Halklar ve İnançlar

Published on Temmuz 2nd, 2021

0

İnsanlık tarihinin kara lekesi Sivas Katliamı 28. yılında; katliamcılar lanetleniyor!

Pir Sultan Abdal’ı Anma etkinliği için 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’a giden Alevilere, aydın ve sanatçılara yönelik saldırılar sonrası Madımak otelin gerici-faşist kalabalıklar tarafından yakılmasıyla 33 insan katledildi. Devlet yetkililerinin gözü önünde yapılan katliamın üzerinden tam 28 yıl geçti. Ancak hala katliamın planlayıcıları, sorumluları yakalanmadı ve yargılanmadı. Yargılananlar ise gerekli cezayı almadı, kimi katiller de yurt dışına kaçtı. Almanya’da bulunan üç firari sanık üzerinden yürüyen Sivas davası ise zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya. 

Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen “Pir Sultan Abdal Şenlikleri” sırasında Madımak Oteli’nin binlerce gerici-faşist tarafından yakılması nedeniyle aralarında sanatçıların, yazarların, semah dönen gençlerin de bulunduğu 33 kişi ile 2 otel çalışanı yanarak hayatlarını kaybetti.

Sivas Katliamı’nın üzerinden 28 yıl geçti. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nin önüne gelen faşist bir güruh, “Sivas laiklere mezar olacak” sloganları atarak Halk Ozanları Heykeli’ni yıktı. Polis ve askerin müdahale etmemesi üzerine sayıları 15 bine ulaşan gerici-faşist güruh Madımak otelini ateşe verdi.

Aralarında 12 yaşındaki Koray Kaya, 15 yaşındaki Menekşe Kaya, 16 yaşındaki Asuman Sivri, Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de bulunduğu 33 aydın, yazar, semah dönen çocuklar ve gençler yanarak yaşamını yitirdi.

Aziz Nesin’in de aralarında bulunduğu 51 kişi ise ağır yaralarla katledilmekten kurtuldu.

KATLİAM SONRASI VE DAVA SÜRECİ

Katliamdan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Sonraki gözaltılarla sayı 190’na yükseldi. Gözaltına alınanların 124’ü hakkında “Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açıldı, diğer şüpheliler ise serbest bırakıldı. İddianamede sanıkların “terör örgütü üyesi olmak ve propagandasını yapmak” suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.

Soruşturmalar kapsamında Kayseri ve Sivas’ta açılan üç ayrı dava, güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya alındı.

Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) 79’u tutuklu 124 sanığın yargılanmasına 21 Ekim 1993 Perşembe başlandı. Mahkeme, 26 Aralık 1994’te 26 sanığı, “birden ziyade kişiyi yangın çıkarmak suretiyle öldürme, faili belli olmayan adam öldürme” suçlarından 20 yıl hapse çarptırdı, ancak olayda yazar Aziz Nesin’in tahrikini gerekçe göstererek cezaları 15 yıla indirdi.

Mahkeme, 60 sanığı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten 3’er yıl hapis cezasına mahkum etti. Yakalanamayan eski Sivas Belediyesi Meclis Üyesi Cafer Erçakmak’ın dosyasını ayıran mahkeme, 37 kişi için beraat kararı verdi.

YARGITAY KARARI BOZDU

Dönemin Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ile müdahil avukatlar, DGM’nin kararını “taraflı, hukuka ve adalete aykırı” olarak niteleyerek, temyize gitti.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, olayların “Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu” belirterek DGM’nin kararını esastan bozdu.

Daire, sanıklardan 42’sinin bu maddeye göre idam, 39’unun da “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmaya iştirak” suçundan 5 ile 15 yıl arasında değişen ağır hapis cezasıyla yargılanması gerektiğini bildirdi.

Yargıtay, 25 sanığın beraat kararını onarken, 3 sanığa verilen 3’er yıllık mahkumiyeti gerekçeleri yazılmadığı için bozdu. Yine 3’er yıl hapis cezalarına mahkum olan 14 sanığın da beraat etmeleri gerektiğini bildirdi.

Yargıtay, Aziz Nesin’in tahriki iddiasıyla yapılan indirimi yerinde bulmayarak, bazı sanıklar hakkında ölen maktul ve mağdur sayısınca ayrı ayrı uygulama yapılması gerekirken, tek ceza tayini öngörülmesinin de yasaya aykırı olduğuna hükmetti.

Ankara 1 No’lu DGM, Yargıtayın bozma kararına uyarak yargılamayı, 19 Kasım 1996’da yeniden başlattı. Bozma kararına büyük oranda uyan mahkeme 28 Kasım 1997’de kararını verdi. 33 sanık idam cezasına mahkum edilirken, 4 sanık 20’şer yıl, bir sanık 15 yıl, 27 sanık 7 yıl 6’şar ay, 2 sanık 5’er yıl ağır, bir sanık ise 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, ilk yargılama sonunda 3’er yıl hapis cezasına mahkum edilen 11 sanık hakkındaki ilk kararında direnirken, 14 sanığın beraatini kararlaştırdı. 6 sanık hakkındaki dava dosyası ayrılırken, hükümle birlikte tutuklu 4 sanığı tahliye etti. Ancak bu karar da temyiz edildi.

İKİNCİ KEZ BOZMA

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kez, 33 sanık hakkındaki idam kararını usul yönünden bozdu. Daire, usul eksikliği olarak sanıkların “nüfus cüzdanlarındaki mühürlerin okunmaması ve soyadlarındaki çelişkiyi” gösterdi.

Ankara 1 No’lu DGM’de üçüncü kez görülmesine 26 Şubat 1999’da başlanan davada sanıklar Mevlüt Atalay, Durmuş Tufan ve Ali Kurt, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istediklerini söyledi.

Bu talep üzerine mahkeme, İçişleri Bakanlığına müzekkere yazdı. 26 Mayıs 2000’deki duruşmada gelen cevaba göre bakanlık bu sanıkların Pişmanlık Yasası’ndan yararlanamayacaklarını bildirdi.

 KATLİAM DAVASINDA ZAMAN AŞIMI

Mahkeme, davanın başladığı 21 Ekim 1993’ten sonra 6 yıl 7 ay 26 gün süren yargılama sonunda üçüncü kararını 16 Haziran 2000’de açıkladı. Bu kararda 33 sanığa idam, 4 sanığa 20’şer yıl, bir sanığa 15 yıl, dokuz sanığa 7 yıl 6’şar ay, bir sanığa ise 5 yıl ağır hapis cezası verildi, iki sanığın dosyası ayrıldı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 10 Mayıs 2001’de 20 yıl ağır hapis cezası alan sanıklardan Durmuş Tufan ile idama mahkum edilen Mevlüt Atalay ve Ali Kurt hakkındaki hükümleri, Pişmanlık Yasası’nda yararlanma talepleri konusunda bir karar verilmemesi nedeniyle bozdu.

Ankara 1 No’lu DGM bu kez, 4 Nisan 2002’de, sanıkların Pişmanlık Yasası’ndan yararlanma koşullarının oluşmadığına karar vererek, Kurt ve Atalay’ı idam, Tufan’ı da 20 yıl ağır hapis cezasına mahkum etti.

Sanıklara verilen idam cezası, Türkiye’de idam cezasının 3 Ağustos 2002 tarih ve 4771 sayılı kanun ile (Avrupa Birliği 3. Uyum Paketi) kaldırılmasının ardından müebbet hapse çevrildi.

Davanın yakalanamayan sanıklarıyla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde, 8 Mart 2012’deki duruşmada, zamanaşımı kararı verildi.

Cumhuriyet Savcısı, firari sanıklar hakkında zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşürülmesi yönünde görüş bildirdi.

Sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki dava ölmeleri gerekçesiyle ortadan kalkarken, dava Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle düşürüldü.

Müdahil avukatlarının itirazı üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Temmuz 2014’te zamanaşımı kararını onadı.

Bu olay sonrası sivil toplum kuruluşlarının ve partilerin “İnsanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması” talebinde bulunması üzerine mahkeme başkanı, “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir” şeklinde açıklama yaptı.

Karar üzerine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise, davanın zaman aşımına uğradığı ifadesini yanlış bulduğunu belirterek “Sadece 5 kişi ile ilgili zaman aşımı olmuştur. Müebbet hapis cezası ile içeride olan onlarca insan var. Burada hedef saptırılıyor. Tek taraflı bakmayı doğru bulmuyorum. Başka davalarda da zaman aşımı süreci işlemişti” şeklinde açıklama yapmıştı.

Sivas Katliamı ana davasında, Ankara 1 Nolu DGM’de tutuklu yargılanarak hapis cezası alan, Yargıtayın bozma kararı sonrası ise firari oldukları anlaşılan sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş’ın ise yargılanmalarına Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.

“ALEVİ SOYKIRIMI” İFADESİ DOSYAYA GİRDİ

9 Haziran 2021 tarihinde görülen 25. duruşmada katledilen Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, “Sivas Madımak’ta olanlar bir Alevi soykırımıdır. Bu dava uluslararası ceza mahkemesinde de görülmelidir” dedi. Karababa, “Devlet periyodik olarak Alevi soykırımı yaptı. Dersim, Maraş, Çorum, Ankara Gar katliamı da Alevi soykırımıdır. Sivas, Çorum ve Maraş Katliamı’nın devamıdır. Sivas Madımak katliamı da kontrgerilla tarafından gerçekleştirilmiştir” ifadelerini kullandı.

9 Haziran 2021’deki duruşmada Av. Coşkun Özgür Piroğlu da, Madımak soykırımını yapan katillerin isimlerinin halen İçişleri Bakanlığı’nın terörden arananlar listesinde yer almadığına işaret ederek, “Almanya, Madımak’ta Alevi soykırımını yapan teröristleri halen Türkiye’ye ye iade etmemiştir” dedi. Ayrıca Çorum, Maraş ve Gazi Katliamlarına ait dosyanın mahkeme tarafından istenilip incelenmesini talep etti.

Av. Hüsniye Şimşek de “Sivas’ta ki etkinliğe ait tüm belgelerin Kültür Bakanlığı’ndan alınıp dosyaya eklenmesini talep ediyoruz” dedi. 26. duruşma 6 Ekim 2021’de saat 14.00’te görülecek.

HOLLANDA BÜYÜKELÇİLİĞİ İLK DEFA DURUŞMAYA GÖZLEMCİ OLARAK KATILDI

Hollanda Büyükelçiliği, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlerden biri olan Hollandalı Carina Cuanna nedeniyle 20 Ocak’ta Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya gözlemci olarak katıldı.

HOLLANDA PARLAMENTOSU’NDA GÜNDEME GELDİ

Hollanda Sosyalist Parti Milletvekili Sadet Karabulut, 2’si otel çalışanı 33’ü sanatçı, yazar, semahçı 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü Sivas Katliamı’nı Hollanda Parlamentosu’nda gündeme getirdi. Sadet Karabulut, Hollanda Dışişleri Bakanı’na şu soruları yöneltmişti:

*“Öldürülenlerin aile yakınları ve Alevi derneklerinin size Carina Thuijs’e işlenmis suçtan dolayı sanıklara karşı yürütülen cinayet davasına müdahil olunmasına yönelik bir talepte bulunmadıkları doğrultusunda verdiğiniz cevap, ilgililer tarafından bu şekilde algılanmamaktadır. Türkiye Barolar Birliği ve Türk hakimleri bu davayı – bir Hollandalının da öldürüldüğü – insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak gördüklerini göz önünde bulundurarak, bu talebi tekrar değerlendirip olumlu bir şekilde yanıtlayacak mısınız? Cevabınız ‘hayır’ ise: neden?

*Alman hükümeti, Sivas’ta işlenmiş cinayetlerden dolayı Türkiye’de hüküm yemiş 9 kişinin Almanya’da ikamet ettiğini tespit etmiştir. İşlenmiş suçların ciddiyeti ve Hollanda vatandaşı Carina Thuijs’un bu katliamda öldürülmesini göz önünde bulundurarak, Almanya ile görüşüp araştırmayı derinleştirme ve bu kişileri yargılama imkanlarını değerlendirmeye razı mısınız? Cevabınız ‘hayır’ ise: neden?”

MADIMAK OTELİ ‘SİVAS BİLİM VE KÜLTÜR MERKEZİ’ YAPILDI

Sivas Katliamı’nın ardından Madımak otelinin alt katına bir kebapçı açılması Alevilerin tepkisine neden oldu ve bu tepkiler nedeniyle 2010 yılında kebapçı kapatılarak otel kamulaştırıldı. 2011 yılında ise bina ‘Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ haline getirildi.

Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin isimleri şöyle:

• Muhlis Akarsu – 45 yaşında, sanatçı

• Muhibe Akarsu – 45 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi

• Gülender Akça – 25 yaşında

• Metin Altıok – 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci

• Mehmet Atay – 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı

• Sehergül Ateş – 30 yaşında

• Behçet Sefa Aysan – 44 yaşında, şair

• Erdal Ayrancı – 35 yaşında

• Asım Bezirci – 66 yaşında, araştırmacı, yazar

• Belkıs Çakır – 18 yaşında

• Serpil Canik – 19 yaşında

• Muammer Çiçek – 26 yaşında, aktör

• Nesimi Çimen – 62 yaşında, şair, sanatçı

• Carina Cuanna Thuijs – 23 yaşında, Hollandalı akademisyen

• Serkan Doğan – 19 yaşında

• Hasret Gültekin – 22 yaşında şair, sanatçı

• Murat Gündüz – 22 yaşında

• Gülsüm Karababa – 22 yaşında

• Uğur Kaynar – 37 yaşında, şair

• Asaf Koçak – 35 yaşında, karikatürist

• Koray Kaya – 12 yaşında

• Menekşe Kaya – 15 yaşında

• Handan Metin – 20 yaşında

• Sait Metin – 23 yaşında

• Huriye Özkan – 22 yaşında

• Yeşim Özkan – 20 yaşında

• Ahmet Özyurt – 21 yaşında

• Nurcan Şahin – 18 yaşında

• Özlem Şahin – 17 yaşında

• Asuman Sivri – 16 yaşında

• Yasemin Sivri – 19 yaşında

• Edibe Sulari – 40 yaşında, sanatçı

• İnci Türk – 22 yaşında

PİRHA/ İSTANBUL

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑