İnsan Hakları

Published on Eylül 17th, 2022

0

Cumartesi Anneleri: Suçlular zamanaşımı ile aklanıyor

Cumartesi Anneleri eylemlerinin 912’inci haftasında Kenan Bilgin’in akıbetini sordu. İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, “İnsanlığa karşı işlenmiş suçların sorumlularını zamanaşımı kararlarıyla aklamak, çürüyen bir hukuk politikasının göstergesidir” dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 912’ncisini online gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde 12 Eylül 1994’te gözaltında kaybedilen sosyalist işçi Kenan Bilgin’in akıbetini sordu.

Bu haftaki açıklamayı okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, zamanaşımı ile dosyaların kapatılmasına dikkat çekti. Yoleri, 20 Eylül’de zamanaşımı süresi dolacak olan JİTEM, Musa Anter ve gözaltında kaybedilen Ayten Öztürk davasında mahkeme heyetinin duruşmayı 21 Eylül’e erteleyerek, zamanaşımı süresinin dolmasını beklendiğini söyledi.

‘Suçlular zamanaşımı ile aklanıyor’

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a seslenen Yoleri, “Zorla kaybetmeler dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenmiş suçların sorumlularını zamanaşımı kararlarıyla aklamak, çürüyen bir hukuk politikasının göstergesidir. Yürüttüğünüz hukuk politikalarıyla fail ve sorumluların suçlarına ortak olmaktan vazgeçin” ifadelerini kullandı.

Yoleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) oy birliğiyle mahkumiyet kararı vermiş olmasına rağmen Kenan Bilgin davasının da zamanaşımına uğradığını hatırlatarak, adaletin sağlanmadığını belirtti.

11 tanık Bilgin’i emniyette gördü

Yoleri, Bilgin’in 35 yaşındayken Ankara Dikmen’deki otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü ifade etti. Yoleri, Bilgin’in akıbetini sormak için girişimlerde bulunulduğunu ancak emniyetin Bilgin’in gözaltında olduğunu inkar ettiğini belirtti. Sonrasında 11 tanığın Bilgin’e emniyette işkence edilirken gördüklerini kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.

Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik

İç hukuktaki girişimlerin sonuçsuz kalması nedeniyle davanın AİHM’e taşındığını belirten Yoleri, AİHM’in oybirliği ile Türkiye’yi mahkum ettiğini vurguladı. Yoleri, “AİHM, Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır’ dedi ve dosyada zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi. Kısacası iç hukukta mevcut tüm hukuki yollar kullanıldığı halde hiçbir sonuç alınamadı” diye belirtti.

AİHM kararları dikkate alınmak zorunda’

Yoleri, Türkiye’nin hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlü olduğunu hatırlatarak, “Yargı makamları AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır. Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 213 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

(GazeteKarınca)

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑