Kültür-Sanat

Published on Haziran 28th, 2021

0

Ağaçkakan: Görmezden gelinmek hafif kalır, yok sayılıyoruz!

“Şikayetçi olmaktan utanıyordum biraz, ama artık sabır gösterebileceğim raddeyi geçtim. Kelimelerle anlatamayacağım kadar öfkeliyim” diyen rapçi Ağaçkakan, müzisyenlerin yok sayıldığını söylüyor.

“Benden öncesi tufan, sonrası umrumda” diyor yeni yayınladığı “Bir Nevi Aksesuar” isimli şarkısında Ağaçkakan.

Şarkıyı sosyal medya hesabından paylaşırken bile, “Öyle bir gündem ki şarkıyı paylaşmaya utanır hale geldim” notunu ekliyor. Biraz da bu nedenle sesini çıkarmaktan geri kalmıyor, kalamıyor belki de.

Burkay Yalnız, sahne ismiyle Ağaçkakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur” sözlerini protesto etmek için Kadıköy’de konser vermek istemiş, 6 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan 2 saat sonra serbest bırakılmıştı.

Ağaçkakan anlatıyor:

“Şikayetçi olmaktan utanıyordum biraz, ama artık sabır gösterebileceğim raddeyi geçtim. Kelimelerle anlatamayacağım kadar öfkeliyim.”

TIKLAYIN – Enstrümanlarını satıyor, memleketlerine dönüyorlar

TIKLAYIN – “Salgın müzisyenlerin hayatlarını rezil etti”

TIKLAYIN – Müziksizlik normalleştirilemez!

TIKLAYIN – Kaşık Mustafa: 55 yıllık müzisyenim ilk defa sokaklarda çalıyorum

“Kendi içine doğru yolculuğa çıkmayanlardanım”

Salgın, sahnelerden uzak kalmanın dışında nasıl etkiledi müziğinizi? Aslında herkesin kendi içine döndüğü bir zamandı ve bir müzisyen için daha yaratıcı bir dönem oldu diyebilir miyiz? “Kendiliğinden” albümü de bu dönemde çıktı…

Ben kendi içine doğru bir yolculuğa çıkmayanlardanım pandemi döneminde. Normale kıyasla biraz daha fazla okuyup, yazmak ve içmek dışında bir şey katmadım da kendime sanırım. (gülüyor) Albüm fikri çok uzun zamandır yapıldığı için yazacağım konular üç aşağı beş yukarı kafamdaydılar. Fakat elbette içinde bulunduğum durum ve bu durumun yarattığı psikolojik hasar muhakkak albüme ve yazdıklarıma sirayet etmiştir. Sadece ben baktığımda göremiyor, tahlil edemiyorum şimdilik. Birkaç sene sonra tekrar sorarsanız bana bu soruyu belki fikrim değişmiş olur.

“Berbattan hallice”

“Kendiliğinde” yer alan “2019 da berbat yıldı” şarkısının çağrışımıyla sormak isterim, 2020 nasıl bir yıldı bir müzisyen için? 2021 nasıl geçiyor? Son bir buçuk yılı nasıl yaşıyorsunuz?

Berbattan halliceydi. Pandeminin ilk patlak verdiği zamanlar albümle uğraştığımdan sebep olsa gerek pek dert etmemiştim. Stüdyoya kapanıp bütün iç sıkıntımı ürettiklerime kanalize etmeye gayret ettim. Sonra zamanla işin rengi de, benim ruh halim de ziyadesiyle değişmeye başladı. Yaşadığım sıkıntıları misliyle tecrübe eden insanlar olduğu için şikayetçi olmaktan da utanıyordum biraz açıkçası ama artık sabır gösterebileceğim raddeyi geçtim. Kelimelerle anlatamayacağım kadar öfkeliyim, sinkaflı konuşmak zorunda kalırım.

Ankara, Samsun, Eskişehir son olarak da İstanbul…
“Bir yere ait hissedememe durumu
“Her kentin kendine ait bir temposu, işleyişi, demografik yapısı, sosyo ekonomik gerçekleri var. Alt-orta sınıfa mensup bir aileden geliyorum. Dolayısıyla yaşadığım şehirlerin şu herkesin ağzına dolamayı çok sevdiği getto denilebilecek yerlerinde geçti çocukluğum ve gençliğim. Bu karmakarışık ama kendi içinde düzenli yerleri birinci elden deneyimleme şansına nail oldum. Ama en çok bir yere ait hissedememe durumunu yarattı bende. Rap şarkılarda duyulur hep, müzisyenler mahallelerini, semtlerini, şehirlerini temsil ederler bir nevi ya da bu iddiada olurlar. Bende o refleks hiç gelişmedi.
 
  

Pek çok kişi mağdur oldu ama müzisyenler, sanattan geçimini sağlayanlar için durum biraz daha farklıydı sanki. Yani söylenen sözler, üretilen söylemler… Türkiye şartlarında yaptığınız iş nedeniyle, görmezden gelindiğinizi düşünüyor musunuz?

Görmezden gelinmek hafif bir tabir bile sayılabilir. Yok sayılıyoruz. Evvelinde üstü kapalı şekilde “olmasa da olur” denen müzisyen ve sanatçılara artık “avaz avaz olmasanız daha iyi olur” denmeye başladı adeta. Bu yeni olan bir şey de değil. Yaşanan her felakette bütün diğer sektörler normal işleyişine devam ederken bizden fedakârlık yapmamız isteniyordu zaten. Çoğu insan toplumsal baskı yüzünden böyle günlerde konserlerini iptal etmek zorunda kalıyordu. İslamcı bir egemen sınıf tarafından yönetiliyoruz, bence bunu çok uzun süredir yapmayı istiyorlardı. Şimdi kendilerince makul bir bahaneleri oldu yalnızca.

“12 yasağı devam edecek olursa…”

Cumhurbaşkanının “Müzikle ilgili sınırlamayı 24.00’e çekiyoruz” açıklamasını protesto etmek istediniz ve gözaltına alındınız. O gece yaşadıklarınızı anlatır mısınız? Açıklama sonrası neler hissettiniz? Öfkeli olduklarınız var mı?

Ben şahsın açıklamasını duyduğumda sinirden deliye döndüm. “Kusura bakmasınlar” lafını görmek beni tetikleyen şeydi. O an yanımda olan M4NM’den arkadaşlarımla kusura baktığımızı göstermemiz gerektiği hususunda konuşuyorduk, sonra buna verilecek reaksiyonun sıcağı sıcağına olması gerektiğine karar verdik ve ufak bir çağrı yapıp ekipmanları toparlayıp parka gittik. Henüz biz hazırlıklarımızı yaparken de kutsal kolluk kuvvetlerimiz 5, 6 araçla alana geldiler, gerisini biliyorsunuz zaten. İki üç şarkı söyleyip dağılmayı planlıyorduk, olduramadık. Fakat amacına ulaştığı kanaatindeyim ben. Eğer 12 yasağı devam edecek olursa da bunu yapmaya sürekli devam edeceğim.

Canlı konserlerle ilgili programlar, duyurular gelmeye başlıyor. Sizin konser programınız belli mi? Ne gibi projeler, planlar var önünüzde?

Hayır, henüz bana gelen bir teklif yok. Belki de organizatörler biraz arıza biri olduğuma kani olmuştur ve uzak durmayı tercih ediyordur. Şaka bir yana, bundan önce de yaz dönemlerinde çok konser vermiyordum. Bu mevsime ait olmayan bir müzik yapıyorum galiba.

(Ayşegül Özbek – Bianet)

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑