Güncel

Published on Mart 10th, 2022

0

“İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez”

Danıştay Savcısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin uygun bulma yasasıyla kabul edilen bir sözleşmenin ancak aynı yöntemle yürürlükten kaldırılabileceğine işaret etti.

İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshine karşı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Danıştıy’a yaptığı başvuruda, Savcı mütalaasını verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akeşener’in yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a yaptığı başvuru reddedilmiş, başvurunun esastan incelenmesine geçilmişti.

6. Madde’ye atıf yapıldı

Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, davaya konu başvuruyla ilgili mütalaasını verdi.

Savcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin uygun bulma yasasıyla kabul edilen bir sözleşmenin ancak aynı yöntemle yürürlükten kaldırılabileceğine işaret etti.

Savcı mütalaasında Anayasanın 6. Maddesine atıfta bulundu.

Madde 6 – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

Danıştay Savcısı’nın yetki aşımına dikkat çektiği fesih kararına ilişkin Anayasanın 90. Maddesine de atıfta bulundu. 

MADDE 90. – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

Savcı YANIKDEMİR mütalaasının sonunda şu görüşe yer verdi;

Açıklanan nedenlerle ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Görevleri

Hakkında Kanunun 28’inci maddesinin, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, o dava sebebiyle

uygulanacak bir kanun hükmünü Anayasaya aykırı görmesi durumunda bu yoldaki gerekçeli kararı ile Anayasa Mahkemesine başvurmasına olanak tanıyan 1’inci fıkrası uyarınca, dava konusu19/03/2021 gün ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer verilen “bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme” ibaresinin Anayasanın 6 ve 7’nci maddeleri ile 104’üncü maddesinin 17’nci fıkrasına aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği;

Bu görüşün heyet tarafından yerinde görülmemesi halinde uyuşmazlık yürürlükte bulunan hükümlere göre sonuçlandırılacağından, 20/03/2021 tarih ve 31429 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmesine ilişkin, 19/03/2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali yönünde karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Ne olmuştu?

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 Cumartesi İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak feshedildiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi’ne de bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edildi.

Kadınlar, 20 Mart’tan beri Türkiye’nin birçok ilinde İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam ediyor.

İstanbul Sözleşmesi hakkında

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.

Sözleşme, ”kadına yönelik şiddet”, ”aile içi şiddet”, ”kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, ”kadın” kavramlarını tanımlıyor.

Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:

İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.

Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.

Kadınları konumlandırırken “aile” olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.

Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.

Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.

(Bianet)

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑