..." /> 5 kıtadan kadınlar Tunus’tan haykırdı: Hayallerimizi birlikte gerçekleştireceğiz | L. Michel Destan

Makaleler

Published on Eylül 15th, 2022

0

5 kıtadan kadınlar Tunus’tan haykırdı: Hayallerimizi birlikte gerçekleştireceğiz | L. Michel Destan


Tunus’ta  4-9 Eylül’de  gerçekleştirilen 3. Dünya Kadın Konferansı coşkulu bir şekilde sona erdi. 42 ülkeden 93 delegenin ve 450 katılımcının yer aldığı  konferansta  bazı delegeler vize ya da devletlerin engelleme politikaları nedeniyle konferansa katılamadı. Delegelerin yaş ortalamasının 37 olduğu konferansta, 5 kıtadan 52 kadın örgütü temsil edildi.

Farklı coğrafyalardan bir araya gelen devrimci, sosyalist, militan kadınlar ve LGBTİ+’lar  konferans boyunca  kadınların ülkelerindeki durumları ve buna karşı yürüttükleri özgürlük mücadelelerini anlattılar.  Ama en çokta kadınların erkek egemen kapitalist sistemde yaşadığı, erkek ve devlet şiddetine, tecavüze, açlık ve yoksulluğa, işsizliğe, artan enflasyona, ekonomik ve siyasi krizlere, ücret eşitsizliğine, kadın cins katliamlarına, ekolojik krize, emperyalist savaşa ve insan ticaretine, mültecilik ve göç yollarında yaşanan insanlık dramlarına değindiler.

Yapılan sunumlarda Afrika kıtası delegeleri kadın sünnetlerini ve genç kadınların eğitim yoksunluğuna, çocuk yaşta zorla evliliklere, çocuk annelere ve su krizini öne çıkardı. Latin Amerika delegeleri politik tutsakların durumuna ve emperyalist militarist güçlerin istihbaratlarının devrimci güçlere yönelik baskı ve takiplerine vurgu yaptı. Ortadoğu delegeleri Filistin’in, Kürdistan’ın ve Afganistan’ın güncel politik durumunu kadın özgürlük mücadelesi ile bağı çerçevesinde  aktardı. Rojava kadın devrimi deneyimi, Afganistanlı ve Filistinli kadınların direnişleri coşkulu bir şeklide salona yansıtıldı. Asya kıtası tarım ve tekstil sektöründeki kadın işçilerin sorunları, grev ve direnişlerin üzerinde yoğunlaştı. Avrupa kıtası delegeleri ekonomik kriz, eşit işe eşit ücret, işçi grevleri, emperyalist savaşlar, Ukrayna savaşının sonuçlarının yansıması, artan yoksulluk, mültecilik  konularını öne çıkardı.

Konferansa Ortadoğu ve Avrupa üzerinden katılan Türkiyeli ve Kürdistanlı delegelerin katılım oranı ve etkin gücü dikkat çekti. Türkiye’den SKM, TJA, EKA ve otomotiv işçileri sendikasında direnişçi kadın delegeler katıldı. Avrupa’dan SKB, ZORA, Yeni Kadın, ADHK’lı ve BİR-KAR’lı kadınlar konferansa ve atölyelere etkin katıldı.

Konferansta yapılan 31 atölye çalışmasının belli başlıkları arasında “LGBTİ hareketi ve kadın mücadelesinin ittifak ilişkisi”, “Göç ve küreselleşme”, “Kadın devrimi ve Rojava kadın devrimi deneyimi”, “Kadının ev içi emeğinin ücretlendirilmesi ve 8 Mart kadın grevi”, “Şiddetten arındırılmış Rosenberg modeli”, “Kadın özgürlüğü yeni perspektifler, “Feminizme bürünmüş oportünizm”, “Kürt kadın isyanı”, “Özsavunma”, “Savaş aracı olarak tecavüz”, “Antiemperyalist mücadele ve kadın”, “Ekolojik kriz ve kadın”, “Tarım işçisi kadınların sorunları”, “Genç kadınların sorunları”, “göçmen kadınların sorunları”, “patriarkal sistem”, “eşit işe eşit ücret mücadelesi” yer aldı.

Atölye ve delege sunumlarında yürütülen tartışmalarda var olan sorunlarının temel kaynağının kapitalizm olduğu tespiti öne çıktı. Sınıf mücadelesinin temel alınması ve kadın özgürlük mücadelesinin proletaryanın kurtuluş mücadelesi ile iç içe geçtiği aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesinin proletaryanın sınıf mücadelesinin yerine koymanın oportünizm olduğu vurgusunun yapıldığı konuşmalar oldu. Ayrıca dünya kadın hareketinin kapsayıcı olması, kadın özgürlük mücadelesinin gelişimi ve etkinliği içinde feminist kadın hareketinin, komünist kadın hareketinin buluşma alanlarının zorunluluğu da öne çıktı.

Konferansın iki günü boyunca yapılan atölyelerde çıkan sonuçlar ve sonuç bildirgesine dahil edilmek istenilen karar önergeleri genel kurula sunuldu ve üzerinde tartışmalar yürütüldü.

İdeolojik tartışmanın keskin olarak yürütüldüğü atölyelerden biri “Kadınların Kurtuluşu için Yeni Perspektifler – Gerçek Sosyalizm mi, Feminist Paketlenmiş Oportünizm mi?” oldu.

MLPD Başkanı Gaby’nin sunum yaptığı atölyede krizler, savaş, kaçış, şiddet, çevresel yıkım, enflasyon ve artan yoksullukla birlikte dünyada kadınların içinde bulunduğu acil sorunların çözümüne  ne tür cevaplar  verilebilinir, perspektifleri ne olmalı soruları öne çıktı.

Ücretli emeğin kapitalist sömürüsüne karşı mücadele ile kadınların kurtuluşu için mücadele arasındaki bağın ayrılmaz olduğu fikrinde ortaklaşıldı.

Aynı zamanda  işçi sınıfının varlığını ve sınıf mücadelesindeki öncü rolünü reddeden postmodernizmin burjuva teorisinin de kadın hareketi üzerinde etkisinin varlığına ve feminist hareketin bazı kesimlerinin açıkça kadın hareketinin işçi hareketinden ayrılması çağrısında bulunduğuna değinildi. Özellikle Avrupa’da ve dünyada artan antikomünizm, sosyalizmin  artık bittiği propagandalarına karşın sosyalizmin güncelliği ve devrimin zorunluluğu üzerine ortaklaşıldı.

Atölye çalışmasında göze çarpan bir başka nokta ise sunum yapan kişinin görüş ve düşüncesinden farklı ya da aykırı konuşmalara tahammülsüzlük öne çıktı. Sunum yapan kişinin kendi parti ve bakış açısının propagandasını yapması anlaşılır olsa da demokratizmin yaşam bulması noktasında özenli davranmanın önem arz ettiğine dikkat çekildi.

Konferans’ta  Marksist-Leninistler, işçiler, feminist sosyalistler, partisiz örgütlü kadınlar ve taşradan gelen kadınlar, tarım işçileri, genç kadınlar, LGBTİ+ ideolojik bakış açıları çerçevesinde tartıştılar. Konferans süreci boyunca yapılan sunum ve konuşmalar bazen iç dökmeye, bazen de birbirini tekrarlayan  konuşmalara dönüştü. İdeoloji olarak içeriği dolu, yeni perspektiflerin ve mücadele yöntem ve araçlarının geniş bir bakış açısıyla tartışılmasında sığlıklar yaşandı. Bazı kadın örgütleri sadece kadın özgürlük mücadelesine kendi ülke coğrafyalarıyla sınırlandırıp örgütsel propagandaya dönüştürdü.

Bazı  kadın örgütlerinin kadın özgürlük mücadelesini tanımlarken “erkeklerle sorunum yok” ifadelerine sık sık baş vurması devrimci kadın cins bilincinin oluşmasında, toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil sistemde erkek cinsinin oynadığı roller konusunda kafa karışıklığı olduğu göze çarptı. Kadın özgürlük mücadelesinde iddialı olduğunu ifade ederek “kadın erkek el ele mücadeleye, özgürlüğe” şiarının günceliğini tartışmada cesaretten yoksun ve tutuk olduğu gözlendi. Özellikle Alman delegasyonu kadın devrimi, kadın isyanları ve patriarkal sistemde maçoizme karşı mücadelede farklı ideolojik duruş gösterdi ve konferansta bunun baskın eğilim olarak çıkması için tartışma yürüttü. Kadın delegelerin bir kısmı iç demokrasinin yeterince işletilmediği noktasında eleştiriler sundu.

Önümüzdeki süreçte komünist ve sosyalist kadınların kadın özgürlük mücadelesinin ihtiyaçları, durumu, perspektifleri, ittifak güçleri,  ideolojik bakış açısındaki farklılıklar üzerine yoğun bir tartışma ve araştırma yapması gerektiği ortada.

Konferansın sonuç bildirgesinde yer alan  ve Nepal’de yapılması planlanan “kadın devrimi, sosyo-ekolojik dönüşüm, sosyalist devrim ve emperyalizmi nasıl yeneriz” konulu ideolojik ve teorik tartışmaların yürütüleceği konferansa  güçlü bir hazırlık  şimdiden başlatılmalı. Konferansın son  günü  bir araya gelen kıta delegeleri, kıta konferanslarının tarih ve yerini,  konferans hazırlıkları için koordinatörleri belirlediler.  Bundan sonraki süreçte konferansın hazırlıklarında etkin rol alma  kıta ve merkezi koordinasyonlarında yer alma komünist kadın çalışmasını güçlendirmede etkili bir rol oynayabilir.

Dünya Kadınlarını bir araya gelebileceği bilgi ve deneyimlerini paylaşacağı, birbirine dokunacağı, dayanışma örgütleyeceği böylesi konferanslara ihtiyaç olduğu bu konferansa ta çarpıcı bir şekilde görüldü. Kadınların özgürce tartışacağı, üreteceği, deneyimlerini paylaşacağı, ideolojik tartışmaları yürüteceği özgür kürsüler yaratmanın ihtiyacı delegelerin adeta söz alıp sorunlarını dile getirme, sesini duyurma ve uluslararası dayanışma sağlama çapalarında da görüldü. Abartısız bir şekilde katılımcı kadınlar söz alıp kendilerini ifade ettiler, kapasiteleri oranında ideolojik tartışma yürüttüler. Her ne kadar birbirini tekrarlayan konuşmalar yapıldıysa da kadınların özgüveni ve özgürce kendilerini ifade etmeleri çok önemli bir artıydı. Konferansta kadınlar birbirlerinin duygularına  dokundu . Yer yer kadınların yaşadığı acıların ağırlığı altında katılımcıların nefesi kesildi ve gözleri doldu. Ama kadınların acıların gerçekliği gibi mücadeleye giden yol yani sınıfsız sömürüsüz ve cinsiyetsiz bir dünya için devrim ihtiyacı da bir gerçekti. Ve kadınlar şöyle seslendi. “Hayallerimiz gerçek ve gerçekleşecek” dedi.

Konferansa damga vuran en önemli nokta ise genç kadınların özellikle ZORA’nın katılımı oldu. Tartışmalarda yer alıp teknik, çeviri, atölye çalışmalarında etkin rol alıp kürsüleri kullanıp konferansa dinamizm kattılar. Bu da  önümüzdeki kadın konferanslarında genç kadın çalışmasının önemini ve katılımının  ne kadar elzem olduğunu gösteriyor.

Konferans’ta sözler, öneriler, tartışmalar belki yarım kaldı ama artık şimdi pratik zamanı. Sonuç bildirgesinde yer alan taban kadın kitlelerini örgütlemek, bilinçlendirmek, konferansın sonuçlarını iletmek 8 Mart, 1 Mayıs, 25 Kasım ve dünya barış günlerinde kadın kitlelerine ulaşmak için hummalı bir çalışma yürütme vaktidir.

Emperyalist savaşlara karşı antiemperyalist ve antifaşist mücadelesini yükseltmek kadın kitlelerini bunun bir parçası yapmak ve gelecek güzel günler için sosyalizmde inat etme vaktidir.


L. Michel Destan – ETHA – 13.09.2022

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑