..." /> Başörtüsü takma özgürlüğüyle | Faik Akçay

Makaleler

Published on Ekim 6th, 2022

0

Başörtüsü takma özgürlüğüyle | Faik Akçay


4 Ekim günü,  Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM’de görüşülmeye başlandı.  Aynı gün CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik yasa teklifini TBMM Başkanlığına sundu.

Başörtüsü, türban takmama hakkı, özgürlüğü kadar doğal bir hak. Bunun tartışılması geçmişte de, günümüzde de gereksiz tartışmalar. Devlet yurttaşının ne giyeceğine, başının açık ya da kapalı olup olmamasına karışmamalı. Bunlar kişi özgürlüğünün sınırları içinde kalan eylemler.

Bir kamu kurumunda, burada başı kapalı olanlara hizmet verilemez kuralı getirilemez. Devlet ham başı açık olana, hem kapalı olana eşit ölçüde hizmet vermek zorundadır. Vergi toplarken bunlar arasında hiçbir ayrım yapmadan vergileri toplamakta. Vereceği hizmette de ayrıcalık göstermeden hizmet vermekle yükümlü olduğu bilinmeli.

Önergeyle, başörtüsü takmayı sen daha çok istersin, yok ben daha çok isterim tartışmaları başladı.  CHP’nin yasa önerisinin içeriği olumlu, zamanlaması çok yanlış. Bu önergeyi 1 hafta, 15 gün sonra verin. Sosyal Medya düzenlemesini rahatlıkla Meclis’ten geçirmek için, yönetimde olanlarla, karşılarında olanlar el ele vermişler gibi.

Siyasal sistemin ikiyüzlülüğü

Cumhuriyet tarihi boyunca, değişik inançları baskılayıp Sünni İslam’ı üste çıkarmaya çalışan egemen yapı, bir yandan modernleşme, çağdaşlaşma savlarıyla ülke kamuoyunun ufkunu kaplarken, öte yandan Sünni İslam’ı, Milliyetçiliği, Devletçiliği gizli ya da açık olarak destekler durumda oldu. Avrupa’dan, IMF’den para koparabilmek için Serbest Pazar Ekonomisi uygulama gösterileri sergilerken, planlamacı, devletin ekonominin her yanında olduğu devletçi bir yapının sürmesine çalışıldı. Çağdaş uygarlık düzeyi şarkıları söylenirken, milliyetçi bir yapının örülmesi sağlandı.

Atatürk’ün “çağdaş uygarlık düzeyine çıkış hedefinin” bekçisi olduklarını savunan askerlerin 12 Eylül 1980’de yönetime el koyanların başı olan Paşası Kenan Evren, elinde Kur’anla meydanları dolaşarak ayetler okudu.

Cumhuriyet tarihi boyunca ne konuşulduysa tersi yapıldı, ne yapıldıysa tersi konuşuldu.

Eğitim, bilimselliğin yanından geçmeden, 3 yaşında çocukların Kur’an kurslarına gitmesiyle, İmam Hatip selleriyle dinci yapının beslendiği bir niteliğe kavuşturuldu. Sorgulayan insan yetiştirme yerine uysal, kendi sorunlarının çözümünde bile söz, karar yetkisi olmaktan kaçan edilgen bireyler yetiştirilme yoluna gidildi.

Günümüzde yapılan bu yanlışların meyveleri toplanmakta. Ortaya dökülen bunca çirkinlikler bir sonuç.

 Bu ikircikli gidişin lastikleri patladı. Söylenenlerin tümünün tersine, dinci bir yapıya girilmesinin adımları atıldı. Bu adımlar egemen yapının da işine gelmekte, gelmemiş olsa bu adımlar atılamazdı.  Ülkeyi dinle yönetmek, daha kolay yönetilebilirlik sağlamak için devletçi yapının işine gelmekte. Gelinen nokta bunların göstergeleri.

Yapay gündem oluşturma

Kitle iletişim araçlarını 8 koldan kuşatarak, geniş halk yığınlarının bilgi edinme özgürlüklerini elinden alma çabasının orta yerinde,  başörtüsünü gündem yapmanın gereği olmadığı gibi bu girişimin zamanı da değildi.  Yapay günden yaratıp kitleleri oyalayarak halkın sesini, soluğunu keseceki bir yasal düzenlemenin TBMM’den geçirilmesi kolaylaştırılmamalıydı.  Başörtüsüyle ilgili öneri, bir süre sonra ele alınabilirdi.   Bu sorun bugün ortaya çıkmadı. 100 yıldır açıktan ya da gizli gizli tartışan bir sorunun çözümü için 20 daha beklenebilirdi.

Yasayı geçirmek isteyen AKP-MHP ortaklığı karşısında olanlar, bunlardan daha dindar, başörtüsü kullanmada daha demokrat gözükme çabası içinde çırpınırken, TBMM’den, bu ülke insanının dilsiz, sağır, gözleri görmez yapılmasını sağlayacak, halkın bilgi edinme hakkını elinden almak için çıkartılan bir yasa geçiyor. Kamuoyu bu yasadan çok, türban konusunu tartışır duruma sokuldu.  Tam anlamıyla bir hedef şaşırtma, yapay gündemle halkı oyalayarak, istenilen kazığı atma oyunu sergilendi.

Kitle iletişim araçlarını hiçbir şey yazamaz, söyleyemez,  hiçbir haber yapamaz duruma getirmek, her türlü yolsuzluğun, hırsızlığın, haksızlığın yazılmasının önüne geçmek için hazırlanmış izlenimi veren bir yasanın, muhalefetin gıkı çıkmadan, gerekli karşı duruşlar sergilenemeden TBMM’den geçiyor olması akıl alır gibi değil.

 Bu yasayla gerçek gazetecilik yapmak isteyenler engellenecek, otellerde, yatlarda ağırlanan, karanlık zenginlere övgüler düzmeyi iş edinen, yönetimde olanların önünde dört büklüm olan bu tiplerle, kendini önemli sanana soytarılar ortalıkta gazeteci gibi dolaşmayı sürdürecekler.

Ülkenin, bölgenin en önemli sorunlarından biri durumunda bulunan, insan hak ve özgürlükleri içinde ilk sıraları alan bilgi edinme, düşünce ve anlatım özgürlüklerinin yerle bir edilmesi girişiminin üzeri, kutsal bir dinsel örtüyle örtülmüş bulunmakta. Bu ortamın tozu dumanı içinde, ülkemizin çok kötü günlere doğru sürüklendiği görülüyor.


Faik Akçay – 06.10.2022

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑