Makaleler

Published on Nisan 15th, 2022

0

Anıların Yoldaşlığı ve Muharrem Usta | Hilmi Toy


3 yıl önce yine aylardan Nisan’dı. Yeryüzü yeşillenir, insanın da gözü gönlü çiçeklenir. Günü düşerlerle güzel eyleyelim. Umut işte ne eylerse güzel eyler. Güneşli bir günle Mayıs’a uzatıyor ellerini Nisan. Ellerinde sitem, ellerinde öfke, ellerinde umut bugünden yarına. Sevmek güzelliğinde cıvıl cıvıl yüreğimiz. 3 yıl önce aylardan Nisan’dı. Muharrem Usta vedasını bıraktı bizlere. Gözü sulu Nisan gözlerimizi ıslattı, üşüdü yüreğimiz gidenlerin ardından. 4 yıl önce Şubat sonunda Muharrem Usta’nın anılarında adı “Tatlıcı’dan tadlı haberler” diye geçen Tatlıcı Mamed’i kaybetmiştik. Usta bir tatlıcıydı. 70’li yıllarda “halkın matbaası denilen duvarları geceleri kimi zaman yazılarla kimi zaman da afişlerle süsledikten sonra şafak sökerken sıcak sıcak hazırlayıp pişirip halka halka tencerede kızarttığı tatlıları çıkarır emeğimize saygıyla sunardı biz gençlere. Bazen boya bazen de afişler için gostik parası da verirdi. Bizi gördükçe, bize baktıkça gözlerinin içi gülerdi. 

Tatlıcı’dan bir yıl sonra ise Muharrem Usta’nın acısı düştü 15 Nisan günü yüreğimize.

“Anılara gözlerimizi kapattığımızda hepimiz ölürüz” demişti Rosa Lüksemburg. Çünkü anılar yaşamın toplamı olup hayata tutulan bir aynadır. Gözlerimizi kapatmadan vefanın erdemiyle bakmalıyız anıların tuttuğu aynaya. Muharrem Usta ciddi sağlık sorunları yaşadığı 80’li yaşın basamaklarını tırmanış halinde anılarını yazdı.

Tarihe iz bırakanlardan bir dava insanı Muharrem Usta. işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen halkların kurtuluşu davasına inanan ve ömrünce bunun mücadelesini veren bir insandır. Antepli Usta bir işçidir. Kendini bu davaya adamış, bunun her türlü bedelini ödemiş, bu uğurda çokça baskı, işkence görmüş, çile çekmiş, onlarca kez gözaltına alınıp, hapislerde yatmıştır. 12 Eylül 80 darbesi sonrasında kapatılan ve yöneticileri tutuklanarak yargılanan DİSK ana davasından yargılanmış biridir Usta. Doğal olduğu kadar bilinçli ve örgütlü bir İşçi önderidir.

DİSK Bölge Başkanı Ali Güdücü’nün dediği gibi “hayatında en çok sınıf sendikacılığı ‘suçu’ işlemiştir” Muharrem Usta.

Yayıma hazırladığım Muharrem Usta’nın kitabı “Yüküm Devrimdi – Devrimci Bir Sendikacının Tanıklığı” anılar kitabı 2021 yılının Eylül ayında Usar yayınevinden çıktı ve dağıtıma girerek kitap evlerinin raflarında, “Usar yayıncılık, kitapyurdu, D&R” gibi onlein dağıtım ağlarında yerini aldı. Avrupa’da da bir çok dost ve arkadaşlar dostluğun vefası, anıların yoldaşlığı ile dağıtımına katkı sunup destek verdi. Antep’te çokça emeği geçen, bir kaç dönem yöneticiliğini yaptığı DİSK / Genel-İş Sendikası ile vefalı dostları, arkadaşları ailesinin de katıldığı “Vedanın Değil Vefanın Buluşması” olarak Muharrem Usta’yı anarak kitabın tanıtımını yaptı. 

Birden çok nedenden ve koşullardan ötürü sağlığında yayına yetiştirip emanet bıraktığı anılarını kitap olarak ona armağan edemediğim için yüreğim hep buruk. Yoğun bir çalışmayla Muharrem Usta’nın yaşamına, direnişine ve bir sıra neferi olarak ikircimsiz içinde yer alıp ustalaştığı sınıf mücadelesinin hemen her etabına tanık olan mücadele yoldaşları ve dostlarının paylaştığı anılarını birleştirip ‘Birinci Kitap’ olarak yayımlanması da benim için büyük bir sevinçtir.   

Muharrem Usta bir dava insanı. Dil, din, ırk ve cins ayrımı yapmadan işçi sınıfı davasına inanmış, kişisel hiç bir çıkar gözetmeden işçi sınıfı ve emekçilerin hakları ve sömürü dünyasından kurtuluşu için mücadele eden devrimci bir sendikacı olarak yaşayan enternasyonal bir dava insanı. Dili, dini, ırkı, cinsi farklı olsa da işçi işçidir. Yerlisi göçmeni birdir. Bir sendikacı da i̇şçiler neredeyse orada olmalı, işçilerin çıkarı her şeyden önce gelmeli diyen bir ustadır. Kitap sendikalı yaşam ve sınıf sendikacılığı için sendikal mücadelenin de hem öznesi hem de tanıklığının güncesi gibidir. Suriye’ye sınır Antep Kilis arasında Gidevir (yeni adıyla Ekinli) adlı köyde Zibilin üstünde doğurmuş anası. Okur yazarlığı köyde kendi özel çabasıyla öğrenmiş. Geçim derdinden kendi deyimiyle “kaçağa gitmek mayına gitmek, mayına gitmek ölüme gitmektir” dediği gibi Suriye’ye sınır boyu köylerinde çokça mayına gidip gelmiş. Köyden köye göç etmek zorunda kalan yoksul bir köylüdür ailesi. Köyde gençlik yıllarında ağalık düzenine karşı mücadele etmiş, topraksız köylülerin toprak işgallerine katılmış, köyden kente göçünce de patron sömürü düzenine karşı mücadele etmiş bir ustadır. Patron ağa, bey paşa düzeniyle hiç barışık olmamıştır. Köy yaşamından kent yaşamına, yarıcılıktan tarım işçiliğine, esnafliktan işçiliğe ve sendikal mücadelenin örgütlenmesine fırtınalı olduğu kadar badireli bir yaşamın izini süreceğiniz bir kitap “Yüküm Devrimdi – Devrimci Bir Sendikacının Tanıklığı”.

Kitap, 12 Eylül, gözaltı, yaşanan işkence, direnmenin gücü, tutuklanma, hapishane ve dayanışmanın, yaraları sarmanın, Vefanın vefasızlığın, tüm bunlarla birlikte hayatı sorgulamanın günlüğü gibidir aynı zamanda. Antep’te devrimci mücadelenin hafızası gibidir Muharrem Usta’nın anıları. Okudukça belleğiniz tazelenir, yenilenip güçlenir.

Göletlerin, derelerin, çayların susuzluğu toprağa sinen yağmurların damlalarında. Yüreğin susuzluğu sevginin dağarcığı olan hayatta. Toprağın hasreti su, yüreğin hasreti sevgi. Vefası kadir kıymet bilmekte her zerresinin. Bilinmeli ki, susuzluk önce binbir renkli çiçekleri soldurur, bağı bostanı, çayır çimeni kurutur sonra toprağı çürütür. Vefasızlık insanda kendi değerlerinde yabancılaşma, yozlaşma yaratır, insanı çürütür. Siyasal hareketlerde vefasızlık ise kendi değerlerinden uzaklaşma, maneviyatında yozlaşma, tarihinde inkar ve red ile siyasal çizgisinde sağa sola sapma yaratarak çürütür. Vefa emektir, emeğin maneviyatta biriktirdiği erdemdir. Vefasızlık emeğe saygısızlık, emeğin görünmezliğinde derinleşen olmaktır. Bu kitap, şair ve yazar Nevin Koçoğlu’nun dediği gibi “Vefanın bir kitabı” olarak Muharrem Usta’nın vefasına armağandır. 

70’li yıllarda tanıştığı, yanında “çırak” olarak konumlanmış, İsrail siyonizmine karşı mücadele ve Filistin halkıyla dayanışma amaçlı Filistin’e gidişine yardımcı olduğu yazar Faik Bulut “… Mesleğinde bana ustalık yapan ama sonradan çevresinin halk önderi, devrim yolunda kendince bir hayat ustası olan ‘Meerrem Usta,’… manevi anlamıyla yaptıkları, tecrübesi, yaşamı ve devrime inancı açısından geride kalanlar için gerçek rehber, yerel öğretmen ve yol göstericidir… ” diyor.

Bir ülkede devrim gelişip güçleniyorsa, kitlesiyle buluşup bütünleşiyorsa Muharrem Usta gibi devrimin yükünü taşıyanların sayesindedir. Devrimin suyunu derelerden çaylardan ırmaklara onların emeği taşıyor. Bunun değerini bilince çıkarmalıyız. 

“Yüküm Devrimdi – Devrimci Bir Sendikacının Tanıklığı” kitabının birinci baskısı geniş bir okur kitlesinin sahiplenmesi, alıp okuması sonucu tükenmek üzere. Tanıyan tanımayan ama alıp okuyan görüşebildiğim hemen her okur ilgiyle beğenip güzel, moral verici paylaşımda bulundu. Kitap olumlu tepkiler aldı. Dönemin tanığı olan kimi dost ve arkadaşlar kitapta kimi yanlış hatırlamadan kaynaklı azda olsa maddi hatalar olduğunu paylaştılar. İkinci baskıda hem tasih hem de bir kaç maddi hatayı da düzeltip yayına sunacağız. Şimdi kitabın İkinci Baskısı için hazırlık yapıyoruz. İkinci baskı Mayıs ayında çıkacak. Muharrem Usta’nın vefatının üçüncü yılında anısına saygıyla sevgili okurların ilgisine ve bilgisine sunmanın sevinciyle paylaşmak istedim. Kitap onurla vedasını bırakanlara bir armağandır.

Aylardan Nisan. Nisan’ın onbeşi. Gözü sulu bir güne uyandık. Ağlatan değil ağlayan bir gün. “dokunma keyfime” halinde yani. Zaman dersen mevsimi içiyor. Bizi sorarsan gidenlerin ardından anılarına yaslandığımız bir zaman. Ve benim “Sevdiğim çiçek adları gibi, sevdiğim sokak adları gibi, ve tüm sevdiklerimin adları gibi, adınız geliyor aklıma” dediğim bir zaman. Öğreten olduğu kadar öğrenenlere saygılar selamlar…


Hilmi Toy – 15.04.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑