Açıklama

Published on Ocak 28th, 2022

0

15’lerin bayrağı komünizm mücadelesinde dalgalanıyor

Kemalist rejim, Mustafa Suphileri yeni kurdukları burjuva iktidarları için en büyük tehlike  görüyordu. Komünist fikirlerin halk kitleleriyle buluşmasını engellemek için TKP yöneticilerini katletmeye karar verdiler. Mustafa Kemal, Ankara hükümetine bağlı Doğu Kuvvetleri’nin komutanı Kazım Karabekir’e telgraf çekti. Komünist partinin Anadolu topraklarında büyümesinden duyulan endişenin “Ankara’da komünizm cereyanları” olduğu şeklinde dile getirildiği mesajda, “Bakü Türk Komünist Fırkası reisi Mustafa Suphi’nin bu cereyanları körüklemesi sakıncası akla gelmektedir” ifadeleri yer alıyordu. Birkaç gün sonra toplanan TBMM toplantısında komünizm “bulaşıcı hastalık” sözleriyle tarif edilirken, önlem alınması vurguları yapılıyordu.

Kemalist rejim, bir devlet politikası olarak Ermenilere, Kürtlere, Rumlara ve Alevilere karşı sayısız katliam gerçekleştirdi. Katliam politikası devrimci komünist öncüleri de hedef aldı.

Farklı zamanlarda işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesine öncülük yapan Paramazlar ve Mustafa Suphiler gibi devrimci önderler, devlet eliyle katledildi. Örgütledikleri hareketler ortadan kaldırılmak istendi.

Suphiler ve Paramazlar bu topraklarda yeni bir sosyalist damarı temsil ediyorlardı. Ermeni soykırımının ilk dönemlerinde katledilen Paramazların ardından, sonraki yıllarda komünistlerin birliğini sağlayarak mücadelelerine daha güçlü bir seyir kazandırmak için yola çıkan Mustafa Suphiler önemli bir odak haline gelmişti.

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Mustafa Suphi ve Ethem Nejat öncülüğünde 10 Eylül 1920 tarihinde Bakü’de 1. Kongresini topladı. Kongreye 51’i Türkiye ve Kürdistan’ın çok sayıda il ve ilçesinden toplam 71 delege katılmıştı. İzmir ve Adana delegeleri savaş koşulları nedeniyle kongreye gidememişti.

Ethem Nejat ve Hilmioğlu Hakkı’nın farklı kentlerde birbirlerinden bağımsız faaliyet yürüten komünist grupların birleşmesi için verdikleri öneri, kongrede oybirliği ile kabul edildi. Bu, TKP’nin komünistlerin birliğini sağlama konusunda birleştirici rolünün somutlaşmasıydı. Kongrede TKP’nin Merkez Komitesi’ne Mustafa Suphi, Ethem Nejat, İsmail Hakkı, Hilmioğlu Hakkı, Nazım İbrahim ve Süleyman Nuri seçildi. TKP kurucuları arasında Anadolu şehirlerinde kitle mücadelesi yürüten çok sayıda delege vardı. Türkiye ve Kürdistan delegelerinin etkinliği sonucu ülkeye dönme fikri karara bağlandı. Kongrede alınan karar, “Fırkanın Anadolu’ya nakli” şeklinde tarif edilmişti. Aralık ayına kadar bu doğrultuda hazırlık ve planlamalar yapıldı. “Şark Şubesi” TKP’nin kuruluş dönemi ve alınan kararlar konusunda III. Enternasyonal’i de bilgilendirdi. Kongre öncesinde olduğu gibi sonrasında da çok sayıda partili, propaganda, örgütlenme ve istihbarat çalışmaları için Türkiye ve Kürdistan’a gönderildi.

TKP önderliği resmi gidişlerini planlamak için toplantılar yaptı. TKP, kuruluş temellerinde halklar arasında ayrım yapmadı. Biri, ülke içindeki Kürt, Ermeni ve Türk işçi, köylü ve aşiretlere, ikincisi Rus ve Avrupa proletaryasına seslenen bildiriler kaleme alındı. TKP’nin görüşlerini yaymak amacıyla bir gazete çalışması başlatıldı.

Mustafa Suphi ve 15’lerin yolculukları 19 ve 23 Aralık’ta iki kafile halinde başladı. İlk grupta TKP Genel Başkanı Mustafa Suphi ve Genel Sekreteri Ethem Nejat ile beraber yayın sorumlusu Hilmioğlu Hakkı, istihbarat sorumlusu Nazım İbrahim’in de aralarında olduğu 28 komünist yer alıyordu. Mustafa Suphi ile evli olan Maria (Meryem) Kars’ta buluşan grupta yer alan tek kadın komünistti. On kişilik bir grup Novorososki üzerinden gizli biçimde Karadeniz ve Diyarbakır’a gönderildi.

Kemalist rejim ikiyüzlü bir politika izledi. Mustafa Suphi ve arkadaşları, 28 Aralık 1920 tarihinde Kars’ta resmi tören ile karşılandı. Ankara’ya nasıl gideceklerini ayarlamakla ilgilenen Kazım Karabekir, Mustafa Suphileri üç hafta bu kentte tuttu.

Kemalist rejim, Mustafa Suphileri yeni kurdukları burjuva iktidarları için en büyük tehlike olarak görüyordu. Komünist fikirlerin halk kitleleriyle buluşmasını engellemek için TKP yöneticilerini katletmeye karar verdiler.

Mustafa Kemal, Ankara hükümetine bağlı Doğu Kuvvetleri’nin komutanı Kazım Karabekir’e telgraf çekti. Komünist partinin Anadolu topraklarında büyümesinden duyulan endişenin “Ankara’da komünizm cereyanları” olduğu şeklinde dile getirildiği mesajda, “Bakü Türk Komünist Fırkası reisi Mustafa Suphi’nin bu cereyanları körüklemesi sakıncası akla gelmektedir” ifadeleri yer alıyordu.

Birkaç gün sonra yapılan TBMM toplantısındaki konuşmalarda komünizm “bulaşıcı hastalık” sözleriyle tarif edilirken, önlem alınması vurguları yapılıyordu.

Kars’taki bu bekletme, kanlı bir katliam planının hazırlıklarının yapılması içindi. Mustafa Suphi’nin, kemalist rejim temsilcileri ile yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç çıkmadı. Son olarak görüşülen Kazım Karabekir’in yanıtı, “Ya hepiniz Erzurum üzerinden giderek halkın gidişatını görürsünüz, veyahut Ankara’ya gitmekten vazgeçer, Bakü’ye dönersiniz” şeklinde oldu. Görüşmede grubun ikiye bölünerek gitmesi konusunda anlaşıldı. İlk grup 14 Ocak günü Erzurum’a gitmek için yola çıktı. Mustafa Suphi grubun Erzurum’a ulaştığı haberini alınca 16 Ocak’ta yola çıktı. Kazım Karabekir’in Ankara’dan aldığı talimatla başında yer aldığı katletme planı, Erzurum ve Gümüşhane valilerine gönderdiği mesajla hayata geçirilmeye başlandı. Öncesinde antipropagandası yapılan TKP heyetinin yoluna çıkan güruhlar, “din, namus, mülk elden gidecek” şeklinde söylemlerle Maçka’dan Trabzon’a kadar saldırılar gerçekleştirdi.

Mustafa Suphi ve arkadaşları, Trabzon’da Yahya Kaptan komutasındaki katillere teslim edildi. Silahları alınan komünistler, Karadeniz’e açılmak üzere bir motora götürüldü. Hemen arkalarından açılan ikinci motorda Yahya Kaptan’ın emrinde bulunan Faik Reis ve çetesi vardı. 28 Ocak’ı, 29 Ocak’a bağlayan gece 16 komünistten 15’i, Sürmene açıklarında Maria’nın gözleri önünde süngülerle katledildi. Elleri ayakları bağlanarak Karadeniz’in hırçın sularına atıldı.

Bu kanlı saldırıda Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Aşçıoğlu Bahaeddin (Muallim), Kasım Hulusi, Kıralioğlu Maksut, Hilmioğlu İsmail Hakkı (Doktor), Ahmetoğlu Hayrettin (Nefer), Hakkı Bin Ahmet Ali (Topçu Yüzbaşı), Emin Şefik (Mühendis), Tevfik Bin Ahmet (Tayyare Yüzbaşısı), Kazım Bin Ali (İhtiyat Zabiti), Hatipoğlu Mehmet, Hacı Mustafaoğlu Mehmet ve Cemil Nazmi Bin İbrahim katledildi.

Grupta yer alan tek kadın komünist olan Maria, Yahya Kaptan tarafından esir alındı. Bir zengine seks kölesi olarak satıldı. Daha sonra katledilen Maria’nın akıbeti, uzun yıllar boyunca netleştirilmedi. Maria’nın ismi, 15’lerin içinde dahi yer almadı. Bu devrimci hareket açısından büyük bir eksiklikti.

Karadeniz sularında gerçekleşen katliamın 122. yılında TKP’nin önder kadroları Mustafa Suphi ve 15’ler ile adı dahi yazılmayan kadın komünist Maria’yı saygı ile anıyoruz. Anıları komünizm mücadelesinde her zaman yaşayacaktır. (ETHA – 28.01.2022)

Tags: , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑