Makaleler

Published on Nisan 25th, 2022

0

Dünyanın güzelleşmesi uğruna kendini feda etmek | Ali Çarman


Nazi barbarlığına karşı neyi var neyi yok her biçimde direnen sayısızca kadınlardan biri de Komünist kadın Olga Benario’dur.

Gerek Almanya gerekse de bütün Avrupa’da faşizme ve savaşa karşı özgürlük-barış mücadelesinde kadınlar önemli rol aldılar. Başta, Komünist kadınlar olmak üzere, ilerici, demokrat ve liberal düşünceleri savunan kadınlar nazi barbarlığına hayır dediler. Büyük bir cesaretle olmayacak görevleri üstlenerek silahlı birliklerde yer almaktan dahi geri durmadılar.

Nazi barbarlığına karşı neyi var neyi yok her biçimde direnen sayısızca kadınlardan biri de Komünist kadın Olga Benario’dur.

12 Şubat 1908 Münih doğumlu Olga’nın babası sosyal demokrat ve zengin, tanınmış bir kişidir. İyi bir eğitim görürken, babsının görmekte olduğu davalar ve evdeki tartışılan konuların etkisiyle arayış içine girer. Henüz 15 yaşında iken KPD (Almanya Komünist Partisi) nin gençlik (KJVD) örgütüne girer. 

Kısa bir zaman içinde işçi sınıfı mücadelesinde önemli görevler alır. Birkaç kısa aralıklarla tutuklanır, varlıklı babasının yardımıyla bu tutuklamalarda ceza almadan kurtulur. Olga Benario, 15 yaşındayken Münih polis kayıtlarına Komünist Aşitatör olarak not düşülür.

Sosyalist çalışmalar içinde tanıştığı Otto Brauen ile tanışıp hayatını birleştirir. Profesyonel devrimciler olarak Berlin’e taşınırlar. Parti militanı olarak görevlerini yerine getirirken ikisi de 1926 da tutuklanır. Olga üç aylık hücre cezasının ardında serbest bırakılır. Yoldaşı Barun ise hala tutukludur ve geleceğinin ne olacağı bilinmemektedir.

KPD nin özel bir biriminin düzenlediği bir baskın ile 11 Nisan 1928 sabahı saat 8.50 civarında Baruen özgürlüğüne kavuşturulur. Bu baskın/firar eylemi şehirde büyük yankı yaratır. Öyleki, sinemalarda film gösterimleri başlamadan önce beyaz perdeye yansıtılan aranılan militanların resimlerin altına ikiliyi bulana 10 bin mark verileceği dahi duyuruldu.

Berlin’de belli bir zaman işçi evlerinde saklansalar da istihbarat birimleri gece gündüz demeden Olga ile Brauen’nin peşindeydiler. Artık faaliyet yürütemiyecek olmaları bir yana yaşamları tehdit altında idi. Bunun üzerine KPD’nin de yardımıyla ikili Moskova’ya kaçmak zorunda kaldılar.

Moskova-Brezilya Günleri

Olga Benario, Moskova’da politik-askeri eğitimin bütün aşamalarında (pilot, paraşütçü, at biniciliği ve silah kullanma…) geçerek bir komünist olarak iyice pişti. Komünterin gençlik örgütlenmesinde çalışmalara katılmakta geri durmaz. Rusça, İngilizce ve Fransızca öğrenir.

1931 de Otto Baruen’de ayrıldı. Komünterin vermiş olduğu görev ile illegal bir kimlik Eva Krüger adıyla Paris ve Londra’ya gider. Londra’da iken kısa bir süreliğine tutuklanır.Londra polisi, Münih istihbaratına parmak izleri dahil olmak üzere tüm bilgilerini gönderir.

Burdan yeniden Moskova gitmeyi başarır. Moskova o yıllar dünyanın bir çok ülkesinde kaçmak zorunda kalmış komünistlere ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan birisi de Brezliya’lı tanınmış etkili bir komünist Luis Carlos Presten’dir.

Komüntern Olgaya bu kez çok daha önemli bir görev verdi. Brezilya’lı Komünist Luis Carlos’un ülkesine dönmesinde ve orada yeniden faailyetler içine girmesine yardımcı olacaktı.

1934 yılında yılında iki devrimcinin; Olga ile Luis Carlos’un Portekiz’li evli bir çift olarak Brezilya yolculuğu başladı. Balayına giden çift olarak bir çok belayı rahatlıkla atlattılar.

Kasım 1935 de had safhaya varan işçi ve halk hareketi kanla bastırıldı. Hitler ile Brezilya dostluğu çerçevesinde ülkede korkunç denecek bir devrimci avı başlatılır. Sayısızca ölüm ve binlerce tutuklama ile karşı devrim ‘üstün’ geldi. Olga ve Luis çifti, 1936 baharında tutuklandılar. 

Hamile olan Olga, Hitler Almanya’sına teslim edilmek isteniyordu. Devrimciler uluslararası çapta bir kampanya ile idamı engellemeye çalıştılar. Naziler için Olga ortadan kaldırılması gereken bir timsaldi. Bunun için kolları okyanus ötesine kadar uzandı.

Brezilya’da 7 aylık hamile bir kadının ülkesine iade edilmeyeceği anayasa maddesi bulunmasına rağmen 21 Eylül 1936 da ölümün kucağına, Almanya’ya iade edildi. Berlin’deki Barnimstrasse (caddesi) de bulunan Kadınlar hapishanesinde, 27 Kasım 1936 da, kızı Anita Leocadia Prestes dünyaya geldi. Gestapo yeni doğmuş bir bebeği 14 aylıkken büyük annesine teslim etti.

Kadınlar toplama kampı

1938 yılı Ocak ayı sonlarında Olga bu kez önce Lichtenberg toplama kampı , ardında  1939 da Rawensbrück Toplama Kampına transfer edildi. 

15 yaşında itibaren genç bir Komünist olarak, baskıya, sömürüye ve faşizme karşı amansız bir mücadlenin içinde olmuş bunun sonucu hakkında sayısızca dosya bulunan Olga, cehenemin yaşanan dünyadaki hali olan Ravensbrück toplama kampında dahi pes etmedi.

Yahudi asıllı bir Komünist olarak dinsel manada inançsız olduğunu altını çizmekten sakınmadı. Ravensbrück kampında bulunduğu süre içinde diğer kadın tutsaklara bütün bildiği konularda eğitimler verdi. Kamp koşullarında sıkı bir illagalite içinde Kamp Gazetesi çıkarılmasında görev alır.

Naziler bütün aileyi katletti

Bazı insanlar vardır ki her gittikleri yere beraberlerinde umut ve direnç götürürler. Olga, işçi davası ve sosyalizm mücadelesinin ortaya çıkardığı seçkin kişiliklerden sadece birisi idi. Bunun içinde sürekleri nazilerin hedef tahtasında oldu.

Olga Benario-Prestes, üç yıl Ravensbrück toplama kampında tutulmasının ardında, 23 Nisan 1942 de bir grup kadın tutsak ile birlikte gaz odasında katledilir.

Olga Benario-Prestes, öldürülmeden önce eşine ve kızına bir mektup yazar. ‘’Sevgili Anita, sevgili kocam. Çarşafların altında ağlıyorum ki kimse sesimi duymasın. Tam da bu yüzden size şu an hoşçakalın demekle mücadele diyorum. Bu geceden sonra sahip olduğum geleceği basitçe yaşamak istiyorum. İsteğin gücünü bana öğreten, birtanem sendin. Doğru ve iyi için, dünyanın güzelleşmesi için mücadele ettim. Şimdi sana söz veriyorum, veda ettiğim gibi, son nefesime kadar benden utanmanı gerektirecek hiçbir neden bırakmayacağım. Lütfen anla; ölüm için hazırlanmak pes etmek değil, aksine o an geldiğinde nasıl rahat olunacağını bilmektir…’’

Olga’nın mücadeleye atıldığı günler aynı zamanda Almanya’da zifiri bir karanlık dönemin, Hitler’in iktidara getirlidiği yıldır. Babasının yaşananlara kalbi dayanamaz. 15 yaşındayken baba acısını yaşar. Annesi, Theresienstad toplama kampında 1943, kardeşi Otto Benario ise 28 Eylül 1944’de Auschwitz toplama kampında nazilerce öldürülür. Kızı Anita, büyük annesi Leocadia Prestes’in yanında Meksida büyür. Sonralaları, Sovyetler Birliğinde eğitim görerek tanınmış bir tarihçi olarak babasının memleketi Brezilya’ya döner.

Kızıl ordu birliklerince, 30 Nisan 1945’de özgür günler yeniden kazanılınca, Rawensbrück toplama kampı alanına heykeltraş Will Lammert tarafında yoldaş Olga Benario model alınarak bir anıt heykel dikildi. Berlin yakınlarındaki Schwedsee golü yanında olan Ravensvrück toplama kampını görmeye gidenlerin söylemiyle Komünist kadın Olga’nın anıtına sürekli güller bırakılmakta. İnsanlığın kurtuluşu mücadelesinde nihayi fedakarlıktan kaçınmadan canını verenlerin anılarına saygıyla..


Ali Çarman – 25.04.2022

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑