sunulmasıyla karşı karşıyayız. Biz buna kötü tekrar diyoruz. Yalnızca kötü tekrar değil bu. Devrimci ve emekçi sola kötülüğün de bir tekrarıdır. Tarihi TKP kemalizme yedeklendiğinde sosyalizme büyük kötülük yaptı. Tarihi TKP’nin uğursuz eylemiyle egemen ideoloji olarak sosyalist harekete taşınan ve bir çeşit öncül kabul edilen kemalizm, sosyalist hareketin burjuva ve düzeniçi bir siyasal varlık karakteriyle gelişmesini belirledi. Bu kemalist elemanter öğe ve damar emekçi soldaki sosyal şovenizmi sürekli besledi ve dünyanın başka coğrafyalarından da rastladığımız bir ulusal solculuk türü ve burjuva sosyalizmi peydahladı.

Günümüz TKP’si aynı uğursuz rolü oynuyor. TKP kendisiyle aynı kemalist soyaçekim zaafını taşıyan başta Sol Parti olmak üzere farklı siyasal gelenek ve yapıları sürükleyip yüzüncü yılda kemalist cumhuriyetin değerlerini ihya etmeye çalışıyor. Kemalizmin sol gölgesi bu kez yeni siyasal parti ve hareketler de vücut ve temsiliyet buluyor. Sosyalist Güç Birliği kemalist (ancien) rejimi restore etmeyi program haline getiren Millet İttifakı’yla temel eksende buluşuyor. Cumhuriyetin dümeninde duran politik islamcı faşist blokun iktidardan düşürülüp cumhuriyetin laiklik ilkesiyle uyumlu ve özdeş bir siyasi rejimin yaratılması temel siyasi strateji olarak öne çıkıyor. Sosyalist Güç Birliği’nin bildirgesi laiklik ilkesinden dem vuruyor. Burjuvazinin laiklik ilkesiyle emekçi solu tasnif ve ayrıştıran bu anlayış müesses nizama hizmet ediyor.

Kemalist cumhuriyet değerlerine meftun TKP ve yol arkadaşları laiklik ilkesiyle birlikte ulusların kendi kaderini tayin hakkını (UKKTH) reddeden kemalist üniter ve tekçilik ilkesini de temel siyasi varoluş gerekçeleri haline getiriyorlar. Sosyalist Güç Birliği’nin HDP’yi laiklik bahsinde gericilik ve muhafazakarlık hanesine, ulusal sorun bahsinde milliyetçilik ve emperyalizm işbirlikçiliği hanesine yazıp hedefleştirmesi sosyalizmin değil kemalizmin aklı ve kaygısıdır. Doğu Perinçek’in on yıllar boyu serdümenliğini yaptığı bu kemalist/ulusal solculuk türünün en son vardığı yer nasyonal sosyalizm limanıdır. Kemalist solculuk geleneğinin derin üstadı Doğu Perinçek’in açıktan faşist bloka iltihak etmesinden sonra TKP bu misyonu üstlenmiş görünüyor. Doğu Perinçek’in yaptığı ‘küreselleşmeciler-milliciler’ ayrımı ne yazık ki Sosyalist Güç Birliği’nin emekçi solu ayrıştırmanın ana ilkesi ve aklı olarak işlev görüyor. Sosyalist Güç Birliği metinlerinde ve TKP sözcülerinin açıklamalarında sürekli ve kesif biçimde yer alan işbirlikçi Türk burjuva devletinin çıkarlarını gözeten bir antiemperyalizm anlayışı sosyal şovendir. Sosyal şovenizm bakış açısıyla bir araya gelen Sosyalist Güç Birliği’nin HDP ve bağlaşıklarını ’emperyalizmle ayrışmamış’ olarak tarif edip konumlandırması kemalist bir koşullanmanın tezahürüdür. İşbirlikçi Türk egemen sınıflarının kurucu felsefesi ve ideolojisi kemalizmle ayrışmamış olan küçükburjuva solculuğun sefil bir halini resmetmektedir.

Sosyalist Güç Birliği’nin ilanının ardından birliğin yayın ve propaganda mecralarında çok sayıda yazı yayınlandı. Bu birliğin hararetli savunucularından BirGün yazarı Oğuz Oyan’ın yazdıkları yalın bir durum bildirimi yapıyor. İki dönem CHP milletvekilliği yapan Oğuz Oyan CHP’yle sosyalist büyümenin teorisini kuruyor ve vaaz ediyor. Oyan, “Bu Güç Birliği sosyalist gerçek nicel güç potansiyelinin ortaya konulması ve geliştirilmesini de kuşkusuz içeriyor. Şimdi özgün parti/hareket kimliklerini korumakla birlikte bu hareketlerin sosyalist bir odak olarak ortaya çıkabilmesi önemli bir avantaj sağlıyor. Yönelimi solda olmakla birlikte henüz sosyalist mücadele içinde yer almamış bulunan kitleler açısından ciddi bir çekim merkezi oluşturabilecek görünüyor. Aynı yazısında Oğuz Oyan akademisyen titizliğiyle siyaset sosyolojisi verilerini serimleyerek Sosyalist Güç Birliği’nin hedef kitlesini gösteriyor. Kadir Has Üniversitesi’nin 2021 Temel Eğilimler araştırması verilerinden yüzde 8.5 kendini sosyalist tanımlayan kitle datasını irdeleyen akademisyen ve siyasetçi Oğuz Oyan müthiş bir keşif yapıyor. CHP kitlesinde kendini sosyalist tanımlayan kitlenin HDP’kinden daha yüksek olduğunu görüyor! Dahası HDP tabanının daha milliyetçi olduğunu “bilimsel” verilere dayanarak ortaya koyuyor!

CHP-HDP kıyaslaması ve seçiminin bilimsel-teorik açıklamalarının tek bir anlamı var. CHP’nin çekim alanında biriken güya sosyalist, gerçekte ise sol kemalist kitleyi kazanmak. Sosyalist Güç Birliği bu bağlamda CHP’yle siyasal etkileşimi ve zimmi bir işbirliğini temel ve konjonktürel bir siyasal büyüme stratejisi olarak kurguluyor ve uygulamaya girişiyor. Emekçi solun politik islamcı faşist rejim karşısında geniş birleşik cepheleşme görevlerinden kaçarak CHP ve Millet İttifakı’nı siyasal hegemonya çemberine giren Sosyalist Güç Birliği’nin alınyazısı kemalizmden kesin bir kopuş yapmadığı müddetçe burjuva bloklarına yedeklenmesi kaçınılmazdır.


Göksu Çağan – ETHA – 30.08.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑