Ekoloji

Published on Aralık 11th, 2020

0

Avrupa’nın çöp kutusu Türkiye

Greenpeace Akdeniz, Türkiye’deki plastik atık ithalatının tamamen yasaklanması çağrısında bulunuyor.

France 24 haber kanalı Türkiye’nin güneyinde, Avrupa’dan geri dönüşün için geleb plastiklerin yol kenarlarında yasadışı olarak öbekler halinde atılı görüldüğünü belirtiyor. 

FRANCE 24: AVRUPA’NIN ÇÖP KUTUSU TÜRKİYE

France 24 haber kanalı, geri dönüştürülmek üzere tasarlanan tonlarca plastik ambalajın, geri dönüşüm için Avrupa’nın atık destinasyonlarından biri haline gelen Türkiye’de yasadışı olarak bir kenara atıldığına dikkat çekiyor. Haberde, Türkiye’nin güneyinde Avrupa’dan gelen plastiklerin sahada yasadışı olarak atılmış görüldüğü vurgulanıyor. AFP Türkiye’de geri dönüşüm merkezlerini gezdiğini ve bu gezi sırasında, yol kenarında İngiltere, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan gelen plastik atıkların öbekler halinde durduğunu tespit ettiğini belirtiyor. Adana Çukurova Üniversitesi’nde profesör Sedat Gündoğdu, yasadışı olarak atılmış plastik dağı göstererek AFP’ye “Avrupalı ​​vatandaşların şunu bilmesi gerekiyor: dikkatlice farklı kutulara ayırdıkları atıkların son durağı geri dönüşüm tesisi değil. Atık dağlarının olduğu yer burası”dedi. Geri dönüştürülmesi amaçlanan ithal atık plastiğin ne kadarının yasadışı çöplüklerde kaldığı belirsiz olsa da geri dönüşüm pahalı olduğu sürece bu bir olasılık olmaya devam ediyor yorumuna yer veriliyor. AFP, Interpol’ün, Ağustos ayında küresel yasadışı plastik atık ticaretine suç örgütlerinin artan katılımı konusunda uyarıda bulunduğunu vurguluyor. Greenpeace Akdeniz’in, Türkiye’deki plastik atık ithalatının tamamen yasaklanması çağrısında bulunduğu ve sektörün Türkiye’deki faaliyetlerine ilişkin denetim ve şeffaflık eksikliğine işaret ettiği belirtiliyor. AFP Avrupa’dan ithal edilen tüm plastiklerin yol kenarlarına atılmadığını, ithal edilen plastik şişelerin lif haline getirilerek giysilerde kullanılmak üzere ipliğe dönüştürüldüğünü de yazıyor.

LE TELEGRAMME: MISIR FRANSA’NIN TÜRKİYE’YE KARŞI MÜTTEFİKİ

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından ağırlandı. Paris’teki toplantıda Fransa Cumhurbaşkanı “büyük  Arap ve Müslüman ülkenin başkanına” ziyareti için teşekkür etti. 

Le Telegramme “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Sisi ile birliğini sürdürmesinin nedeni Mısır’ın Türkiye’ye karşı müttefiki olmasıdır” diye yazıyor. Macron, kendisine karşı sürekli hakaret eden ve Fransa’nın bir an önce kendisinden kurtulmasını temenni  eden Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Mısır’ın Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte ana müttefiki haline geldiği yazıyor. 

Le Telegramme, Libya’da Fransa ile Türkiye arasında yaşanan husumette Mısır’ın da Fransa gibi Mareşal Hafer’i desteklediğini belirtiyor. Mısır’ın silah ve uçaklarla desteklediği Hafter’e karşı mücadele veren Trablus hükümeti ise Türkiye ve ordusundan destek alıyor. 

Fransa’nın, öngörmediği bir çatışma durumuna sokan tehlikeli bir sarmal içinde bulunduğu belirtilen haberde, Doğu Akdeniz’de Türk gemileri ile Fransız fırkateynlerini karşı karşıya getiren bu gerilimde, Fransa’nın yanında müttefiki ve müşterisi Mısır’ın yer aldığı vurgulanıyor. Haberde Mısır’ın Fransa’nın silah alanında en önemli müşterilerinden biri olduğuna da dikkat çekiliyor.

COURRIER INTERNATIONAL: LGBT MİLİTANLARININ MÜCADELESİ

Courrier International, Türkiye’de onur yürüyüşüne katılan ve LGBT haklarını savunan ve üç yıla kadar hapis cezası ile yargılanan kişilerin 10 Aralık tarihinde mahkemeye çıkacaklarını yazıyor. 

Uluslararası Af Örgütü’nün raporundan alıntı yapılan haberde, 10 Mart 2019 tarihinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin Ankara’daki kampüsünde önceki yıllarda olduğu gibi LGBT Onur Yürüyüşü düzenlendiği belirtiliyor. Yürüyüşün Yeni Akit gibi gazeteler tarafından “Bu terörist yuvasında, ODTÜ’d,e sapkın eşcinseller ahlaksız yürüyüşlerini düzenlemişlerdir” şeklinde eleştirilere maruz kaldığına dikkat çekiliyor. 

Haberde aynı yıl AKP hükümetine yakın olduğu bilinen üniversite yönetiminin özellikle de rektörün “LGBT grupları, Marksistler, aşırılık yanlıları ve HDP’li” olarak tanımladığı öğrencilere kulak asmadığı da vurgulanıyor. Evrensel Gazetesinin haberinden alıntı yapılan yazıd,a üniversitenin 10 Mart tarihinde yapılan Onur yürüyüşünde kampüse polis çağırdığını ve bir öğretim görevlisi ile 20 öğrencinin tutuklandığı belirtiliyor. 

Gazete Yolculuk’a konuşan 2019 yılındaki Onur Yürüyüşünü düzenleyenlerden Özgür Gür, 2021 yılında kampüs’te bir yürüyüş dahadüzenlemeyi düşündüklerini anlatıyor. Gür, “Üniversite, LGBT öğrencilerine cinsel kimliklerini barış içinde yaşayabilecekleri ve olası aile baskısından kurtulabilecekleri bir alan bulma şansını temsil ediyor. Benim maruz kaldığım gözdağı, bu hak mücadelesinin giderek daha görünür hale gelmesinden kaynaklanıyor. 

Bizi nefretle beslemeye çalıştıkları yeni nesil, istedikleri gibi tepki vermiyor, bu da beni çok mutlu ediyor. ” diyor. Ankara İdare Mahkemesi Onur Yürüyüşü yasağını kaldırmıştı.

7 SUR 7: COVİD VAKALARINDA PATLAMA

Belçikanın 7 gün gazetesinin haberinde, Türkiye’de tavan yapan Covid vakalarından söz ediliyor.  Haberde, “Türkiye’de hayat uzun süre normal seyrinde devam edebildi. 

Yetkililer tarafından paylaşılan rakamlar nispeten kontrol altında görünüyordu. Ancak Kasım ayının sonunda, Covid-19 enfeksiyonlarının sayısı birdenbire günde 6 binden 30 binin üzerine çıktı.” deniyor. Türk Tabipler Birliği’ne göre düzeltilmiş olan rakamlar hala gerçekleri yansıtmıyor. 

Haberde, yoğun bakım ünitelerinin aşırı  kalabalık, yatak sayısnın yetersiz ve doğrulanmış enfeksiyonların gerçek sayısının günde 50 bin civarında olduğu tahminlerine yer veriliyor. 

Die Welt gazetesine konuşan İstanbullu kafe işletmecisi Mehmet Cebe, “Günlük hayatı kapatmak zorunda kalmamak için bize aylardır yanlış rakamlar verdiklerini biliyorduk” diyor. 

Haberde, hükümetin stratejisinin ekonomik krizin vurduğu ülkede insanları “mutlu” tutmak ve satın alma güçlerini kabul edilebilir bir seviyede tutmak olduğu ifade ediliyor. 

Baskılar sonrası vaka hesaplamalarına asemptomatik vakaların da dahil edilmesiyle Türkiye’de bir gecede rakamlarda patlama yaşandığına dikkat çekiliyor. Enfeksiyon eğrisinin aniden fırladığını söyeyen Cebe, ““Bu, hükümetin (kısmi) tecriti haklı göstermesinin tek yolu idi. 

Hep direndi ve bizi bu şekilde devam edebileceğimize inandırdı ”yorumunu yapıyor. Haberde,  orta ölçekli şirketlerin çoğunun en fazla iki ila üç ay dayanmasnın beklendiği, ekonomik geleceğin pek parlak görünmediği ifade ediliyor.

BNE INTELLINEWS: ARTAN İŞSİZLİK VE KAYBOLAN UMUTLAR

Covid-19’un da etkisiyle mevcut ekonomik krizin daha da derinleştiği bir ortamda, Türkiye’de iş bulma umudunu kaybettiğini söyleyenlerin oranı bir yılda yüzde 122.5 artış gösterdi. Intellinews, Bahçeşehir Üniveristesi’nden ekonomist Seyfettin Gürel’in açıklamalarına yer veriyor. Bloomberg’e konuşan ve rakamların eşi görülmediğine dikkat çeken ekonomist, “Coronavirüs döneminde işten çıkarma yasağı, izne çıkarılan yaklaşık iki milyon kişiyi maskelediği için istihdam verilerinde ayrı bir yapay durum var. Yasak kalktıktan sonra büyük bir kısmının işten çıkarılma durumu söz konusu” diyor. Intellinews, işsizlik krizinin Cumhurbaşkanı ve partisi için büyük bir tehdit oluşturmaya başladığını vurguluyor. Gezici Araştırma Merkezi Başkanı Murat Gezici Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Seçmenlerin büyük bir kısmı ekonomik sorunlar yaşıyor. AK parti hükümetinin ekonomi politikaları düşük not almış görünüyor” yorumunu yapıyor. Gezici’nin kasım ayında yaptığı ankete göre, AKP ve iktidar ortağı MHP’ye verilen destek yüzde 45’e geriledi. Aynı ay Metropoll’un yaptığı çalışmaya göre ise ankete katılanların üçte biri ekonominin kötüleşmesinden Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Intellinews gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 24.7 olduğunu ve “ev-gençliği” olarak tanımlanan bu işsiz gençlerin beşte dördünün iktidarı desteklemediklerini yazıyor. İntellinews, gençler “baskı ve sansür nedeniyle seslerini duyuramadıkları için çok sinirleniyorlar” diyor.

LIBERATION: PANDEMİ İLE GELEN YASAKLAR

Uluslararası Demokrasi ve Seçim Desteği Enstitüsü, Idea’nın yayınladığı rapora göre, pandeminin başlamasından bu yana otoriter ülkelerde olduğu kadar çok sayıda demokraside de temel özgürlüklerde bir gerileme yaşandı. Demokrasinin Covid-19’un kurbanlarından biri olduğunu yazan Justine Daniel, haberinde merkezi İsveç’te bulunan enstitünün raporunu paylaşıyor. Rapora göre, demokratik ülkelerin yüzde 43’ü salgın başladığından bu yana özgürlükleri kısıtlayan tedbirler uyguluyor. Enstitü tarafından “melez” ya da “otoriter” olarak tanımlanan rejimlerin yüzde 90’ında ise özgürlüklerde bozulma ve insan hakları ihlallerinde artış kaydedildiği belirtiliyor. Idea’nın gözlemlerine göre 1970’li yıllardan bu yana demokrasi kalitesi açısından eşi görülmemiş bir gerileme yaşanıyor.  Kamudaki özgürlük kısıtlamalarını meşrulaştırmak için ise pandemiye başvurulmuş. Liberation’a konuşan raporun yazarlarından Annika Silva-Leander, “En endişe verici demokrasiler, zaten genç ve zayıf konsolide olmuş veya pandemiden önce zaten kırılgan olan demokrasiler. Böyle on beş ülke belirlendi” diye açıklıyor. Demokratik erozyon belirtileri göstermeyen on “sağlam demokrasi” de parmakla gösterilen ülkeler arasında yer alıyor. Salgınla mücadele için gerekli olmayan önlemler arasında ise basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kısıtlamaları yer alıyor. Rapora göre, gazetecilerin taciz edilmesi, sınır dışı edilmesi veya hapse atılması otoriter rejimlerin yüzde 52’sinde, demokrasilerin ise yüzde 14’ünde yoğunlaştı. Toplamda 81 ülke dezenformasyonla mücadele adı altında basın ve ifade özgürlüğünü kısıtladı.

(artı gerçek)

Tags: , , , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑