Güncel

Published on Şubat 3rd, 2022

0

Günay: AKP savaş suçu işliyor, herkes sesini çıkarmalı

HDP Sözcüsü Ebru Günay, AKP-MHP iktidarının işgalci saldırılarına dikkat çekerek, “Siviller katlediliyor” dedi. Günay, kamuoyunu AKP’nin saldırganlığına karşı çıkmaya çağırdı.

Maxmur, Şengal ve Derik’teki saldırıların DAİŞ zihniyetinden farklı olmadığını dile getiren HDP Sözcüsü Ebru Günay, Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’nin Saray’a ziyaretine ilişkin, “O fotoğraf Kürtlere saldırıya onay vermenin fotoğrafıdır” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Cizre’deki bodrum katliamlarının yıl dönümünde Asya Yüksel ve Mehmet Tunç’u anarak konuşmasına başlayan Günay, “Hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Cizre bodrumları üzerinden 6 yıl geçti. Failler hesap vermedi. Katliamı yapanlar yargılanmadı. Aynı zihniyet halen iş başında, katliamlar yapmaya, Kürtleri katletmeye, Kürtlere düşmanlık yapmaya devam ediyor” dedi.

İŞGALCİ SALDIRILARI KINADI

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentinde DAİŞ saldırılarında 121 kişinin şehit olduğunu hatırlatan Günay, “Buradan hayatını kaybedenlere ve insanlık değerlerini savunan 121 kişiyi anıyor ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarına başsağlığı diliyoruz. Aynı zihniyet Federe Kürdistan Bölgesindeki BM denetimindeki Maxmur Kampına, Şengal bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye topraklarındaki Derik kentine saldırılar gerçekleştirdi. Bu saldırıların hepsi aynı zihniyet, hepsi birbirinden güç alan zihniyetin ürünüdür. Bizler HDP olarak bu katliamları kınıyoruz ve bu saldırıların arkasındaki bütün güçleri kınıyoruz” diye belirtti.

‘AKP SİVİLLERİ KATLEDİYOR’

AKP sözcüleri ve iktidar yetkililerinin “terör” adı altında saldırılarına meşruiyet kazandırmaya çalıştığını aktaran Günay, şu değerlendirmeleri de yaptı:

“Herkes çok iyi biliyor ki AKP-MHP iktidarı sivil yerleşim yerlerini bombalıyor. Sivil yerleşim yerlerinde sivil katliamlar gerçekleştiriyor. Savaş ve insanlık suçu işlemeye devam ediyor. Dünyanın hiçbir yerinde sivillere yönelik saldırılar hiçbir ahlak, hukuk ve siyasi ilke norm asla meşruiyet kazandıramaz. Asla kabul edemez, asla bunları tanımaz. Sivil katliamları hiçbir hukukta kabul edilemez. AKP iktidarı savaş suçu işlemeye devam ediyor.

‘TÜM HALKLAR VE GÜÇLER KARŞI ÇIKMALI’

HDP olarak tezkere her gündeme geldiğinde çokça anlatmaya çalıştığımız bir gerçek vardı. Bu tezkerelerin iktidar tarafından savaşçı ve keyfi bir düşmanlık politikalarına alet edileceği gerçeğiydi. Bu saldırılar bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Bu tezkerelerin yarattığı savaş yıkıcılığına, keyfi düşman hukukuna sadece AKP-MHP iktidarı, dışarıda ise DAİŞ çeteleri seviniyor. AKP’nin tüm bu saldırılarına ve politikalarına karşı tüm Türkiye halklarını, demokratik güçleri demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye için AKP’nin bu politikalarına karşı durmaya ses vermeye davet ediyoruz.

BÖLGESEL YÖNETİME TEPKİ

Tüm bu saldırılar gerçekleşirken Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise sessizliğini koruyor. Bu saldırılar devam ettikten hemen sonra Neçirvan Barzani, Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Saray’dan bir fotoğraf verdi. İşte o fotoğraf Kürtlere saldırıya onay vermenin fotoğrafıdır. AKP’nin savaş siyasetine, Kürt düşmanlığına, sınır ötesi diye gerçekleştirdiği bütün savaş, yok etme ve katliam politikalarına onay fotoğrafıdır. O fotoğraf zımmi desteğin açık göstergesidir ve asla kabul edilebilir değildir. Burada Kürdistan Bölgesel Yönetimine sesleniyorum; Tavrınızı, Kürt tavrınızı AKP’nin savaş siyasetinden yana değil Kürt düşmanlığından yana değil Kürt halkının geleceğinden, kazanımlarından ve barışından yana kullanın.

‘DAİŞ YAPAMADI, AKP TAMAMLAMAK İSTİYOR’

AKP iktidarının DAİŞ’le olan ilişkisi ve yakınlığı bütün dünya tarafından biliniyor. Bütün bu saldırıların hemen Haseke’den sonra gerçekleşmesinin tesadüf olmadığını bütün dünya biliyor. Bu saldırılar Heseke’den sonra gerçekleştirildi. Tercih edilen yerler Şengal, Maxmur ve Dêrik. Her 3 kentte IŞİD’e karşı insanlık mücadelesi verdi. Her üç kentte IŞİD’in bütün barbarlıklarına ve zorbalıklarına rağmen direnerek kazanımlarını korumaya çalıştılar. AKP hükümeti ne yaptı. IŞİD’in tamamlayamadığını, yapamadığını adeta tamamlarcasına, yapmak istercesine adeta intikam alırcasına yüz binlerce sivilin yaşadığı bu kentleri bombaladı ve savaş suçu işlemeye devam etti.

Çünkü AKP iktidarı aynı bu zihniyetten bu savaş politikalarından beslenerek Ortadoğu’da bir barış ve kardeşlik politikası değil bir düşmanlık politikası yürütmeye çalışıyor. Çünkü AKP iktidarı kendi geleceğini savaşta yıkımda ve ölümde görüyor. Ama Türkiye halkları bu savaşı ve yıkımı kabul etmeyecektir. Türkiye’nin bütün demokrasi güçleri AKP’nin yürüttüğü bu savaş politikalarından ve AKP iktidarından rahatsızdır.

Türkiye’de birçok sorunun kaynağı olan Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin demokrasi, hukuk ve özgürlük gibi yapısal sorunlarına karşı geçmişin bütün karanlık zihniyetiyle hareket eden bir AKP MHP iktidar gerçekliği var. İşte geçmişin bütün karanlık ve kirli yöntemlerini kullanan AKP- MHP iktidarı ülkeyi felakete sürüklüyor. Kürt sorununda çözüm ve diyalog yerine çözüm aktörü olan Sayın Öcalan’a yönelik mutlak tecrit ile barış umudu bitirilmeye çalışılıyor, savaş siyaseti tırmandırılıyor. Çünkü AKP ve MHP iktidarı savaş ve çatışmadan ölümden besleniyor. Kürt sorunun çözümsüzlük politikaları ve savaş siyasi bütün muhalif kesimlerin de baskı altına alınmasına paralel bir şekilde yürütülüyor. Bir taraftan Kürt sorununda çözümsüzlük bir taraftan da Türkiye muhalefete yönelik baskı ve zorbalık devam ediyor. Çözümsüzlük politikaları bugüne kadar olduğu gibi Türkiye halklarına acı, felaket ve ölümden başka bir şey getirmeyecektir.

İMRALI TECRİDİ

Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin tarihsel sorunlarına ilişkin konuşan herkes siyasi çıkarı aşan ciddiyetle meseleye yaklaşması önem taşımaktadır. Bu ciddiyeti taşımayan her söz her değerlendirme bu tarihsel sorunları ağırlaştırmaktan öteye gidemez. Sayın Öcalan ve Kürt sorunu üzerine yapılan tartışmalar hem iktidar cephesinde hem de maalesef muhalefet açısından da demokratik çözümden yoksunlukta adeta birbiriyle yarışıyorlar. Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi hususunda Öcalan’ın ağırlığı iyi anlaşılmalı ve basit hesaplarla daha önemlisi milliyetçi hamasetlere başvurmak sorunu çözmez. Basit siyasi hesaplar ve milliyetçi hamasetler bu ülkeye çözüm getirmez. Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit bir an önce kaldırılmalı ve Öcalan’ın fikirlerinin kamuoyu ile doğrudan paylaşılmasının önü açılmalıdır. Bunlar Kürt sorunun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından olmazsa olmazlardandır.

ÜÇÜNCÜ YOL

Parti Meclisimiz bir toplantı gerçekleştirdi. Etraflıca ele aldığımız konulardan biri de HDP ve demokrasi güçlerinin öncülük ettiği gerçek çözüm alternatifi olacak demokrasi ittifakıydı. Türkiye halkları, faşist uygulamalarla toplumu bezdiren iktidara rağmen her türlü çözüm projelerini ortaya koymayan, yeri gelince AKP’nin iktidarına ve değirmenine su taşıyan bir muhalefete mecbur değildir. İşte HDP bu iki seçeneğe karşı mücadele birliğini büyüterek 3’üncü yolu ve Türkiye halklarına gerçek bir seçenek sunmaya dönük seçeneğini büyütmeye devam edecektir.

Bizler HDP olarak 3’üncü yolun genişlemesinde ittifak çalışmalarının tarihsel önemde olduğunu biliyoruz. Bu konudaki tarihsel sorumluluğumuzu yerine getirmek için her türlü çaba ve emeği göstermeye devam ediyoruz. Bizler biliyoruz bizler güçlendikçe demokrasi ittifakı güçlendikçe suç ve günah ittifakı olan AKP-MHP iktidarı kaybedecektir. Siyasetsizliği esas alan farklı ittifaklar ise gerçek demokrasi tercihiyle karşı karşıya kalarak ya gerçek bir demokrasiyi ya da başka bir tercih yapmak zorunda kalacaklardır.

DİRENİŞLERİ SELAMLADI

Kuşkusuz AKP’nin yarattığı yönetememe krizi ve ekonomik kriz her alanda sonuçlar yaratmaya, toplumun her kesimindeki vatandaşı etkilemeye devam ediyor. AKP ve MHP  ittifakının sömürü çarkındaki en büyük mağdurları ise ezilenler, emekçiler işçilerdir. Uzun çalışma saatleri, güvencesiz iş koşulların ve buna rağmen çalışmak zorunda kalan kuryeler, emekçiler günlerdir direniş halindeler. Günlerdir alınterlerine sahip çıkmak için alanlardalar. İktidarın tüm baskılarına rağmen direniyorlar. İktidarın onlara reva gördüğü sömürü düzenini, açlık ve yoksulluk sınırını kabul etmiyorlar. Güvencesiz çalışma koşullarını kabul etmediklerini söylüyorlar. Emekçilerin direnişlerini, alın terlerine ve emeklerine sahip çıkarak yürüttükleri bütün kazanımları selamlıyoruz. Sahada, alanlarda, fabrikalarda direnen bütün emekçilerle yan yana omuz omuza mücadele ettiğimizi ve dayanıştığımızı belirtmek istiyorum. Bütün grev alanlarında direnen emekçilerle vekillerimiz, il ve ilçe örgütlerimiz direnmeye devam etti. Bir kez daha direnen bütün işçi ve emekçilerin direnişlerini selamlıyorum.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon aylık bazda yüzde 11,10 oranında artarken, yıllık bazda ise yüzde 48,7’ye yükseldi. Oysa gerçekler ve halkın enflasyonu bambaşka. Bunu bütün Türkiye yaşayarak sonuçlarını görerek yaşıyorlar. Enflasyon Araştırma Grubu ENAG’a göre Türkiye tüketici fiyat endeksi ocak ayında yüzde 115,52, son 12 aylık artışta korkunç bir düzeye çıkarak yüzde 114,87 oranına ulaştı. ENAG ile Saray’ın hesap makinesi ile TÜİK rakamları arasındaki fark iki katından fazla. Çiçeği burnunda ilk TÜİK Başkanı ise ilk enflasyon verisiyle, algılarla oynamaktan ne kadar muhtaç olduklarını, sorunları çözmekte ne kadar aciz olduklarını ve iktidarın sorunları çözemeyeceğini gösterdi. Hepimiz neden TÜİK başkanının neden bir hafta önce değiştirildiğini anlamış olduk. TÜİK Başkanının değişmesi bir algı operasyonu yaparak enflasyon ve ekonomi değerlerinin iyi olduğuna halkımızı inandırmaya çalıştılar. Halkımız cebine, mutfağına, yanmayan sobasına, gelmeyen doğalgazına bakarak bu sonuca varıyor. Bugün Saray’ın algı operasyonları enflasyonu kaç gösterirse göstersin halkın enflasyonu 3 haneli rakamlara yükselmiştir. Bu ülkede enflasyonun üç haneli olduğunu inkar edenlerin halkla, sokakla bir bağı kalmamıştır. Sırça saraylarında gerçeklerden, halkın gerçeklerinden uzak yalan dünyalarında bir hayat sürdürmeye çalışıyorlar. Gerçekler halkımızın yaşadıkları ve halkımız bu gerçekleri sandıkta onlara elbette gösterecektir.

GÖÇMEN ÖLÜMLERİ

Tabii ki Türkiye’de aynı zamanda göçmen ve mültecilerin yaşadığı sıkıntılar da söz konusu. İki gün önce Edirne sınırında 12 göçmen yaşamını yitirdi. Burada yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz. Şu bir gerçek, şeffaf, etkin bir sığınma prosedürü uygulanmalıdır. Mülteciler, göçmenler iktidarların siyasi pazarlıklarına alet edilecek meseleler değildir. İnsanların hayatları yaşadıkları sıkıntılar iktidarın pazarlıklarına konu edilemez. HDP olarak yabancı düşmanlığına ve ırkçı saldırılara maruz kalan göçmenlerle ve mültecilerle dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Esas yapılması gereken mültecilerin yaşayabileceği daha sağlıklı, şeffaf bir sığınma prosedürlerin oluşturulması ve güvenli bölgelere geçişlerinin daha güvenli sağlanmalıdır.”

(ANF)

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑