Ekoloji

Published on Eylül 21st, 2022

0

21 Eylül Tek Tip Ağaçlandırmaya Karşı Mücadele Günü

Daha çok plantasyonlara karşı verilen direnişlerin ilham olduğu 21 Eylül’de, ormansızlaşmaya neden olan endüstriyel ağaç üretimlerinin dünyaya verdiği zarara dikkat çekiliyor.

Özel ağaçlandırma gibi tek tip ağaçların dikilmesiyle oluşturulan plantasyonlar (ticari ve sanayi amaçla büyük ölçekle bitki üretimi için kullanılan tarımsal alan ve işletme) dünyanın birçok ülkesinde ekolojik ve sosyal bir sorun olarak ele alınıyor.

Ekoloji örgütü ve toplulukları, hem plantasyonlarla mücadele etmek hem de iklim krizine dikkat çekmek için 21 Eylül gününü, “Tek Tip Ağaçlandırmaya Karşı Mücadele Günü” ilân edilmesini talep etti.

İlk kez 2004’te dile getirilen talebe Dünya Yağmur Ormanları Hareketi (WRM) de yayılması için destek verdi.

Günün, 21 Eylül olarak seçilmesinin nedenlerinden biri ise bu tarihte Brezilya’da toplu ağaç dikimlerinin yapılması.

Arbor Day (Ağaçlandırma/Ağaç Dikme Günü) olarak da bilinen gün, Brezilya’da resmi tatil değil; fakat özellikle ülke çapındaki okullarda çeşitli ekolojik faaliyetlerle kutlanıyor.

Endüstriyel ağaç üretimi

Plantasyonlarda etkili olan endüstriyel ağaç üretimi özellikle Afrika, Güney Amerika ve Asya Pasifik ülkelerinin hızla ormansızlaşmasına neden olan bir teknik.

Hızlı büyüyen ve enerji, yağ ve gıda sanayi için kullanılan hammaddelerinin temin edilebileceği ağaçların üretilmesine yarıyor.

Çikolata, fıstık ezmesi, bisküvi gibi birçok gıdada; hijyen, kozmetik ürünlerinde kullanılan ve diğer bitkisel yağlara göre daha ucuza mal edilen palm yağı, plantasyonlarda üretiliyor. Küresel ölçekte tanınmış markaların yer aldığı endüstriyel mobilya üretimi de benzer bir arka plana sahip.

Günümüzdeki plantasyonlar daha çok coğrafi keşifler sonrasında oluşan işletmeler.

“Aynı anda ses veriyoruz”

Zafer Ülger’in, 2018’de Başlangıç Dergi’de yayımlanan “Tektip ağaçlandırmaya karşı dayanışma günü” başlıklı yazısından alıntılıyoruz.

“Bugün ormancılık etkinliği adıyla yapılan, endüstriyel kapitalizmin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin üretimine adanmış ağaç tarlaları da ekosistemin üretken yeteneklerini ve geçmiş birikimini (su, organik madde vs.) çalarken aynı anda o coğrafyada yaşayan halkların geleneksel kullanım haklarını da soymasına aracılık ediyor.

“Latin Amerika’da, Afrika’da, Asya’da endüstriyel ağaçlandırmalara karşı yükselen bir tepki dalgası var. Gıda endüstrisinin gözdesi palm yağı için üretilen palmiye ağaçları, hızlı gövde yaptığı için ağaç sanayinin sevdiği okaliptus, iğne yapraklı türlerin kendilerine yabancı doğalarda ürettirilme çabaları hem o ekosistemlere hem de orada bu doğanın ürünlerine bağımlı insanlara, topluluklara ağır zararlar veriyor. Bu ağaç plantasyonları bir yandan orman statüsünü taşıyarak FAO’un (Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü) orman alanı istatistiklerinde yer alıyor, diğer yandan genellikle yaşlı ormanların üzerine, sulak bölgelere kurularak gerçek orman alanlarını ya da tarım alanlarını yok ediyorlar. Monopol kapitalizminin ağaç plantasyonları, endüstriyel destek dışında yaşayamayan, o doğa içinde kendi başına bırakıldığında ikinci kuşağının devamı bile belirsiz olan kendine yetemeyen, bağımlı bir doğa yaratıyor.

“Kapitalist monokültür fidanları çizgisel bir matematikle toprağa yerleştirirken, bu askeri alaylara benzeyen genç ağaç tarlaları hızlı bir gövde artışına sahip oldukları için tercih edilen türlerden oluyorlar. Bu plantasyonların sahipleri FAO gibi uluslararası kurumlarda, orman yetiştirici olarak finans alıyor, bu güvenceyle kendisine direnen köylüleri devlet zoru kullanarak kendi coğrafyalarında sürgün ediyorlar. Yoğun su kullanımıyla suları tüketen, ağır gübre kullanımıyla toprağı zehirleyen bu çeşit ağaç tarlaları orman ve bu faaliyetler de ormancılık sayılamaz.

“21 Eylül’de, dünyada aynı anda ses veriyoruz. Monokültür ağaç tarımı ormancılık değil, ağaçların sermaye ve devlet eliyle tek tipleştirilmesinin ürünüdür.”

(Bianet)

Foto: Pixabay

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑