Makaleler

Published on Haziran 5th, 2022

0

Esmer Yara Beyaz Kurt: Özgürlük mücadelesinin temel taşı olma onuru | Gül Güzel


Bazıları saçlarını özgürlük aynasının önünde tarayıp, üstüne direniş elbiselerini giyer. Onlar Mirlerin dağı/Herekol gibi asi, başı dik, sakin, huzur verici ve de sessiz olabilme gereğini iyi bilirler. Çünkü Herekol vadilerinin arasına sıkışan hisleri ve duygularıyla hareket ederler. Onlar ki, hiç geri adım atmadan, bizim onurlu ve vazgeçilmez özgürlüğümüz için ya dağlarda ya da zindanlarda mücadele ederler Zerrin Yılmaz gibi…

Zerrin Yılmaz yani Ruken…her adım ve düşüncesini bir halkın özgürlük simgesi, duruşu haline getiren; mücadele ettikçe özgürleşen, özgürleştikçe güzelleşen, güzelleştikçe sevilen bir duruşun sahibi. Bu yazımın öznesi, duruşunun bedelini şu anda 120 yıllık müebbet mahkumiyeti ile 15 yıldan beri Sincan Cezaevinde tutulan olacak. Ruken/Zerrin Mardin – Nusaybin’e bağlı Gırébiye köyünde 1985 yılında doğdu. Ancak orada büyüyebilme ve okula gidebilme imkanı olmadı.

Özgürlük Mücadelesine adanan bir yaşam: Zerrin Yılmaz

‘’Esmer Yara Beyaz Kurt’’

Bu kitabı, 17 Nisan 2022 tarihinden beri Kürdistan toprakları ve halkı yoğun bir bombardıman altındayken okumak sadece bir tesadüften ibaret olsa da; senelerden beri Kürdistan topraklarına ve halkına süreklileşen, tekrarlanan saldırılar sürecinde okumak oldukça zor oldu. Zerrin de o bölgeden yani Zap – Kuré Jaro’dan iki sene aralıklı iki defa kutsal Dersim topraklarına ulaşmak, oraya gidemeyenlerin selamlarını da yüreğine ekleyerek yola çıktı. İlk yaralanması ardından arkadaşlarının çoğu şehit düşerken, kendisi yurtsever bir aileye rasladığı için yaraları sarılır. Ama ikinci kuşatmada böyle olmaz ve kendi halkından bir ihanetçinin ihbarı ile kurtlanan yaralarıyla tutuklanır. Kendi topraklarında ya saklanarak, ya kaçarak veyahut katledilen tek halk Kürt halkı olmalı…

Edebiyatın bu denli güçlü işlendiği bir yol romanı daha önce okumadığım bir kitap ‘Esmer Yara Beyaz Kurt’. Günlük tutularak, roman şeklinde düzenlenip, yazılan kitap, olayları daha iyi aktarabilmek için 6 bölümden oluşuyor. İlk grup yolculuğunda Halil Uysal/Dağ da vardır ve o da yaşanılanları görüntüleyerek, tarihe mal eder. Kitabın altıncı bölümünde ise ikinci Dersim yolculuğu sürecinde yaşanılan çatışma ve ihaneti içeriyor. ‘’artık ağlayabilirim. Kaybettiklerime dökebilirim gözyaşlarımı. Yüreğim prangada, yanıyor…bacaklarımda hareketlilik fark edince karıncalardır düşüncesiyle parçalanmış şalvarımı yukarıya çektim; onları yaradan uzaklaştırma amacıyla. İlk defa bakıyordum yaralarıma. Bacaklarımdaki etler çürümüş, kurtlanmıştı. Kendi etimden kurtlardı. Bedeninin çürüdüğünü, kurtlandığını, kokmaya başladığını görmenin dehşeti anlatılamaz. Önce görmek istemediğimden indirdim şalvarımı. Ardından meraklandım. Bu sefer dehşetle değil, merakla bakıyordum onlara. İrili ufaklı bir sürü kurt. Saydam beyazlı. Halbuki ben koyu tenli, esmerim. Hatta babam bana ‘’Reşé-kara’’ derdi. Şimdi bu kurtlar neden beyazdı? Saydam olduklarından içlerindeki siyah nokta görünüyordu. Kesin o da etimden oluşuyor düşüncesine kapıldım. Mümkün olduğu kadar tez vakitte çözüm bulmalıydım. Yoksa Ahmet Arif’in dediği gibi ‘Gayri kurtlar yesindi’’ beni.

Kurtlar Zerrin’i yiyip, bitiremedi ama bir hain ihbarcının onu düşmanının eline o ağır yaralı haliyle, 27 Ağustos 2007, Herekol/Gansa’da tutuklatmasıyla cezaevine atılır. İlk önce Diyarbakır’da mahkemesi sürer. Karar günü Kürt milli kıyafetini giyerek, kararın verilmesi ardından ayağa kalkarak, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganını söyler. 120 yıl müebbet hapis kararı onandıktan sonra, şimdi tutuklu bulunduğu Ankara-Sincan Cezaevine gönderilir.

Hayatın her alanında karşıt mücadeleyi kendine ilke edinen Zerrin/Ruken Cezaevindeki yazarlar kervanına katılmakla kalmaz aynı zamanda Flüt çalmayı ve resim çizmeyi de öğrenir. Almanya’da kısa bir okul süresi geçirmesine  ve yıllardır Almanca dilini konuşmamasına rağmen, Alman dostlara anlayabilecekleri kadar Almanca mektuplar yazıyor. Dilerim ki, bu başarılarının ardından çok sevdiği çikolata ve dondurmayı yeme imkanı olur. Ancak en çok sevdiği hobisi olan yürüyüş – eylemlere katılması belli ki daha bir süre mümkün olmayacak.

Kendisine mektup yazmak isteyenler için adresi: Zerrin Yılmaz, Kadın Kapalı Cezaevi, C-4, Sincan- Ankara

Yılmaz ailesi neden Mülteci olmuştu?

Kürdistandaki bir çok ailenin yaşadığı dramı, ihanete koşturulan baskıyı Yılmaz ailesi de yaşamak zorunda kalmıştı. ‘Ya seveceksin, ya bu ülkeyi terk edeceksin’ misali…O süreçlerde de ‘’Koy korucusu’’ olma dayatması yoğun olan bir süreçtir. Ailenin birkaç erkeği görünüşten ibaret olarak bu duruma ve dayatmaya evet demek zorunda kalırlar. Ancak, köyden gizlice kaçabilmeleri için en azından ekili tarlalarını biçip, kendilerine yol parası tedarik etmek zorundadırlar. Böyle de olur. Ekinler biçildikten sonra, Yılmaz ailesi çok sevdiği köy ve ülkesini fiziki olarak 1994 yılında gizlice terk etmek zorunda kalır. Bu şekilde ülkesinden göç etme Zerrin’i daha da çok etkilemiş olacak ki, ilk geldikleri Almanya/Ludwigsburg ve daha sonra yaşadıkları Heilbronn şehrinde ilk ve ortaokul eğitimini alır ancak, çok haraketli ve yerinde duramayan, sürekli bir arayış içinde olan Zerrin’in en çok sevdiği şey yürüyüş ve mitinglere katılmak olur. Kendisi yaban ellerde olsa da, yüreği ve beyni ülkesinde ve oradaki mücadelededir…o yüzden genç yaşında, Avrupa’daki siyasi çalışmalarda yer alır ama buradaki çalışmalar da onu tatmin etmez ve dahası için mücadele edip, hayalindeki ülkesine gitmeliyi gerçekleştirir. Gittiği ülkesinde 7 yıl boyunca farklı yerlerde çalışmalar yürüttü ve bir ihanetçinin ihbarı yüzünden ağır yaralı haliyle 2007’de tutuklandı…

Gül Güzel ve Zerrin’in annesi Fatma Yılmaz

Özgürlük mücadelesini kendine ilke edinen bir aile

Zerrin’in Heilbronn kentinde ikamet eden ailesiyle görüşmem oldukça hüzne boğdu beni. Babası Zeki Yılmaz ve diğer aile fertlerini de zaman zaman eylemlerdeki duruşlarıyla kamera kadrajıma sığdırmıştım… Zeki Yılmaz uzun süre Heilbronn Kürt Kültür Toplum merkezinde dernek başkanı ve yönetiminde yer almıştı. Daha sonra uzun süre Heyva Sor’da gönüllü eleman olarak çalışmalarda bulunmuş, 2017 yılında yakalandığı Akciğer kanseriyle kısa süreç içinde hayata veda etmişti. Oğlu Abdurrahman ise 2002’de Stuttgart’ta yapılan bir eylemden eve dönerken geçirdiği araba kazası sonucu 20 yaşında hayata gözlerini yummuştu☹( 72 yaşındaki anne Fatma Yılmaz ise, bütün bu acıların üstesinde gelmeye çalışıyor. Kanser hastası olan anne 5 oğlan, 8 kız çocuğunun kendisine şimdiye kadar hediye ettikleri 32 torunun sevgisiyle yaşama tutunmaya çalışıyor. Sincan Cezaevinde bulunan kızı Zerrin ile de iki haftada bir kere 10 dakikalık telefon görüşmesi yapabiliyor. Prensip olarak Kürtçe dışında hiç bir dili konuşmayan anne, kızıyla da telefonda Kürtçe konuştuğunu belirtiyor.

Esmer Yara Beyaz Kurt kitabı,

Aram Yayınevi tarafından, Ocak 2022’de Bizim Büro Matbaacılık’ta,

ISBN: 978-975-824249-8 numarasıyla yayınlandı.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 05.06.2022

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑