Makaleler

Published on Ağustos 24th, 2022

0

Bir kamp izlenimi: Taaatil


Hasan Sağlam: AVEG-KON’un tatil kampı; paylaşım duygusu, diyalog biçimi, çevre hassasiyeti, zaman duyarlılığı bilince ulaşmış hatta doğallaşmış köklü, güçlü bir davranış biçimi mevcudiyetine varmıştı…

Hızlı kısa bir yazı olacak. Amacım; dolandırmadan konuyu birkaç cümlede anlatmaktır.
Artık uzun cümleler kurmamak gerekliliğine hasıl olmuş durumdayım. Geçiyor işte zaman ve yaş aldıkça insan, en yalın haliyle cümle kurmanın manasını da kavrıyor. Eskiden ‘zaman mı uzundu, cümleler mi kısaydı’ şimdi ‘zaman mı kısa, cümleler mi uzun’ doğrusu karışıp duruyor hepsi ve yaka yakaya gitmiyor hiç bir şey. Ancak şunu biliyorum ki; zamanın köpürterek getirdiği sabırsızlık üst perdede. Araştırmalara göre bir müzik eserini bile sanal ortamda bir dakikadan uzun dinleyemiyormuş insanlar, hemen sesi kaydırıp son kısmından iki saniye dinleyip başka şarkıya geçiyorlarmış. Bundan dolayı en kısa haliyle anlatmak sanırım artık elzem.
Dar alana sıkıştırılmış insan enerjisi, sosyolojik-psikolojik sorunlar ile dışavurumu cinnet boyutunu alınca, hastalıklı kapitalizm iki yıllık Korona blokajına sonunda ara nefes verdi. Unutulan tatil planları devreye girdi. Benim çok bildiğim bir şey değil tatil. Ben hayatım boyunca hep işsiz ve vardiyasız olduğum için sanki tatil yalnızca işçi, memur ve öğrencilerindir gibi gelir bana. “Tatil” kelimesi etimolojisi Arapçadır, âtıl manasındadır, her şeyi paydos etmek anlamına gelir. Bunları geçelim mevzu şu; bu sene (Avegkon: Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu) tatil kampına davetliydim. Doğrusu birkaç gün kalacağımı düşünerek bir sandalet, bir havlu bir şort birkaç tişört ile Fransa’nın Güney kısmı, Akdeniz kıyısı Katalan bölgesinde denizi, havası ve kumu ile muhteşem yerde on gün kaldım.
Politik bir kuruluş olan AVEG-KON’un tatil kampıydı. İlk önce sıkı bir etkinlik panel programı olacağını düşündüm. Sürekli kısır tartışma ve sohbetlerinin, gereksiz bir disiplin otoritesinin olacağını sandım, neyse ki değildi. Paylaşım duygusu, diyalog biçimi, çevre hassasiyeti, zaman duyarlılığı bilince ulaşmış hatta doğallaşmış köklü, güçlü bir davranış biçimi mevcudiyetine varmıştı. Bu retorik bir davranış biçimiydi ve kültürel bir durumdu artık. Devrimci olmak bir disiplin otoritesine tabi olmak değil, yapılması gerekenlerin iradesini bilince çıkarmaktır. Tamda böyleydi. Herkes yapılması gerekeni çok iyi biliyordu.
Öncelikle sürekli etkinlikler yapıldı, ancak zorlayıcı değil, tam tersine sürece kavuşmanın gereklilik iştahı ile her birey kendisini katarak ortamı muhteşem bir bilgi alışverişine dönüştürdü.
‘Kadın erkek sorunu, genel bakış, cezaevleri süreci, Rojova ve devrimci kültür sanat üzerine’ söyleşiler sunumlar oldu. Çok başarılı buldum. Özellikle ‘özeleştirel’ cesaretle durumu irdelemek salt sloganla olmayacağının farkındalığı hoşuma gitti. Zira hakikat en nihayetinde yerini bulacaktı. Devrimci kültür sanat üzerine bir sunum yapmaya çalıştım, ancak şunu anladım ki; herkes benden daha donanımlı ve ciddi bir devrimci kültür sanat bilgisi birikimine sahipti, kısa kestim. Sahneye karşı duyarlılık ve serbest sahnenin önemini de tatilde bile çok net hissettirdiler çok sevindiriciydi.
Müzik akşamlarında sesimi hiçbir ezgide yalnız bırakmadılar. Bildiğimiz bütün dillerde ezgiler okuduk ve halaylar, horonlar çekildi, orta oyunlar oynandı. Ne yalan söyleyeyim Kürt halk halayları ağırlıklıydı muhteşemdi. Ma ne olmuş?
Çay demlikleri sürekli tazeleniyordu, çok başarılıydı, çay deyip geçme iki gözüm. Bu arada yemekler son derece temiz ve lezizdi. Yüz kişiye yemek yapmanın bu kadar bir insanı mutlu edeceğini İsmet abinin yüzündeki tebessümde gördüm. Patlıcan Güveç ve Bulgur Pilavı muhteşemdi herkese teşekkür ediyorum. İsim saymak isterdim ama bazı dostların ismini es geçersem üzülürüm, ondan yazmıyorum. Rakının kıvamı, mezelerin tazeliği, sohbetin şiir tonu, dimağımda kaldı. Çok başarılıydı. Tebrik ediyorum. Kucak dolusu selamlar.


Hasan Sağlam – 24.08.2022

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑