Makaleler

Published on Şubat 26th, 2022

0

Kahrolsun emperyalist savaş ile ilhak ve işgal hareketi | Hilmi Toy


Emperyalist savaş karşısında ilgisiz, tavırsız kalamaz, ‘birbirlerini kırsınlar, yiyip bitirsinler’ diyemeyiz. Çünkü yiyip bitirdikleri kendileri değil emekçi halklar olacaktır.

Uzun süredir uluslararası diplomatik girişimlere, görüşmelere rağmen Ukrayna Rusya arasındaki sorun masada çözüme kavuşmadı. Tüm gerginlikler adım adım fiili savaşa yüründü. Rusya 24 Şubat günü işgal amaçlı askeri müdahaleyi başlattı. Savaş öncesi Ukrayna’ya savaş kışkırtıcılığı için destek veren ABD ve Batılı emperyalist devletler kınama ve yaptırım söylemli açıklamalar ötesine gidemedi. Kimse kendi topraklarında olası savaşı göze almadı ve Ukrayna kendiyle baş başa kaldı. Rusya bu durumu gördü ve savaş için geri adım değil ileri adımlar attı.

Dünyada ve özellikle emperyalist güçler arasında yıllardır Ortadoğu ve Asya’da yeni dengeler oluşuyor, yeni hegemonya alanları için kavga sürüyor. Dünyanın en sıcak, savaşa ve savaş kışkırtıcılığına en hassas bölgesi buralar.

’89 da revizyonist gericiliğin ördüğü “Berlin Duvarı”nın yıkılışı ve ABD ve Batılı emperyalistlerin “Demir Perde ülkeleri” diyerek hep yıkmaya ve boğmaya çalıştıkları Sovyetler Birliğinin 1991 de dağılımı, Varşova Paktı’nın yıkımı yapıldıktan sonra Rusya yeni bir “Çarlık” Rusya’sı hevesine kapıldı. Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna ile “Bağımsız Devletler Topluluğu” adıyla yeniden toparlanmaya, saha da varım demeye başladı. Minsk antlaşması ile Azerbaycan, Ermenistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Moldovya ile Gürcistan’ı da kendi ilişkileri ağına almayı başardı. Yakın sınırlarındaki “bağımsız” devletleri Rusya kendisine “Yavru Vatan” olarak görüyor. Önsel olarak kendi hegemonik sınırları kabul ediyor. Buna göre bir davranış çizgisi güdüyor. Buralardaki her olası gelişmenin çıkarları gereği müdahili olarak, garantörü olarak muhatap oluyor. Buna karşın ABD ve Batılı Emperyalistler Rusya’nın bu girişim ve hedefini boşa çıkartmak, Rusya’nın yayılma ve genişleme alanını daraltmak için “Avrupa – Atlantik Ortaklık Konseyi” adı altında Minsk Antlaşması’na imza koyan beş devleti yanına almaya, buradan bir yarma hareketine girişti. Gizli açık NATO’ya üye yapmaya yöneldi. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Letonya, Litvanya, Estonya gibi ülkeleri hızla Avrupa Birliği üyeliğine aldılar. Bunu Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Çekya gibi devletler izledi. Rusya tüm bu gelişmeleri içten içe hırslanarak, kendi emperyal amaçlarına uygun hazırlıklara, fırsatları kollamaya başladı. Yıllar önce Odeysa sorunu, Donnetsk sorununda bu fırsatları değerlendirdi.

Ukrayna sorunu da böyle. ABD Ukrayna üzerinden NATO sınırlarını genişletme adına Rusya’nın sınırlarını zorluyor, onun hegemonik alanlarını kapmaya çalışıyor, savaşı kışkırtıp halkları birbirine kırdıran olurken, tersinden de Rusya kendi hegemonik alanlarını korumak, olası tehdit ve girişimi görerek, restini çekiyor. İşgal hareketi de bunun sonucu.

Devrimci, sosyalist hareketler, dünya işçileri ve ezilen halkların her iki taraf arasında bir taraf olma durumu olmamalı. Ukrayna’da iktidarda Hitler taslağı, ırkçı faşist bir parti var. Komşu devletlere yada diğer Halklara karşı ırkçı, şoven saldırgan bir politika izliyor. NATO’ya üyelik için yanıp tutuşan bir heveste. Bu anlamda Ukrayna’nın bağımsızlığını savunan bir iktidar yada güç değil. Rusya ve Putin de ilerici, devrimci bir devlet ve iktidar değil. Komünizmin azgın düşmanı, halklara yağma talan savaşı güden, kendi emperyalist çıkarını temsil eden ve bunun eyleminde bulunan birisidir. İlerici, devrimci değerleri savunan değil çürüten bir iktidar Putin iktidarı. Emperyalistler kendi çıkarları neyi gerekli kılıyorsa onu yapıyorlar. Bu anlamda ulusların kendi kaderini kendisinin tayin hakkı (UKKTH) bakımından da burada taraf olunacak bir durum yok. Ancak tüm bunlara rağmen Rusya’nın kendi emperyalist güvenliği ve çıkarları için bu ülkeyi işgal etmesini de haklı göremeyiz. Emperyalistlerin iyisi kötüsü yoktur.

Halkların düşmanı, savaşın ve olası haksız savaşların hem kaynağı, hem sebebi hem de sonucudur. Savaşın faturası her iki durumda da Ukrayna halkları ve Rusya halkları ile dünya işçi sınıfına ve halklara ödetilmektedir. Zam, zulüm, baskı, yasaklar ile ölümdür halklara reva görülen. Emperyalistler girdiği ve etki alanına aldığı hiçbir yerde Halklara Özgürlük, demokrasi, insanca yaşam sunmamış, getirip götürmemiştir. Emperyalistler en gerici karekterlerini, ırkçı, şoven, yayılmacı, sömürü ve baskılarını götürmüşlerdir. Yakın tarihte Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen bunların en açık ve iyi örnekleridir. Bu nedenle bu savaşın hiçbir haklı yanı yok. Ulusların ve halkların savaşsız, bağımsız, özgürce yaşama hakkına her iki taraf açısından saldırı ve inkar, ilhak ve işgal var.

Buna karşı halkların dayanışması, mücadele birliğini önemsemeli, bunu büyütmeliyiz. Emperyalist savaş karşısında ilgisiz, tavırsız kalamaz, ‘birbirlerini kırsınlar, yiyip bitirsinler’ diyemeyiz. Çünkü yiyip bitirdikleri kendileri değil emekçi halklar olacaktır. Emperyalist savaşa karşı halkların barışı en temel şiarımız, hareket noktamız olmalıdır. Sesimiz soluğumuz, gücümüz birliğimiz bunun için olmalıdır. 

Ne ABD – NATO, Ne Rusya!

Savaşa Hayır, Halklara Özgürlük!


Hilmi Toy – 26.02.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑