Makaleler

Published on Ağustos 14th, 2022

0

Elveda Çamerya | Hüseyin Şenol


Biz ne Çamerya’yı ne de dünyanın neresinde ve kime karşı olursa olsun hiçbir soykırımı unutmayacak, unutturmayacak ve inkarına izin vermeyeceğiz… Çamerya’nın Yunanistan’da bulunan “sömürge” topraklarına ve Arnavutluk’taki “özgür” topraklarına hüzünle veda ediyoruz… Yine geleceğim ve gelemediğim zamanlarda da kalbim, yüreğim ve kalemim seninle. Elveda Çamerya..!

Çamerya’nın* resmi olarak Kuzey Yunanistan’da bulunan güney bölümüne geçtiğimiz gün veda ettik. Hüzünlü bir ayrılık oldu yine. Neyse ki bu kez başımız “belaya” girmeden ayrıldık. Çamerya konusu, Yunanistan’da’ Batı Trakya’ konusundan da tehlikeli. Çamerya’dan bahsetmek, oranın gerçek yerli halkı Arnavutlar’dan bahsetmek, sorunu araştırmak sakıncalı bir durum ve tehlikeli bir durum. (*Arnavutça: Çamëria, Yunanca: Tsamouriá)

            Geçtiğimiz Ekim ayında Artı Gerçek’te yayımlanan ve Avrupa Demokrat’ın da yer verdiği “Persona non grata” (İstenmeyen kişi) başlığıyla yazar Sevan Nişanyan’ın Yunanistan’dan sınır dışı edilmesi üzerinden yazan Ragıp Zarakolu da konuya değinmişti:

“Türkiye’de ‘Yer Adlarını’ araştırırsan, dar ederler adama mekânı.

Bunu Yunanistan’da yapar, eşeler, ‘Yeni Yunanistan’ın, Türkçe, Bulgarca, Mekadonca, Arnavutça yer adlarını araştırırsan, işte orada da böyle persona non grata olursun!

‘Milli Güvenlik Tehditi’ ilan olunursun…”

            Bu araştırma gezimde benim de başıma gelebileceğini bildiğim duruma da birkaç örnek vereceğim yazımda.

Çamerya’nın silinmek istenen tarihi

Geçen günlerde Selanik’ten ayrılırken kaleme aldığım ”Türkiye’de Rumlar, Yunanistan’da Arnavutlar var(dı)” başlıklı yazımda; kaldığım sokakta yazlığı bulunan İstanbullu bir Rum ile yaptığım kısa muhabbeti de aktarmıştım. Özetle; benin gibi, Türkiye’de de yaşanan Rum katliam ve soykırımları kabul ediyor ama, maalesef Çamerya katliam ve soykırımına “yok” dememekle birlikte “’nazilerle işbirliği yaptılar” deyip devam etmişti. Sadece Çamerya Arnavutları konusunda değil, Rumların şimdiki durumu konusunda da farklı düşüyorduk; ben Türkiye’de şimdi de Rum olmanın kolay olmadığını söylerken, o ise günümüzde sorun olmadığını söylemişti… (Aslında bu araştırma yazım da, aynı konudaki notlarımın ikinci bölümü.)

            Evet durumu bu şekilde görüp, katliam ve soykırımın haklılığını savunan olduğu gibi, hiç bir şekilde yaşanmadığını iddia edenler de var. Yani inkarcılar.

            Her ikisi de çok ağır. Hele hele, olduğunu bilip, bunun haklılığını savunmak, daha da ağır. İnkarın da daha az insanlık suçu olduğu anlamına gelmez bu tabii ki.

            Tüm dünyada, soykırımlar unutulmamalı, unutturulmamalı, hesap sorulmalıdır. Yahudi, Ermeni, Rum, Alevi, Kürt, Roman, Çerkes, Arnavut, Boşnak ve diğer tüm soykırımların inkarı suç sayılmalıdır.

            Çamerya’da gittiğim ilk şehir Yanya** bölgenin büyük kentlerinden sayılıyor. (**Arnavutça: Janinë veya Janina, Yunanca: Ioannina)

Başta Türkiye ve Arnavutluk’takiler olmak üzere yüz binlerce Çameryalı Arnavut’un ataları soykırıma uğruyor ve zorla sürgün ediliyor, bu topraklarda.

Bu yazımda amacım; geniş olarak soykırımı anlatıp, sayılar vermek yerine, soykırıma yaklaşımı ve bugünkü durumu aktarmak. Zaten, yerinde araştırma için özellikle bu bölgede tatilimi değerlendirmek istedim.

Yanya’ya hüzünlü veda

            İnsanlar soykırıma uğratılıp, sürgüne zorlanmakla kalmamış, kendileri gibi, tüm tarihlerini de tamamen silmişler. Koca şehirde göstermelik ve turistik bir kaç cami dışında, binlerce yıl burada yaşayan bir halktan tek bir iz bırakmamışlar. (Camiler de “Osmanlı” olarak veriliyor ve buralarda Arnavut ibaresi geçmiyor.)

            Ben bir Arnavut veya onlarla ilgili bir resim, eser veya yazıt ararken ve bulamamanın hüznünü yaşarken, İstanbul plakalı bir araba gelip, yanımıza park etti. Tesadüfün böylesi. Sadece plaka numarasına değil, inenlerle muhabbet ederken, yani “nereden nereye falan” derken ve sorularımın devamında aldığım yanıtlar da çok hoşuma gitti. Çok şey öğrendim bu yanıtlardan.

İstanbullu 30-35 yaşlarındaki genç Türkiyeli, dedelerinin buradan İzmir’e göçen Arnavutlar’dan olduğunu söylerken, üstüne basa basa “Yani Arnavutum” dedi. Daha önceleri de gelmiş buraya araştırmalarda bulunmak, atalarının yurdunu, tarihini öğrenmek için. Neyin ne olduğunu bilen ve tarihinin izini süren biri.

            “Geçen geldiğimizde başımız ağrıdı biraz” deyince, tahmin ettiğim ve şimdi her an benim de başıma gelebilecek bir durum olduğu için özellikle dikkat ettiğim durumu yaşamış. Bir önceki gelişinde, nihayet öğrenmiş dedesinin köyünün adını ve araştırmak için hemen o köye gitmiş; bir akraba veya en azından bir Arnavut bulup bilgi alabilmek umuduyla.

            Köye giden İstanbullu Arnavut, bir saat sonra polisleri karşında görüyor ve “Sen kimsin, neden Arnavutları soruyorsun” gibi sorularla sorguya çekiliyor. Karakola götürüp, uyarıda da bulunan polisler, kendisini 4-5 saatlik sorgudan sonra serbest bırakıyor. Köye bir daha gitmemesi için uyarılan gence “Orada Arnavut falan yok” denip, orada, yani köyde “İstenmeyen kişi” olduğu belirtilirken, araştırmalarına devam ederse tüm ülkede başının ağrıyacağının altı çiziliyor.

            Eşi ve küçük çocuğuyla orada bulunan İstanbullu Arnavut, bu kez sadece bir gün kalacağını gezmek amaçlı burada olduğunu belirterek, tatil için Gümeniçe’den*** gemiyle İtalya’ya geçeceklerini belirtti. (***Arnavutça: Gumenicë, Yunanca: Igoumenitsa)

            Ben de kendisinin anlattıklarını doğrular gelişmeleri yaşadığımı, kimsenin konu hakkında konuşmadığını ve korktuğunu anladığımı söyleyerek “Ama yine geleceğim. Yarın Yanya’dan ayrılıp, biz de Çamerya’nın diğer şehri Gümeniçe tarafına yola çıkacağız. Bakalım orada bizi ne bekliyor?” diyerek vedalaştık.

Resmi politika: Kesin inkar

Arnavutların Toprağı Çamerya bölgesi şehirlerinden Yanya’ya hüzünlü veda ederek yola koyulduk. Yolda Dodani kasabasında bulunan amfi tiyatro ve diğer tarihi eserlerin bulunduğu bölgeye de uğrayalım dedik.

            Uğradık, kocaman bir bölgede bir yandan bazı yerlerde kazı çalışmaları ve bir yandan da restorasyon inşaatı devam ediyordu.

Amfi tiyatrodaki yetkili kadın Almanca biliyordu. Sorularıma önce beni “aptal” yerine koyarak yanıtlar verdi. “Burada, yani Çamerya bölgesinde Arnavutlar’ın yaşadığı köyler varmış, bildiğiniz varsa bana söyleyebilir misiniz?” şeklinde sorunca, yüz kilometre ilerideki sınırdan sonra, yani Arnavutluk’ta olduğunu söyledi. Güldüm ve sorumu farklı sordum: “1944 Haziranı döneminde Çamerya’daki katliamda binlerce Arnavut katledilmiş ve yüz binlercesi de zorla sürülmüş. Tüm bunlara rağmen yüzbinlerce Arnavut var hala bu bölgede” deyince, “Hayır, Arnavutlar bu şekilde iddiada bulunuyor, burası Yunanistan” diyor. Başta, konuyu bilmediğini söyleyen kişi, şimdi iddianın olduğunu ama gerçek olmadığını söylüyor.

“Peki Türkiye’ye yüzbinlerce, Amarika’ya on binlerce ve diğer ülkelere daha binlercesi neden göç etmek zorunda kaldı ve neden kendilerine Çamerya Arnavutları diyorlar? Yani bu bölgeye Çamerya diyorlar” deyince, yine “O Arnavutların iddiası. Burası Yunanistan” diyor. Demek ki konuyu iyi biliyor. 

Önce “yerli” Arnavutlar değil, çalışmak için gelen “göçmen” Arnavutlar’ın olduğunu iddia etti. Çok sayıda göçmen Arnavut var tüm Yunanistan’da ve bu doğru. Özellikle “sosyalist” Arnavutluk’un dağılmasından sonra gelenler. Ama, kendi topraklarında yaşayan yerli Arnavutlar’ı sormaya devam ettim.

Bozulmaya ve kızmaya başladığını anlayınca, polislik ve devamında “istenmeyen kişi” olmadan onun yanından ayrılıp, taşları, kemikleri topraktan çıkarmakla meşgul olan arkeologların yanına gittim. Onlar da önce samimi yaklaştılar. ”Çamerya ile ilgili bir bulgu falan var mı?” diye sorunca, konuşmak istemediler. İnsanlık tarihi için bilgi toplayan arkeologların bile bu sorudan kaçınması da ayrıca sorunun ne kadar konuşulmasından “rahatsız” olunduğunu ve tabii ki “tehlikeli” olduğunun ayrıca göstergesi.

Arnavut değil, Arnavutça konuşan Yunanmış

            Dodani’den hızlı bir şekilde ayrılıp, 70-80 kilometre uzaklıktaki liman şehri Gümeniçe’ye vardık.

            Ben yine her yerde ve tabii ki biraz samimi ortamlarda Yunanca olarak (WhatApp’ın yardımıyla) “Burada veya yakınlarda yaşayan yerli Arnavutlar var mı?” diye sora sora geziyorum.

            Burada da diğer yerlerde olduğu gibi, daha 1940-45’lere kadar, Balkanların en eski halklarından olan yüzbinlerce Arnavut yaşıyordu bu bölgede şimdi bu yerli halktan “eser” yok. Ne bir resim, ne bir yazı, ne bir tarihi eser, yani tarihi hiçbir yazıt yok. Yakın geçmişten ve günümüzden de eser yok. Arnavutça okullarda da 1949’da tamamen yasaklanmış. Gazete ve dergi gibi yayınlara izin verilmemiş. Sadece şehir, kasaba, köy isimleri değil, çocuklara Arnavutça isimlerin konması da yasaklanmış.

Gümeniçe yakınlarında Arnavut köyünü buldum. Sağ olsun, babası Anamurlu olan plaj işletmecisi Niko yardımcı oldu. Ama altını özellikle hep çizerek “O köydekiler Arnavut değil, Arnavutça konuşan Yunan” dedi. Bu ne demekse artık? “Peki Niko; ben neyim sence ve Türkiye’de soykırıma uğrayan, sürgün edilen senin ataların neydi, şimdi nedir? Onlar da Rumca konuşan Türkler mi, yoksa Türkiyeli Rumlar mı?” diye sorunca, sustu.

Neyse Niko’nun dediği köye gittim ve gerçekten çok sayıda Arnavut’un yaşadı eski bir köymüş burası. Adı Kastri olan bu köyün ortasındaki kahvehaneye gittim ve birkaç yaşlı Arnavut’la karşılaştım. Hemen tepki görmemek için, “Arnavut musun?” yerine “Arnavutça biliyor musun?” diye sordum. Özellikle adı Yorgo (niye Yorgo ise) olan yerli Arnavut’la muhabbet ettim. Birkaç dakika sonra, tek tek yanımdan ayrılmaya, hatta kahvehaneyi terk etmeye başladılar. Sonra Yorgo da gitti.

Arnavut bulduk ama, büyükçe bir belde olan Kastri’de de Arnavutlara ilişkin tek bir yazı, heykel, resim vs bir simge dahi yok. Nedeni belli: Irkçılık ve ağır asimilasyon.

Evet bu Arnavut köyünde de bu halka ait tek bir eser bırakılmamış.

Akşam yemeğinde de denk geldi; şehir merkezinde oturduğumuz restoranın sahipleri Arnavut’tu. Bunlar da Hristiyan ve yerli Arnavutlardı. Arnavutçaları oldukça kötüydü. Kardeşlerden Kosta’yla anlaşabildik. Kız kardeşi Anna’nın Arnavutçası oldukça azdı. Hemen, çalışmaya gelen göçmen mi yoksa yerli Arnavut mu olduğunu soruyorum: “Yerliyiz” diyor.

Burada kendi dillerinde okul olmamış… (1949 yılında okullarda yasaklandığı bilgisi geliyor o anda aklıma)

Açık havada başlayan ve zaten kısa olan muhabbetin sonunu içeride getirmek zorunda kaldık. Çekindikleri belli oluyordu. Ben de hem onların hem de benim başımın belaya girmemesi için dikkat etmeye çalışıyorum.

Köyde ve şehirde de gördüğüm gibi; Müslüman olanlar ya Hristiyanlaş(tırıl)mış ya da tamamen “yok” edilmişler. Zaten, bu ağır asimilasyon ortamında, Karadeniz’deki Pontus Rumlarından farklı bir durumun ortaya çıkması beklenemezdi. Pontus’da da tam tersi olmuş, hayatta kalabilenlerin hepsi zorla ve zorunlu olarak Müslümanlaş(tırıl)mış.

Çamerya’nın Yunanistan bölümünü daha detaylı olarak; öncesiyle, sonrasıyla ve soykırımın işlendiği, yüz binlerin sürgün edildiği dönemi ileride yazmaya devam edeceğim.

Arnavutluk’ta bambaşka bir Çamerya

            Gümeniçe’ye 30 kilometre ileride bulunan sınır kapısından Arnavutluk’a giriş yaptık.

            Saranda şehrine kadar olan Çamerya bölgesinde farklı kaynaklara göre, 100 ile 200 bin arasında Yunan azınlık yaşıyor. Yunanca yasak değil, hatta Arnavutluk’a girdikten sonra 30-40 kilometrelik yolda da bulunan çok sayıda köy ve kasabının adı hem Arnavutça, hem de Yunanca yazıyor tabelalarda.

            Ara ara orada da her şeyin dört dörtlük olmadığını, Yunan azınlığın sorunlar yaşadığını biliyoruz. Ama Yunan azınlık, devlet tarafından resmi olarak “Arnavutluk Yunan Ulusal Azınlığı” olarak tanınmakta. Yunanca eğitim de yasal bir hak…

***

Sürgünde bulunan Çameryalı Arnavutlar’ın çeşitli ülkelerde dernekleri ve farklı oluşumları da var. Hatta sürgünde oluşturulan Çamerya Cumhuriyeti bile mevcut.

Çamerya, özellikle kendini demokrasinin, insan haklarının “beşiği” olarak gören, Avrupa Birliği (AB) ülkesi olan Yunanistan’da unutturulmaya, yasaklanmaya çalışılan bir ülke olması ayrıca düşündürücü.

Ama biz ne Çamerya’yı ne de dünyanın neresinde ve kime karşı olursa olsun hiçbir soykırımı unutmayacak, unutturmayacak ve inkarına izin vermeyeceğiz.

Ve bu hüzünle, Çamerya’nın Yunanistan’da bulunan “sömürge” topraklarına ve Arnavutluk’taki “özgür” topraklarına veda ediyoruz.

Yine geleceğim ve gelemediğim zamanlarda da kalbim, yüreğim ve kalemim seninle…

Elveda Çamerya..!


Hüseyin Şenol – 14.08.2022


Yazının birinci bölümü: Türkiye’de Rumlar, Yunanistan’da Arnavutlar var(dı) | Hüseyin Şenol

Tags: , , , , , , , , , , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑