Türkiye

Published on Ağustos 17th, 2021

0

JMO: Depremin 22. yıl dönümünde Türkiye afetlere karşı savunmasız

Jeoloji Mühendisleri Odası “17 Ağustos depreminde görevde olan 57. hükümetten sonra göreve gelen 9 hükümet de aynı şeyi yaparak deprem/afet gerçeğini unuttu, unutturdu” dedi.

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), 17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 22. yıldönümünde yaptığı açıklamayla Türkiye’nin deprem gerçeğine dikkat çekti ve uyarılarda bulundu.

Türkiye’nin afetlere karşı savunmasız durumda olduğunu belirten JMO son bir buçuk yıldaki Elazığ-Sivrice, Bingöl-Karlıova, Van Başkale, Manisa-Akhisar, İzmir-Seferihisar depremlerini hatırlattı.

Ardındansa Van-Bahçesaray’daki çığ düşmesi, Adana, Antalya, İstanbul, Giresun, Van, Bursa, Rize, Artvin, Samsun, Sinop, Kastamonu, Bartın’ da meydana gelen seller, Antalya, Muğla, Burdur, Aydın, Osmaniye, Maraş gibi şehirdeki yangınlar, Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görülen kuraklık, Marmara’da yaşanan müsilaj sorunu gibi yaşanan farklı ‘afetleri’ sıraladı.

Bu afetler nedeniyle 400’den fazla insanın öldüğünü, 100 binden fazla konut, işyeri ve altyapının zarar gördüğünü, bilançonun da 50 milyar TL’nin üzerinde olduğunu aktardı.

“Rant politikalarının bir sonucu”

AKP iktidarının yıllardır uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin deprem, yangın, sel baskını, heyelan, çığ düşmesi, kuraklık, müsilaj gibi afetlere karşı hazırlıksız ve savunmasız durumda olduğunu söyledi:

“Bu durumun yıllardır iktidarların beton lobisinin etkisiyle uyguladığı bütünleşik afet yönetim sisteminden uzak, insanı/ekosistemi odağına almayan, arsa ve arazi rantı politikalarına bağlı olarak doğa kaynaklı afet tehlike ve riskleri açısından sorunlu dere yatakları, fay zonlarının üstü, heyelanlı alanları plansız bir şekilde imara ve talana açmasının bir sonucu olduğu görülmektedir.

“Ülke insanının hala, ‘risk havuzuna’ dönüşmüş yaşam alanlarında yaşamak zorunda bırakıldığı, toplumda afet güvenliği farkındalığı konusunda ilerleme sağlanamadığı, kurumlar arası yetki ve sorumluluk ile eşgüdüm ve koordinasyonun bulunmadığı, hazırlanan strateji ve planların işe yaramadığı, afetlerle mücadele etmekle görevli kurumların altyapı, yetişmiş insan gücü ve donanımdan yoksun olduğu, yöneticilerin birçoğunun afet süreçlerinin yönetiminden bihaber ve liyakatten yoksun olduğu yaşanan son yangınlar ile Karadeniz bölgesindeki sel baskını ve heyelanlar sonrası açıkça görülmektedir.

“Deprem gerçeğini unutturdu”

“17 Ağustos depreminde görevde olan 57. hükümetten sonra göreve gelen 9 hükümet de aynı şeyi yaparak deprem/afet gerçeğini unuttu, unutturdu.İktidarların “İmar Barışı”, “Fay Zonları, Dere Yatakları ile Heyelanlı Alanları Yapılaşmaya Açan Uygulamaları” gibi deprem/afet güvenliğini hiçe sayan uygulamaları ile afet bilincinin son kırıntıları da toplumsal bellekten silinmiş oldu.

“Ülkenin birçok noktasında yaşanan orman yangınları, sel baskını ve heyelanlar bizlere bir kez daha göstermektedir ki Türkiye; “depremler, sel, heyelan, çığ düşmesi, tsunami gibi jeolojik ve hidrolojik afetlerden, yeraltı ve yerüstü yangın afetine, COVID-19, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj gibi biyolojik afetlerden, kuraklık, fırtına, aşırı sıcaklık gibi meteorolojik afetlere’ kadar savunmasız durumdadır. 

“Afet; olayın kendisi değil sonucudur; deprem, heyelan, çığ düşmesi, taşkın vb. tehlikeler ile içerisinde yaşadığımız ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel ilişkilerin ve kırılganlıkların bir fonksiyonudur. Bu nedenle afet etkilerine karşı kırılganlıklarımızı azaltmayı hedefleyen, sadece teknik açıdan değil siyasal, ekonomik ve sosyal boyutları güçlendirilmiş politikalar ve planlar hayata geçirilmelidir.”

(Bianet)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑