Makaleler

Published on Şubat 21st, 2022

0

Herkes benim gibi Anadilini seviyordur | Gül Güzel


Türkiye’de uygulanan keyfi Anadil yasağı bir gün kamuoyu vicdanının yanı sıra mahkemelerde, uluslararası arenada yargılanacaktır…

Anadil her insanın amasız, koşulsuz hakkıdır. O yüzdendir ki, UNESCO 21 Şubatı, 1999 yılında Anadil Günü olarak ilan etti ve 2000 yılından beri 21 Şubat  dünyada kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla ‘’Dünya Anadil Günü’’ olarak kutlanmaya başladı.

Dil hepimizin yani bütün canlıların kendini farklı seslerle ifade etme vasıtasıdır ve ANA Rahminde şekillenmeye başlar…dilimizle yeşilin rengini, iklimin farkını, suskunluğumuzu, sevgi, öfkemizi ifade ederiz. Ondandır ki, herkes dilinin şevkiyle coşar, susar veya konuşur ben gibi…Kendi Anayurdumuzda yasaklı olan Kürtçe Anadilimize dair, her Kürt insanı gibi benim de bir hikayem var.

Ben Dersim/Qoçgiri’de doğmuşum ve daha 6 aylıkken köyümüzden göç etmek zorunda kalmışız. Doğduğum köyü hiç bilmiyorum. Çünkü oraya bir daha gitme imkanımız hiç oluşmamıştı…Alişer’in ailesi olduğumuz, aile arasında bile sadece bazen fısıltı şeklinde kulaklara yansırdı. Birkaç defa göç etme vakasından sonra, ben 4 yaşındayken biz bu sefer Zara’nın bir köyünden İstanbul’a göç ettik. Bunu hayal-meyal hatırlıyorum. Ama öyle şansız bir çocuktum ki, ebeveynlerim sürekli bizim Horasan’dan gelen asıl Türkler olduğumuzu söylerlerdi. Bu da yetmezmiş gibi bizimle sadece Türkçe konuşurlardı ve bizi maalesef ilk asimile edenler de onlar oldu aslında.

19 Şubat 2020 yılında, Almanya’nın Hanau şehrinde yapılan ırkçı katliamdan dolayı, Almanya kültür radyosunda canlı bir program yapılıyordu. Programın konusu ise, ölüm yatağındaki ebeveynlerin çocuklarından saklamaya çalıştıkları hatalarını itiraf etmekti. Nasyonal sosyalizm sürecinde gönüllü olarak Hitler ordusuna gidip, Yahudi katliamlarına katılanların bunu ölene kadar kendi çocuklarına açıklayamamış olmasıydı. Çocuklarına açıklayan bir kaç kişi ise, ’Biz sizin geleceğinizin daha iyi, zengin olması için o katliamları yaptık! ’demişlerdi.

Radyo Programını bir süre dinledikten sonra, ben de telefonla bu canlı yayına katıldım. Çünkü benim ailem de bana kimliğim hakkında doğru davranmamıştı, ’ben bilinen Alişer Ağanın soyu olduğum halde, annem/babam sürekli hem benimle Türkçe konuştular hem de benim asıl Türk olduğumu tekrarlayıp durdular. Yıllar sonra Annem çok ağır hastandı ve ben ona bakmak için Almanya’dan İstanbul’a döndüm. Yaklaşık 2 sene boyunca ağır hasta annemin bakımını yaptım. Bu 2 sene zarfında ağır hasta olan annem tek bir kelime Türkçe konuşamadı. Sanki korku zoruyla konuştuğu o Türkçe dili hafızasından tümüyle silinip, gitmişti. Kanser hastalığının verdiği ağrı ve sızılardan bilinçaltı bir durumda ve bu yüzden olsa gerek, benimle kendisini ilk başlarda anlayamadığım Kürtçe diliyle konuşuyordu. Ve benden sakladıkları kimliğim olan Anadilimi, az da olsa bu süreçde öğrendim.

Anne ve babamız aslında bu inkar ile, okulda olabilecek olumsuzluklardan ve komşularımızdan bizi korumak istemişlerdi ama en büyük asimilasyonu böylelikle onlar bize yapmıştı. Babam Kürtçe konuştuğu için ağır para cezaları vermekten usandığını, bizi de bu durumdan korumak istediğini bazen fısıldamıştı. Korkunun oluşturduğu asimilasyonun mağduru çocuklardık bizler…komşularımızla kendimizi inkar etmekten dolayı sorun yaşamadık; okullarda da oldukça başarılı olduk ama kimliğimiz olan Anadilimiz uzun bir süre, gizlenmenin derin kuyusuna düştü…Oradan bilinçli olarak tutup, çıkarmak hayli zor oldu…

Şimdi kendi kimliğim olan dilimi sürekli öğrenme çabası içindeyim ama ben her fırsatta çocuklarıma Kürt ve Alevi olduğumuzu yineliyorum. Kimlik arayışımla çok şeye ulaştım ve her dile, inanca, cinse olan saygım da bu vesileyle olgunlaştı. Bence mutluluk, her kesin evrenin atmosferinde sınırsız ve özgürce ANADİLİN ’de konuşabilmesidir!!!

Kürtçede kullanılan X,Q,W harflerin sendromu ve…

Kürt çocukların isimlerinde x,q,w harfleri de yer alır. Ancak, nüfus memurlarının keyfi davranışlarıyla, bu isimler farklı bir şekilde hiç bir şey söylenmeden Türkçe ’ye uydurularak yazılıyor. Ailesi tarafından Kürtçe ismiyle çağrılan çocuk, okula başladığı ilk gün kendisine yabancı olan bu isimle karşılaşır. Hâlbuki ki bu harfler Latin alfabesinde yer alan harflerdir ve Türkçe’de de İngilizce vb. dillerdeki yazışmalarda kullanılır…

Günümüzde de, Türkiye’de Türkçe dışındaki diğer dillerin yok sayılması, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki tekçi sisteminden kaynaklı olarak, daha da vahim bir duruma geldi. TC Parlamentosunda konuşulması yasak ve bilinmeyen X dil olarak tabir ediliyor. Kürtçe dili dışında başka dil bilmediği için, gözaltına alınanların ifadesi de alınamayıp, terör örgüt üyesi suçlamasıyla 20-30 yıl hapis cezalarına çarptırılanların sayısı da az değil. Halbuki, Diller, bir millete ya da coğrafyaya ait olan ve o coğrafyada yaşayan insanların iletişim kurmak adına kullandıkları sözcükler, semboller ve harflerdir. Her dil, kendine ait bir gramere ve özelliklere sahiptir. Kürtçede de x,q,w harfleri olduğu gibi.

Türkiye’de uygulanan keyfi Anadil yasağı bir gün kamuoyu vicdanının yanı sıra mahkemelerde, uluslararası arenada yargılanacaktır. Anadilde özgürlük de medeniyetin insana bir lütfu, armağanı değildir. Medeniyetler hiç yokken, insanlar dil konusunda da daha özgürdü. Bunun yanında her dilin ait olduğu milleti ve de birbirinden farklılığı vardır. Onun için çok dilliliğin verdiği zenginliği korumak da yine biz insanların görevi dahilindedir.

Türkiye’de inkar edilen Kürtçe, dünyada kaçıncı dil? diye araştırdığımızda, dünyanın en büyük dijital sözlüğü olan Wikipedia, yeryüzünde konuşulan dillerin kelime hazinelerini araştırıp yayınladığı bir bilgiye göre, binlerce dil arasında yapılan bilimsel araştırma sonucunda, dünyanın en zengin dilleri arasında Kürtçe 13. sırada yer alırken, Kürtçeyi inkar eden Türkçe dili ise 20. sırada yer alıyor.

Unutulmamalı ki, Kürtler, 50-60 bin yıldır şimdiki topraklarında yaşıyor, tarih içinde bir sürü devlet ve imparatorluklar kurmuşlardır. Diğer diller değişmiş olabilir ama Kürtlerin dili hep aynı kalmış, diğerlerinden etkilenmemiştir. Kürtçe, 5 bin yıl önceden  bir dil olarak ortaya çıkmıştır.

Kürtçe ‘nin 4 veya 5 lehçeye sahip olduğu söylenir. Bunun sebebi Zazaca ile Goranca’dan kaynaklanmakta. Günümüzde ise dilbilimciler arasında Kürtçe ‘nin 5 lehçesi olduğu fikri daha fazla rağbet görmekte.

Söz konusu verilere göre, dünyanın şu anda en zengin dili, 6 milyon 96 bin 983 kelimeye sahip olan İngilizce. Listede ikinci sırayı Madagaskar’da konuşulan ve 5 milyon 824 bin 781 kelimeye sahip olan Madagasî, üçüncü sırayı da 3 milyon 543 bin 158 kelimeyle Fransızca alıyor. Dördüncü sırada 1 milyon 28 bin 346 kelimeyle Rusça, beşinci sırada 911 bin 553 kelimeyle Sırpça – Hırvatça, altıncı sırada 892 bin 405 kelimeyle İspanyolca, yedinci sırada 835 bin 203 kelimeyle Çince, sekizinci sırada 807 bin 592 kelimeyle Almanca, dokuzuncu sırada 730 bin 686 kelimeyle Kürtçe, onuncu sırada da ise 716 bin 656 kelimeyle Flamanca (Felemenkce) yer alıyor. Listede Türkçe 20., Farsça 44., Arapça ise 45. sırada bulunuyor.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 21.02.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑